
Birçok konu var ki, zaman zaman tekrarlanır ve bu, çok kere, halka ait bir ihtiyaçtan değil, fitne çıkarmak, halkı bölmek, birbirine düşürmek… isteyen kötü niyetlilerden veya kiralık şahıslardan kaynaklanır.
“Alevînin kestiği yenir mi, Alevî bir erkeğe kız verilir mi, Alevîler Müslüman mı…” gibi sorular bu kabildendir.
Bu sorulara acele ile cevap vermek isteyenler hayal hanelerindeki Türkiye’den yola çıkıyorlar; sanki Türkiye’de halk ikiye bölünmüş, bir bölük ne olduğunu bilerek ve inanarak Alevî, bir kısmı da ne olduğunu bilerek ve inanarak Sünnî.
Elimde bu konuda bir araştırma yok, ancak uzun yıllardır bu toplumda yaşıyorum ve Çorumluyum.
Sokak röportajları yapanlar var, bakıyorum sözde Sünnîler Fatiha okumayı, kelime-i tevhîdi… bilmiyorlar, Ebû Hanîfe ve İmam Ebû Mansur Mâtürîdî onlara çok meçhul ve yabancı geliyor; sözde Alevîler de mesela on iki imamı tanımıyorlar, Alevîliğin ritüellerinden haberleri bile yok. Birinin mezhep aidiyeti sözde Sünnî, diğerininki sözde Alevî.
Durum böyle olunca soruların mezhep olarak değil, din olarak sorulması, cevapların da buna göre verilmesi gerekir.
Bugün nice sözde Sünnî İslâm ile alakasını kesmiştir, nice Alevî de dedelerin anlattığı nispeten sahih ve ehliyetsiz sözcülerin anlattığı sahte Alevîlikle alakasını kesmiştir.
Şimdi bir Alevî dedesine veya hocaya sorsanız: Aile kökeni Sünnî olup kendisi dinden çıkmış bir kimseye kız vermek caiz midir; size verecekleri cevap “Hayır” olacaktır.
Bir Sünnî hocaya sorsanız:
Aile kökeni Alevî olup dinden çıkmış bir kimseye kız verilir mi? Cevabı “Hayır” olacaktır.
Peki “dinden çıkmamış ise” derseniz veya “insanı dinden çıkaran bir inanca sahip değil ise” diye sorsanız “kesinlikle hayır” der mi bilmiyorum. Dinden çıkmış sözde Sünnî için de cevabı “elbette hayır” olacaktır.
Buraya kadar yazdıklarım iyi niyetliler içindir.
İçimizdeki millet düşmanlarına gelince, onların soruları samimi olmadığı için oyuna gelip cevap vermeye kalkışmak ve tartışmak hatadır.
Ayrıca soruya konu olan kişinin hangi manada Sünnî veya Alevî olduğunu bilmeden verilecek cevaplar da uygun değildir.
Şöyle diyebilirim:
Sünnî de Alevî de Müslüman olmayana kız vermez.
Ayrıca aile kurarken sosyal ve kültürel kan uyumuna dikkat edilmesi gerekir; aksi halde evlenme olur da huzurlu, mutlu, problemsiz, verimli aile oluşmaz.
Bu vesile ile bir röportajın okunmasını tavsiye edeceğim:
19/03/2007’de değerli bilim adamımız Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, Yeni Şafak’ta bir röportaj vermiş.
Başlığı şöyle: Mitleşmiş Alevilik Gençlerini Tutamadı
Sayın Ocak röportajda Kürtler ve Alevîlerle bu ülkede huzur içinde bir millet olarak nasıl yaşayabileceğimiz konusuna da açıklık getiriyor.
Başlığa gelince ben de soruyorum:
Sünnîler gençlerini tutabildi mi?
Asıl buna odaklanmamız gerekmiyor mu?
Bir de dijitalleşme konusunda taze kitap var:
“Kodlanmış Kötülük: Dijital Kibir” kitabının yazarı İsmihan Şimşek, “dijitalleşme, özellikle de sosyal medya insanın egosunu besliyor, narsisizmi tetikliyor” diyor ve daha önemlisi:
Dijitalizmin kurmaya çalıştığı yeni tek dünya devletinin etkisiyle insanlığın, hakikati ve manayı, Müslümanların Allah’ı nasıl kaybetme yoluna girdiklerini anlatıyor. Yapay zekâ ve algoritmalarla oluşturulmaya çalışılan bu yeni dünyanın insanlara verdiği zararı, hâlâ kendi aklıyla düşünebilenlerin dikkatine sunuyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.