21. yüzyılın güç kırılasının, yükselişinin en sürpriz örneği Türkiye’dir, bu kesin. ABD’den de baksanız, Avrupa’dan da baksanız, Rusya veya Çin’den de baksanız bu böyle.
Tarihten de baksanız, coğrafyanın yeni gerçekleri üzerinden de baksanız bu böyle. Dostlarının ya da düşmanlarının gözü ile baksanız da bir şey değişmiyor.
Şu an dostları alkışlıyor, düşmanları bu “hızı nasıl yavaşlatırız” diye çareler arıyor. İşte tam bu dönemde Türkiye, ABD ve Rusya ile yakınlığını zedelemeden, coğrafyasında ulus üstü ortaklıklar inşa ederek, Afrika ve Güney Asya’da yine ortaklıklar üzerinden dost halkalarını genişleterek içeride ve çevresindeki düşmanlıkları, kurulan cepheleri birer birer etkisiz hale getiriyor.
Tarihin en dramatik dönüşünü en iyi kullanan jeopolitik aklın yine Anadolu’dan yükselmesi olağanüstü sevindirici ve ibret vericidir.
Moğol istilalarından, Haçlı savaşlarından sonra da böyleydi. Anadolu, imparatorluklar coğrafyası dünyaya yeni bir şey sunmak için son hazırlıklarını yapıyor.
Bizler, çok büyük bir değişime, çok büyük bir yeniden inşaya tanıklık eden kuşağız. 19. yüzyılın sonunda tarihin çöküşüne tanık olanlar, coğrafyanın imhasına tanık olanlar büyük acılar yaşadı.
O dönemde yazılan her metinde, her cümlede bu acının izlerini görürüz. Bugünkü kuşak ise, yüz yıl sonra, aynı ölçekte büyük bir sevince tanık olanlar olarak tarihe geçecek.
Batı’nın güç kaybı, Doğu’nun kendine dönüşü, Batı sömürgeciliğinin son anlarını yaşaması, imparatorluk geleneği olan ulusların kendine gelmesi, Afrika ve Asya’daki milli uyanışın devlet yönetimlerini de ele geçirmesi, Batı’nın can damarlarını kurutuyor.
Yüzlerce yıldır Güneydoğu Asya’dan Ortadoğu’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar, milletlerin kanını emen, kaynaklarını yağmalayan ve bunlar üzerinden güç ve refah inşa eden, “sarsılmaz” gibi görünen dünya düzeni kuran Batılı sistem bitmiştir.
Batı küreselleşmesi dediğimiz şey, milletlerin kanından, canından, varlıklarının çalınmasından ibarettir. İşte 21. yüzyılın ilk çeyreğinde o tarihin sonu gelmiştir.
Daha otuz yıl önce “kıyamete kadar sürecek Amerikan düzeni” inşa ediyorlardı. Daha yirmi yıl önce Batı küreselleşmesinin insanlığın son noktası olacağını söylüyorlardı. Onların yönettiği neoliberal düzende tek dünya devleti hayalleri kuruyorlardı.
Savaşlar çıkarıyor, çatışmalar organize ediyor, sistem dışı terör yapılanmaları ile hukuk dışında tasarruflar yapıyor, haritalar çiziyor, hangi ulusun diz çökeceğine ve hangilerinin öne çıkacağına dair kararlar veriyorlardı.
Kahve Kolombiya’dan geliyor, paketlemesi Bangladeş’te yapılıyor, çağrı merkezleri Hindistan’da çalışıyor, pamuk Özbekistan’da yetişiyor, kumaş ve moda İtalya’da belirleniyor, petrol Ortadoğu’dan toplanıyor, maden Afganistan’dan ve Afrika’dan elde ediliyor ama hepsi Batı düzeni ve refahını daha ileriye taşımasına göre dizayn ediliyordu.
Yirmi yıl sonra, Afrika kapılarını Avrupa’ya kapattı. Kaynaklar üzerinden Batılı şirketleri kovdu. Asya büyük bir güce dönüştü, Batı’ya ihtiyacı kalmadı. Türkiye sürpriz bir yükselişe geçti, Avrupa ülkelerinin bıraktığı boşluğu doldurmaya başladı. Ortadoğu’nun petrolleri için yeni pazarlar açıldı.
Nereden bakarsanız bakın, hiçbir ülke kaynaklarını başkalarına peşkeş çeken sistemi artık istemiyor. Batı üstünlüğüne son veren iki şey oldu: Kaynaklar ve pazarlar ellerinden çıktı, çıkıyor.
Türkiye’de ya da Güney Asya’da veya Afrika’da bir maden çıkarıldığında Çinli şirketler sınırsız alım yapıp madeni kapatıyor. Türkiye dünyanın her yerinde kaynaklara ulaşmak için olağanüstü girişimlerde bulunuyor, uzun vadeli hesap ve yatırımlar yapıyor.
Doğu ile Batı arasında teknoloji farkı kapandı. Sermaye farkı kapandı. Kaynak ve pazar imtiyazları kapandı. Savunma gücü farkı kapandı. Yapay zekada birkaç adım sonra Doğu bütün Batı’yı geçecek. Dev ordular artık Doğu’da da oluştu.
ABD ve Avrupa şehirlerindeki köprüleri onaracak finans hesapları bile yaparken, uçak gemilerinin bakımına bile kaynak ayıramazken, zorunlu askeri mühimmat için bile kapı kapı dolaşırken, Doğu’da büyük ordular, olağanüstü savunma teknolojileri kontrol edilemez bir hızla güç kazanıyor.
Kaynaklar ve insan kaynağı olarak zaten çok üstün olan Doğu, artık bu üstünlüğünü tüketici ya da pazar olarak değil, üretim ve bu üretimin üstünde güç inşa eden bir akıl olarak da sahneye sürdü.
Dün sabah Türkiye ve dünyada neler olup bittiğine dair rutin tarama ve takiplerimi yaparken Almanya’nın çelik devi Tyssenkrupp’un iflasın eşiğine geldiği, parçalanacağı ve satılacağı, şirketin ağır yatırımlardan vazgeçip finansa yöneleceği gibi bir haber dikkatimi çekti.
Her şeyi siyasi, jeopolitik, tarihi iddialar üzerinden konuşuruz. Bunlar milletlerin iddiaları ve hedefleri olsa da, gücün kaynağını oluşturan bu faktörler, dramatik biçimde Batı’nın kaçıp dünyaya yayılıyor.
Artık İsrail’den Siha, ABD’den hava savunma sistemi, Almanya’dan jet motoru almak zorunda olmayacağız.
Batı’nın diğer medeniyet ve kimliklere reva gördüğü kibir çöktüğü gibi teknoloji kibri de çöküyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.