ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Irak’taki diplomatları geri çektiği ve Ortadoğu’daki asker yakınlarının bölgeden ayrılmasına izin verildiği haberleri, İsrail’in İran’a saldırmasının an meselesi olduğu yorumlarını yoğunlaştırdı. Başkan Trump’ın İran’la nükleer görüşmelerle ilgili karamsar sözleriyle birlikte İngiltere’nin deniz taşımacılığına karşı tehditlere karşı uyarısı bölgede askeri çatışmanın yakın olabileceğine işaret ediyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) İran’ın nükleer yükümlülüklerini ihlal ettiğine ilişkin oylama yapmak için harekete geçmesi de bu kurumun İranlı nükleer bilim insanlarının isimlerini İsrail’e verdiği haberlerinin hemen sonrasında geldi. Bütün bu gelişmeler tansiyonun yükselmesine neden olurken Umman’daki ABD-İran nükleer görüşmelerin iptal edilmemesi Trump’ın müzakerelerde baskıyı artırma stratejisi olarak da okunabilir. İsrail’in Trump’a meydan okuyarak ve Washington’ın desteği olmadan askeri bir operasyona girişmesi gerçekçi olmadığı üzere, artan gerilimin kontrollü bir el yükseltme çabası olma ihtimali yüksek.
Trump yönetimi bu senenin ocak ayından mart ayına kadar İran’a karşı tam baskı politikasına döneceğinin sinyallerini verdi. Trump başkanlık yemin töreninden birkaç gün sonra, ‘İran asla nükleer silah sahibi olamayacak’ diyerek yaptırımları artırma yoluna gitti. 2018 yılında çekildiği Kapsamlı Ortak Eylem Planı’na (JCPOA) dönmeyeceğini açıklayan Trump’ın baskı politikasına dönme tehdidi karşısında İran uranyum zenginleştirmesinden vazgeçmeyeceğini ancak belli sınırlamalar kabul edebileceği yönünde anlaşmaya meyilli açıklamalar yaptı. Şubat ayında Umman aracılığıyla ilk temasların yapıldığı haberlere yansıdı ve hatta ABD’nin bir ön teklif sunduğu belirtildi. İran’ın önceliği yaptırımların kaldırılması olarak öne çıkarken, İsrail istihbaratı İran’ın zenginleştirme faaliyetlerini üst seviyede tuttuğunu basına sızdırarak görüşmeler üzerindeki baskıyı artırmaya çalıştı.
Mart ayında tarafların pozisyonlarıyla ilgili basına daha net detaylar yansıdı. ABD İran’ın %3,67 seviyesinde zenginleştirmenin üzerine çıkmamasını isterken İran, yaptırımlarda herhangi bir hafifletme olmadan bu tür bir teknik uzlaşmaya yanaşmayacağını açıkladı. ABD İran Merkez Bankası ve bazı enerji şirketlerine yaptırım açıklayarak baskıyı artırdı, İran da Hürmüz Boğazı’nda küçük çapta askeri tatbikatlar yaptı. 12 Nisan’da ilk doğrudan görüşmeler gerçekleşti ve mayıs ayında beş tur görüşme gerçekleşti. Altıncı tur görüşmeler 15 Haziran’da Maskat’ta gerçekleşmek üzereyken yoğunlaşan İsrail operasyonu haberleri karşısında, İran’ın geniş çaplı askeri tatbikatlara başladığı haberleri karşılıklı bir el yükseltme çabasına işaret ediyor. Trump’ın görüşmelerle ilgili daha az umutlu olduğu yönündeki açıklamaları, askeri çatışma sürecine girilebileceği ihtimalini de artırdı.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun İran’ın nükleer tesislerini ortadan kaldıracak bir operasyon planını Amerikan tarafına sunduğu ancak Trump’ın müzakerelere fırsat vermesini istediği basına yansımıştı. İsrail’in ‘sıfır zenginleştirme’ söylemi hem ABD Kongre üyeleri hem de Trump yönetimi yetkililerince dile getirilmeye başlandı ancak bunun İran tarafından kabul edilmeyeceği biliniyor. Trump’ın İran’ın ‘biraz’ zenginleştirmesine izin verilebileceği yönündeki sözleri %3,67 seviyesine razı olabileceği şeklinde yorumlanmıştı.
İsrail ise İran’ın %60 seviyesinde zenginleştirme yaptığını ve birkaç ay içinde nükleer bomba üretebileceğini savunarak bir an önce harekete geçme baskısı yapıyor. Hizbullah ve İran’a yaptığı operasyonlar sayesinde İran’ın en zayıf dönemlerinden birini yaşadığını savunan Netanyahu, askeri operasyon dışında bir çözüm olmadığı yönünde lobi yapmaya devam ediyor.
İsrail bir yandan ufak çaplı sabotaj ve siber operasyonları yaparken bir yandan da İran’ın Fordov tesislerini ortadan kaldırabilecek hava tatbikatlarına devam etti. İsrail’in zaman zaman yaptığı ‘gerekirse kendimiz vururuz’ yönündeki mesajlar gerçekçi değil zira İran’la topyekûn bir savaşta ABD’nin desteği ve koruması şart. İsrail İran’ın nükleer programını sınırlandıran ve uranyum zenginleştirmesine izin veren herhangi bir anlaşmayı kabullenmiyor ve Trump’ı da bu pozisyona çekmeye çalışıyor. Trump makul bir zenginleştirmeye izin veren bir anlaşma yapmayı istiyor ve savaş senaryosuna yanaşmıyor ancak İran’a baskıyı artırmak adına zaman zaman pozisyonunu sertleştiriyor. Bu hafta içinde bir anda ‘tansiyon yükseldi’ ve ‘İsrail İran’ı vurmaya hazır’ yönündeki haberleri ABD-İran görüşmelerinde pozisyon sertleşmesi olarak değerlendirmek mümkün.
Trump yönetimi her ne kadar görüşmelere devam etse ve savaş istemese de tekrar maksimum baskı politikasına dönmek zorunda kalabilir. Bu durumda İsrail’in sabotaj, siber operasyon ve askeri saldırı çabalarına daha fazla tolerans gösterip bunları İran’ı tekrar masaya çekmek için baskı aracı olarak kullanabilir. Trump’ın İran’la bir savaşa girmek istemediği ve buna direneceği biliniyor. Netanyahu’nun ise siyasi kariyerini sürekli yeni bir çatışma ve savaş arayışında devam ettirdiği ortada. Trump’ın İran’la müzakerelerde kalıcı bir nükleer anlaşmaya varma ihtimali çok da güçlü değil zira İsrail’in önceliklerini hesaba katmak durumunda kalacak. Trump, Netanyahu’ya ‘Önce Amerika, Sonra İsrail’ mesajını vermeye devam ediyor ancak İran’la doğrudan görüşmelerde anlaşmaya varamazsa İsrail merkezli politikalara meylederek baskıyı artırma yoluna gidebilir. Bu tablonun tansiyonun artırıldığı ve anlaşma ihtimalinin zayıfladığı bir döneme girdiğine işaret ettiği söylenebilir. Bununla birlikte Trump’ın anlaşma olmadı diye ABD’nin İsrail’le birlikte İran’a savaşa gireceğini beklemek gerçekçi değil. Trump yönetimi, askeri bir çatışmadan kaçınmakla birlikte İsrail üzerinden ve yaptırımlar yoluyla baskıyı artırarak İran’ı anlaşmaya zorlama politikasına devam edecektir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.