Aslında bugün farklı bir konuda yazacaktım. Ancak Gazze bu hâldeyken, başka bir konuda yazmaya elim gitmedi. Hakikaten, orada yaşananları düşününce, uykularımız ve huzurumuz kaçıyor ne uykumuzdan ne yediklerimizden bir tat alabiliyoruz ne de aldığımız nefesin hakkını verebildiğimizi düşünüyoruz. Bir Müslüman olarak, dünyanın neresinde hangi din ve ırk mensubuna yapılırsa yapılsın bu tür vahşetleri, soykırım ve zulümleri asla kabullenemez ve sessiz kalamayız. Hele ki bu mazlumlar, din kardeşimiz ise acımız ve tepkimiz daha da şiddetli olur/olmalıdır. Aylardır Gazze’de uygulanan zulüm ve vahşete karşı zaman zaman bazı eylemlerle tepkimizi ifade ediyoruz. Ama zulüm hâlâ devam ediyor, hem de şiddeti artarak. On binlerce masum sivil şehit edildi, yüz binlercesi aylardır aç ve susuz, hiçbir sağlık hizmeti alamadan hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gazzelilerin yaşayamadığı bir dünyada yaşamak, nefes almak bile, hakikaten zor geliyor insana. Yastığına başını koyup rahatça uyumak, mükellef sofralarda iştahla yemek gîran geliyor vicdanlarımıza. “Allah’ım! Biz aciz kaldık. Yetişemedik o masumların imdadına. Ne olur! Var olduğunu göster ve Sen yetiş imdatlarına!” diye niyaz ediyoruz çaresizce.
Bu sütunda dünyaya çağrı yapmak, sınırlarımızı çok aşan bir şey; ama yine de yazdıklarımız hem dünyada hem ahirette şahidimiz olsun ve “kalemle cihat” yerine geçsin ümidiyle, sanırım bu sütundaki yazıları takip eden siz değerli okurlarımızın da duygu ve düşüncelerine tercüman olacak, sizlerin adına da kabul edilecek şekilde vicdanımız ve imanımızdan kaynaklanan bazı çağrılar yapmak istiyoruz.
Medeniyetler beşiği olan ve İslam hakimiyetinde kaldığı asırlar boyunca farklı din ve ırklara mensup insanların huzur ve barış içinde yaşadığı tarihin şahitliğiyle sabit olan Kudüs ve çevresi, maalesef yirminci yüzyılın başlarında siyonistlerin işgali neticesinde barışın yerini savaşların, huzurun yerini katliamların aldığı bir zulüm coğrafyasına dönüşmüştür. 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas tarafından “Aksa Tufanı” adıyla başlatılan operasyonun akabinde Siyonist İsrail’in tepkisi son derece orantısız olmuş ve soykırımcı ruhu kendini bir kez daha açık ederek çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere atmış bine yakın masum sivil şehit edilmiştir. (Bu arada şunu da ifade edelim ki, bu operasyonun gerçekten Hamas tarafından organize edilip edilmediği, şayet Hamas tarafından yapılmışsa böyle bir operasyonun doğru olup olmadığı, sonuçlarının iyi analiz edilip edilmediği büyük bir soru işaretidir ve şimdi değil belki, ama ileride bu soruların cevapları mutlaka tartışılacaktır.) Aylardır süren bu kesintisiz soykırım karşısında başta gelişmiş ülkelerdekiler olmak üzere dünya genelinde devlet yöneticilerinin sessiz kalmaları ve halkların tepkisinin de yeterli olmaması, hatta başta ABD olmak üzere bazı Batılı devletlerin açıktan İsrail’i desteklemeleri insanlık adına son derece esef vericidir. Dünya genelinde iki milyarı aşkın bir nüfusa sahip olan Müslümanların vicdanlarında bu soykırım çok elim bir acı olarak yer etmişse de ne Müslüman halkların verdiği tepki yeterli düzeydedir ne de genel olarak Müslüman devlet adamlarının aksiyon ve duruşları yerindedir. Tarihin kritik anlarına tanıklık ettiğimiz bu günlerde vicdanını yitirmemiş insanlar olarak Gazze konusunda genelde tüm insanlığa ve özelde Müslümanlara aşağıdaki çağrıları yapmayı görev ve sorumluluk addediyoruz:
İnsanlık Ailesinin Tüm Vicdanlı Bireylerine Çağrımız:
Gazze’de yaşananlar bir insanlık dramıdır. Mesele, Müslüman-Yahudi, Arap-İbranî meselesinden çok öte bir insanlık meselesidir. Füzelerle katledilenler, evlerinin altında kalanlar, su kuyruğunda beklerken bombalananlar, savaşçılar değil sizin gibi masum sivil insanlardır. Lütfen onların ve geride bıraktıkları yakınlarının yerine kendinizi koyunuz ve yaşadıkları acıyı bir nebze olsun hissediniz.
Gazze’deki soykırımın, dini, dili ve ırkı ne olursa olsun nihayetinde “insan” türüne yapılmış bir soykırım olduğunun bilincine vararak oradaki soykırımı durdurmak üzere elinizden gelen her türlü barışçıl eylemi gerçekleştiriniz. Bunun için de öncelikle bu katliamları bilinçli ve düzenli bir şekilde gözünü kırpmadan uygulayan siyonist İsrail’in sadece bölgedeki Müslümanları değil tüm insanlığı tehdit eden soykırımcı bir ideolojiye sahip olduğunun farkına varılması ve vicdanlarda mahkûm edilmesi gerekmektedir. Vicdanlardaki bu mahkûmiyet, gözü dönmüş bu eşkıya sürüsüne karşı her ortamda en etkili şekilde tepki vermeye sevk etmelidir. Vicdanın haklı sesi, en güçlü sestir ve zulmün kanlı iktidarının en korktuğu hasımdır. Dünyanın hangi coğrafyasında, hangi din ve ırk mensubuna karşı işlenirse işlensin soykırım, selim fıtrat sahibi insanlığın vicdanında en büyük zulümdür. Bu zulme sessiz kalanlar, bu soykırımın sessiz ortağıdırlar. Şu hâlde, tüm vicdanlı insanların bu zulme karşı gerekli tepkileri vermeleri gerekir.
Başta Gelişmiş Ülkeler Olmak Üzere Tüm Ülkelerin Yöneticilerine Çağrımız:
Elinizdeki siyasî, askerî ve iktisadî gücü, Gazze’de aylardır süregelen soykırımı bir an evvel durdurmak için kullanınız. Vatanında hürriyet, huzur ve barış içinde yaşamak, her insanın en doğal hakkıdır. Vatanını işgal etmeye yeltenenlere karşı, vatan müdafaası yapmak, her onurlu insanın en esaslı vazifelerindendir. Gazze’de aylardır yaşanan mezalim, en temel insan haklarının ve onurunun ayaklar altında çiğnenmesinden ibarettir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi’ne imza atmış olan tüm ülkelerin yöneticilerinin, bu beyannamenin gereğini yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu zulmü sözüyle, kararıyla, duruşuyla ve eylemiyle durdurabilecek olan devlet adamlarının, bu insanî ve tarihî sorumluluklarını görmezlikten gelmeleri büyük bir vebaldir. Bu vahşet, bir an evvel durdurulmalıdır.
Tüm Müslüman Bireylere Çağrımız:
Yaklaşık bir asırdır Kudüs ve civarına sinsice yerleşmeyi ve bölgedeki Müslüman varlığını yok etmeyi amaçlayan siyonistlere karşı her açıdan bilinçli olup imkânınız ölçüsünde dil, mal ve canla cihat etme sorumluluğunuzun farkında olunuz ve yeri geldiğinde gerekli aksiyonu alabilecek bir ruh kıvamına sahip olunuz.
Tefrikaya düşmeyiniz, bölünmeyiniz, birlik olunuz. Unutmayınız ki Müslümanların bugün içine düştükleri zilletin en büyük sebeplerinden birisi, tefrikadır. Müslümanlar, Ehl-i Sünnet dairesi içinde mensup oldukları mezhep ve meşreplerin birer içtihat farklılığı olduğunu unutmadan tefrikaya düşme konusunda uyanık olmalıdırlar. Müslümanların kendi aralarında gereksiz ihtilaflara düşmeleri, İslam’ın ve insanlığın düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektir.
Gazzelilerin acısını en içten hissediniz. Yatağınıza yattığınızda onların sizin gibi sıcak yataklarda uyuyamadıklarını düşününüz. Sofraya oturduğunuzda onların çektiği açlık ve susuzluğu unutmayınız. Hatta mümkünse tüm aile fertleriyle birlikte onların çektiği acıları hissetmek için bir gün yeme içmeden uzak durunuz.
Gösterebileceğiniz en basit tepki, Gazze’deki zulmü destekleyen firmaları boykot etmektir. Lütfen bu firmaları çok iyi tespit ediniz ve onların ürünlerini asla satın almayınız.
Tüm dünya çapında ses getirecek yeni eylemler ve protesto gösterileri düzenleyiniz. Bu tür eylemlere mümkün mertebe katılınız.
Dualarınızda Gazzelilere mutlaka yer veriniz. Onlar için gözyaşı dökünüz.
Gazze meselesini gündemden düşürmeyiniz. Oradaki zulmü asla kanıksamayınız, kendinizi ve çevrenizi orada yaşanan vahşete alıştırmayınız.
Gazze meselesini konuşurken, bunun sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın meselesi olduğunu unutmayınız. İsrail’in bu zulmüne karşı çıkan dünya genelinde yüz milyonlarca vicdanlı insan hatta yüz binlerce vicdanlı Yahudi olduğunu hatırlayınız. Bu konuda kullanacağınız dili ona göre ayarlayınız.
Umudunuzu asla yitirmeyiniz. Cenâb-ı Hak, dilerse hiç beklenmedik şekilde sebepler yaratır, kapılar açar ve en zor gördüğümüz meseleler dahi kolayca çözülüverir.
Başta Orta Doğu’dakiler Olmak Üzere Tüm Müslüman Ülkelerin Yöneticilerine Çağrımız:
Asırlar boyunca dünyada çeşitli büyük devletlere ruh vermiş yüksek bir medeniyetin temsilcisi olduğunuzun bilincine vararak hem Allah’a karşı hem de tarihe karşı sorumluluğunuzun farkında olunuz. Gazze’de akan kanın, sadece masum kadın ve çocukların kanlarından ibaret olmadığını, İslam medeniyetinin izzet ve onurunun da kanadığını görüp gerekli siyasî, askerî ve iktisadî aksiyonu alınız. Bugün yaşananlar, ileride tarih olarak okunduğunda, Gazze’de yaşanan bu mezalim karşısında imkânları ölçüsünde gerekli tepkiyi ortaya koyamayan siyasî liderler, bugünkü Müslümanların hafızasında ve vicdanında olduğu gibi gelecekteki Müslümanların hafıza ve vicdanında da çok kötü bir yere sahip olacak, belki de lanetle anılacaklardır. İslam dünyasının içinde bulunduğu zillet hâlinden kurtulması için devlet yöneticilerinin din, medeniyet ve tarih şuuruna sahip olup bu zilletten kurtulmak için çareler aramaları elzemdir. İslam Birliği kurulmadan ne Gazze’de ne de dünyanın başka bir yerinde akan Müslüman kanı durdurulabilir. İmanlı, şuurlu ve vicdanlı siyaset adamlarının, İslam medeniyetinin geleceğini ve Müslümanların onurunu korumak için el birliğiyle İslam İş Birliği Teşkilatı’nı çok daha güçlü bir şekilde aksiyon alabilecek bir kuruma dönüştürmeyi amaçlamaları gerekir.
Hâlâ umudumuz var; zira imanımız ve Allah’ımız var.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.