Kentsel dönüşüm mü kentsel göç mü?

04:0025/04/2025, Cuma
G: 25/04/2025, Cuma
Mehmet Akif Soysal

Deprem tehdidine karşı uyuyan İstanbul’u uykusundan uyandıran 6,2 şiddetindeki deprem, herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesine sebep olmalıdır. Türk milleti, deprem ile mücadele için kentsel dönüşümü siyaset üstü bir platformda tartışılmalıydı ancak bunu beceremediğimiz net. Kentsel dönüşüm için atılan adımlar, davalar ve siyasi eleştirilerin merkezi haline getiriliyor. Halbuki kaybedecek zaman yok! Elbette şunu da ifade etmeliyiz; Fikirtepe bir kentsel dönüşüm değildir. Savunamayız! Ve yine elbette,

Deprem tehdidine karşı uyuyan İstanbul’u uykusundan uyandıran 6,2 şiddetindeki deprem, herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesine sebep olmalıdır.

Türk milleti, deprem ile mücadele için kentsel dönüşümü siyaset üstü bir platformda tartışılmalıydı ancak bunu beceremediğimiz net.

Kentsel dönüşüm için atılan adımlar, davalar ve siyasi eleştirilerin merkezi haline getiriliyor. Halbuki kaybedecek zaman yok!

Elbette şunu da ifade etmeliyiz; Fikirtepe bir kentsel dönüşüm değildir. Savunamayız!

Ve yine elbette, alınacak hiçbir karar yüzde yüz doğru değildir, olamaz. Net olan tek şey; vakit daraldı, kesin doğruyu aramak yerine icraat vakti!

Fakat görüyorum ki yetişemeyeceğiz. Zira böyle bir irade siyasetten öte millette yok. Varsa yoksa günlük meseleler…

Metronun 1 km’si yaklaşık 50 milyon dolar!

16 milyon mukim, 2-3 milyon günlük konaklayan ile İstanbul büyük bir metropol.

Bu nedenle İstanbul en büyük yatırımları almak zorunda olan bir ilimiz. Ancak bu yatırımlar da amaca hizmet etmek yerine cazibeyi arttırıyor. Fasit döngü yani…

İstanbul’un master planı, ekonomik ve sosyal dengelerin gereği, refahın halka yansıtılması, sağlıklı nesiller yetiştirmek için yeniden acilen düşünülmeli.

Mesela İstanbul’da kiraları düşürmek için yeni konut yapmak beyhude bir çaba olabilir. Zira büyüyen İstanbul’u yeniden büyüten bir adım haline dönüşüyor.
Var olanların dönüşümü ise iki yönlü ek maliyeti beraberinde getiriyor.

Bunlardan ilki ev sahiplerine evlerini yenilemek adına yüklenen yüktür. Bunu aşmak için ek imar hakkı veriliyor; bu da şehri daha yoğun yaşanılamaz bir bölge haline getirirken farklı riskleri de beraberinde getiriyor.

Upuzun binalarda kimse kimseyi tanımadan, çocukları evlerinden dışarı salamadan, topraksız tarımın ilaçla beslenen meyveleri gibi hormonlu ve faydasız bir nesil yetişmesine sebep oluyor.
Diğer yük ise; kamuya yüklenen yük. Yeni yol yapması lazım ama yer yok! O halde yeni toplu taşıma yapalım. Nasıl? Mecbur yer altı!
Peki maliyet? Km başına 50 milyon dolar ve seneler. En yakın ilçeyi kapsaması için toplam metro yatırımı 300-500 milyon dolar…
Sosyal donatı? Yetersiz. Viyadükler, açmaz. Günlük yolda geçen süre 2 saatten fazla…
İşin kötüsü ev kirası. Kira en ucuz 40 bin. Karı koca çalışsa hem de asgari ücretin üstünde 35 bin TL alsa eder 70 bin TL. 40 bin kiraya gidince kalır 30 bin TL. Bununla sağlıklı beslenme olur mu olmaz…
Peki çocuk yapar mısın? Belki kerhen 1 adet…
Tabi önce evlenmeye cesaret edilirse…
Ne yapmalı; İstanbul göç ettirilmeli.
İstanbul’a yol ve metro yatırımları yerine İstanbul’un organize olsun veya olmasın tüm sanayi bölgeleri hazine arazileri bila bedel verilerek Çanakkale’ye, Balıkesir’e, Bilecik’e vs. taşınmalı.

Ne işi var İstanbul’da deri organize sanayisinin veya konfeksiyon atölyelerinin.

Aynı şekilde taşınan kapasiteye gereken işgücü kadar aile için yine hazine arazisi ücretsiz tahsis edilerek konut inşası yapılmalı, göç sağlanmalıdır. En büyük maliyet arazidir, devlet hibe etmelidir.

3-4 katlı, çocuk parkına erişimi olan, site açmazına tabi olmayan, havası İstanbul’dan temiz, yeşili erişilebilir ilçeler kurulabilir. Hangi kaynakla? İstanbul’a yapılacak yatırım yerine oradan kaydırılacak kaynakla. İstanbul’da yapılması planlanan kentsel dönüşümün çok daha azı maliyetiyle.

Şunu da eklememiz lazım; Türkiye’nin on yıllardır karşı karşıya olduğu toplam faktör verimsizliği de bu vesileye son bulabilir.
İhtisas alanlarına göre sanayi kümelenmesi sağlanır. Buna göre girdi ve çıktı ekosistemi bir arada planlanır. Velhasıl, Türkiye Yüzyılının sanayi dönüşümü gerçekleşmiş olur.
Antalya’dan getirilen domatese, domatesin maliyetinden fazla mazot ve taşıma maliyeti ödemeye son verilmiş olur. Enflasyonuna sebep olan faktörler azalır. Verimlilik artınca cari açıkta iyileşme sağlanır.
İşveren de kazanır. Makul maliyet ile sürdürülebilir insan kaynağına sahip olur.

Detaylandırabiliriz. Uzatmayayım.

#Ekonomi
#kentsel dönüşüm
#Mehmet Akif Soysal