Bir cemırım bile yok, anlıyor musun?

04:0029/04/2025, Salı
G: 29/04/2025, Salı
Mehmet Şeker

Gündemde şu sıra ilk sırayı alan konu çok bereketli. Otel odalarında, salonlarında, dört bavulla gelip toplantı yapanlar. Aynı zamanda şenlikli bir konu bu. Hem konuş konuş bitmiyor, hem gizem dolu. Dört valizle gelen “siyah giymiş adamlar” var. Kameralar koli bandıyla kapatılıyor falan. O valizlerde ne olduğu belli değil. Para, sinyal kesici, kıyafet. Eğer kıyafetse, valiz sahibinin don gömleği kimseyi ilgilendirmez. Para ve sinyal kesici ise durum değişir. Nitekim savcı da öyle düşünmüş. * Genel

Gündemde şu sıra ilk sırayı alan konu çok bereketli. Otel odalarında, salonlarında, dört bavulla gelip toplantı yapanlar.

Aynı zamanda şenlikli bir konu bu. Hem konuş konuş bitmiyor, hem gizem dolu.

Dört valizle gelen “siyah giymiş adamlar” var. Kameralar koli bandıyla kapatılıyor falan.

O valizlerde ne olduğu belli değil. Para, sinyal kesici, kıyafet.

Eğer kıyafetse, valiz sahibinin don gömleği kimseyi ilgilendirmez.

Para ve sinyal kesici ise durum değişir. Nitekim savcı da öyle düşünmüş.

*

Genel Başkan’ın adaşı İl Başkanı günler sonra bir açıklama yapıyor. Valizleri gösterip “Bunlarda sinyal kesici cihazlar vardı” diyor. “Birini açtım gösterdim, işte şimdi ötekini de açıyorum, Bakın...”

Çok zekice bir hareket.

Aylar sonra valizi aç, sinyal kesiciyi göster. Kimin aklına gelir ki?

Neden, nasıl diye sorgulamanın âlemi yok. İlhan Kesici’yi gösterecek değil ya!

*

Güvenlik kameraları bantlanarak kapatılıyor ama kapatan kişinin yüzü kabak gibi görünüyor.

Toplantı yapanların bir tarafı belli. Bizim şehrin eski başkanı Ekrem İmamoğlu. Masanın öteki tarafında kimler olduğu ise şimdilik meçhul. Ne konuşulduğu bilinmiyor.

*

Kendi başkanlık ofisi varken bir belediye başkanı niye otelde toplantı yapar? Kameralar niye kapatılır? Valizler tır konvoyu gibi niye gelir ve sonra gider? Çok enteresan bir tablo ile meşgulüz.

Eğer tehdit, şantaj, ihbar söz konusu ise Türkiye Cumhuriyeti Emniyetinden yardım istersin.

Devletin verdiği koruma polislerini otel dışında bırakmazsın. Tedbirin daha fazlasını talep edersin.

*

Varsayalım valizlerde kıyafet vardı. Veya para ile doluydu. Bir buçuk saatlik toplantı için otele niye getirilir? Sonra niye götürülür? Eğlence büyük hakikaten. Konuş konuş bitmez. Bilgisi ve vakti olanlar konuşsun, zarar etmez. Ama yargı işi çözecektir. Biz mevzunun kenarından dolaşalım ve üstat Necip Fazıl’ın meşhur Otel odaları şiirine yaslanarak birkaç mısra ile konuya yaklaşalım.

*

Bir nedamettir yanan, daracık odaların,/ Otel lobilerinde, otel lobilerinde

Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış,/ Güvenlik ‘cam’larında, güvenlik ‘cam’larında

Bir sırrı sürüklüyor, valizler tıpır tıpır,/ İzbe sofalarında, izbe sofalarında.

Atıyor sızıların, çıplak duvarda nabzı,/ Yasak cemırlarında, yasak cemırlarında

Ağlayın, gizli gizli toplantı yapanlara,/ Otel odalarında, otel odalarında!...


SİNYAL KESİCİ SERBEST Mİ?

Valizlerde sinyal kesici bulunduğunu kabul edelim. Kanunlarımız bu konuda ne diyor? Almak satmak, kullanmak serbest mi?

Kanuna göre cemır kullanmak yasak. Kimse kafasına göre kullanamaz. Özel izne tabi.

Çünkü rastgele kullanırsan başkalarının iletişimini ve güvenliğini engellemiş olursun.

Yer otelse, orada kalan müşterilerin hiçbiri telefonunu kullanamaz, kimseyle haberleşemez. Diğer elektronik cihazlar da sinyal veremez, devre dışı kalır. Kimsenin başkalarının iletişimini engelleme hakkı yoktur, olamaz.

Otel yetkililerinin açıklaması ilginç: “Otelimizde o tarihlerde sinyal kesici kullanılmadı.”

Eee? Durum şimdi iyice karışmadı mı?

Bir husus daha var kafaya en çok takılacak türden.

Güvenlik kameralarını bantla kapatınca, gizlenen bombaların patlaması engellenebiliyor mu?

Kullanılan koli bandının siyah veya beyaz olması neticeyi değiştiriyor mu?


FES-LAV

Biri diyor ki: “PKK kendini fes edecek.”

Öbürü başka türlü söylüyor: “PKK kendini lav edecek.”

Toy habercileri geçtik, koca koca akademisyenlerden bile böyle telaffuzlar duymak üzüyor.

Ne fesi, ne lavı arkadaş?

H nereye gitti, yumuşak g’ye ne oldu?

İzne mi çıktılar, rapor mu aldılar?


SUÇ VE CEZA

Dört bin yıl önce yaşamış Babil Kralı Hammurabi kanunlarına göre: “Bir bina yıkılırsa, yapan ustanın kellesi gider.”

Çamurabi kanunlarına göreyse kelle melle gitmez.

İster dere yatağına bina dik, ister çürük malzemeyle yap, istersen demir yerine çubuk kraker kullan.

İnsan cinsi dere yatağına inşaat yapınca, öyle bir gün geliyor ki dere mukabelede bulunmak için devreye giriyor ve insanın yatağını dereye katıyor.

Sonuç: Bir-bir berabere.

Kim kendi yatağını başkasının işgal etmesine razı gelir ki dere razı olsun?

#İBB
#jammer
#Mehmet Şeker