Dünyada öyle bir ülke yok

Babası soruyor, Filistinli küçük çocuk hiç şaşırmadan cevap veriyordu. Hangi ülkeyi sorsa biliyordu. Nüfusunu, yüzölçümünü, başkentini hemen söylüyordu.

“Moğolistan, Şili, Portekiz, Kenya, Norveç, Yemen, Brezilya, Kazakistan, Bulgaristan, Moritanya, Türkiye, Burkina Faso…”

Dünyanın her ülkesi aklındaydı. Nereyi sorarsa sorsun boşluk bırakmıyor, “Eee, ııı” demiyordu.

Biz seyredenler de “Vay be” diyorduk.

Birçok ülkeyi saydıktan sonra, babası “İsrail” diye sordu.

Çocuk hiç bekletmeden şu cevabı verdi: “Dünyada öyle bir ülke yok.”

*

Filistinli çocuğun verdiği o cevap, herkeste bir tokat gibi etki yapıyordu.

Aradan yıllar geçti. O küçük çocuk şimdi büyümüştür. Büyük ihtimal kendi çocukları olmuştur. Onlara da dünyanın ülkelerini öğretmiştir. Eğer Siyonist bombalar altında can teslim etmediyse… Bugüne kadar sağ kalabildiyse…

*

Yakın zamana kadar öyle bir ülke yoktu hakikaten. İte kaka, rica minnet, yalvara yakara, bir avuç toprağa kondular. İkinci Dünya Savaşı sonrası. Çok zulüm görmüş Yahudiler, evsiz kalmış da başını sokacak küçücük bir ev arayanlar gibiydi.

Avrupa ve özellikle İngiltere baskısıyla, haritada mercimek kadar görünen bir yere konmayı başardılar.

Sonrası malûm. Filistin topraklarını işgal ederek, savaşarak, karşılarına çıksın çıkmasın yakında kim varsa öldürerek, günden güne genişlediler ve Filistin halkını azınlık durumuna düşürdüler.

İşgalci, hırsız, katil olmakla yetinmeyip soykırımcı olmayı da başardılar.

*

Hedefleri büyük. Önce bölgeye bütünüyle hâkim olmak, sonra dünyaya hükmetmek istiyorlar. Yahudi olmayanları insandan saymıyor ve canını, malını, her şeyini sahiplenmeyi kendi hakları olarak görüyorlar.

Engel olunmazsa, hedeflerine ulaşmak için fazla zahmete girmeleri gerekmez.

Kaç asır ülkesiz yaşadılar. Adım adım ilerlediler. Bugün ulaştıkları yere ve dünya üzerindeki etkilerine bakarak, yolun çoğunu katettiklerini söylemek mümkün.

*

Rahmetli Erbakan’ın konuşmalarını hatırlıyoruz. Unutanlar için kısa video kayıtları sanal âlemde dolaşımda.

“Irak, Suriye, İran…” diye sayıyor Hoca.

Sonraki hedefin Türkiye olduğunu açık açık anlatıyor.

Pakistan da var. Türkiye’den önce mi olsun, sonra mı; ona karar vermekte zorlanıyor Siyonist kafa.

Bizim milletçe bunları fark etmemiz, daha doğrusu idrak etmemiz çok ağırdan ilerliyor.

Görmeyen, anlamayan, kabul etmeyenler hâlâ oyunda oynaşta.

Fikren yanına bile yaklaşmayanlar, meselenin ciddiyetini kavramaktan uzak yaşamayı seçiyor ama “vur patlasın, çal oynasın” ile nereye varılabilir?

Kim vuracak, neyi vuracak, patlayacak olan nedir, çalacak olan kimdir, oynayacak kim?

Birileri bir yerleri vurmaya, patlatmaya, çalmaya ve beridekiler de oynamaya ara vermiyor zaten.

*

Ülkemiz adına duyulan endişeleri “kuruntu” sayanların gözü perdeli.

Biz uydurmadık ki. Herhangi bir yakıştırmada bulunmadık. Düşünceleri ortada. Adamlar kendileri açıkça söylüyorlar. Hedef ortada, yol yordam ve seçtikleri tarz ortada.

Soykırımda sınır tanımadılar, Filistin’i bitme noktasına getirdiler, bugünlerde İran’a saldırıyorlar.

İran’daki rejimi değiştireceklermiş.

Sana ne ulançe!

Rejimin değişmesi gerekiyorsa, İran halkı gereğini yapar, istediği zaman istediği şekilde değiştirir. Sana ne? Sen kimsin?

Otur oturduğun yerde, çaldıklarını teslim edeceğin güne kadar bekle.