Duvar saati durunca

04:009/05/2025, Cuma
G: 9/05/2025, Cuma
Mehmet Şeker

Hacı Dayı ile Hacı Teyzenin evlerindeki duvar saati günün birinde tık demiş, durmuş. Birkaç gün sonra oğulları eve geldiğinde saatin çalışmadığını fark etmiş. “Buna bir kalem pil alıp taksaydınız ya” deyince, iki tonton “Aah, ah” ile başlayan bir cümleyi ayna anda söylemişler. Biri “Yavrum, pil aldık ama…” demiş, sözü diğeri tamamlamış: “…takmasını bir türlü denk getiremiyoruz ki.” Oğul, pili yerine oturtamadıklarını zannetmiş. “Zor değil ki basit bir şey.” “Evladım, görüyorsun saat dördü altı geçe

Hacı Dayı ile Hacı Teyzenin evlerindeki duvar saati günün birinde tık demiş, durmuş. Birkaç gün sonra oğulları eve geldiğinde saatin çalışmadığını fark etmiş.

“Buna bir kalem pil alıp taksaydınız ya” deyince, iki tonton “Aah, ah” ile başlayan bir cümleyi ayna anda söylemişler.

Biri “Yavrum, pil aldık ama…” demiş, sözü diğeri tamamlamış: “…takmasını bir türlü denk getiremiyoruz ki.”

Oğul, pili yerine oturtamadıklarını zannetmiş.

“Zor değil ki basit bir şey.”

“Evladım, görüyorsun saat dördü altı geçe durmuş. Tam o vakitte takmayı beceremiyoruz. Ya geç kalıyoruz ya erken davranıyoruz. Pil elde, bir müddet başında bekledikten sonra sıkılıp başka bir işe dalınca da vakit yine geçmiş oluyor. Tam dakikasını denk getirmek kolay mı?”


BÜYÜK CAMLARI FAZLA TEMİZLEMEK TEHLİKELİ

Hacı Dayının oğlu, eşiyle beraber, yeni evlenmiş kızlarını görmek niyetiyle Ankara’ya gitmişler.

Bir hafta kaldıktan sonra Bursa’ya dönmeyi düşünmüşler. Kızları ise annesinin birkaç gün daha kalmasını istemiş.

“O zaman ben tek döneyim, sen sonra gelirsin” demiş karısına. Çünkü adamın vakit geçirmeden gidip oradaki işleri halletmesi gerek.

*

Gerekliliğin sebebi şu: Bursa’daki otuz yıldır oturdukları evleri depreme dayanıklı olmadığı ve komşular arasında “dönüşüm ile binayı yenileme” için anlaşma sağlanamadığından yeni bir ev almayı planlamışlar.

Bir daire beğenip kapora vermişler. Fakat sonradan daha çok beğendikleri bir ev çıkmış karşılarına. Onu alacaklar ama daha önce verdikleri kaporayı geri almayı deneyecekler. Tabii, müteahhit kabul ederse.

Bu sebeple, gecikmeden gidip işleri tamamlamak ve öteki evin işlemlerini başlatmak gerek.

“İnternetten bilet alalım” diyen kızına “Kendim alırım” diye cevap vermiş. Açmış telefonunu, iki tık tık yaparak biletini almış.

Otobüsün hareket saatinden epey önce hep beraber arabaya binip onu terminale bırakmış, vedalaşmışlar. “Siz beklemeyin” diyerek diğerlerini göndermiş.

*

Vakit gelince otobüse gitmiş ki yeri dolu. “Nasıl olur? Bu devirde çift bilet satmak mı kaldı?” diye firmaya çıkışmış.

Onlar da kayıtlara bakmışlar, öyle bir bilet alınmadığı ortaya çıkmış.

Meğer Ankara-Bursa bileti alacağına Bursa-Ankara bileti almış.

“Ne olacak, şimdi ne yapacağız?”

Yapacak bir şey yok. O bilet gitti. Bir sonraki otobüse bilet alınacak. Öyle yapmış. Yeni biletini alıp hareket etmek üzere olan otobüse elinde valizle koşarken, önüne çıkan koca camı görmeyip çarpmış. Cam kırılmış, yere inmiş. Yüzü gözü yaralanmış, üstü başı kan içinde kalmış. Şükür ki büyük bir kesik olmamış. O vaziyette binip gitmiş.

*

Müteahhide gittiğinde adam “Abi ne oldu sana?” diye sormuş. Cevap müphem… “Oldu bir şeyler işte.”

Niyetini söyleyince, adam hiç ikiletmeden “Canın sağ olsun abi, hayırlısı” diyerek kaporayı kesintisiz iade etmiş.

*

Tahmin: Müteahhit korkmuş, çekinmiş olabilir.

Tedbir: Büyük camları fazla temizlemek tehlikeli. Çaprazlama bir plastik veya kâğıt yapıştırılmalı. Dava konusu olacak ve tazminat gerektiren bir durum aslında bu.


SEN CENGİZ

Hacı Dayının torunu üç yaşındayken annesinin elinden tutmuş yolda yürüyorlar.

Yan taraftan bir adam ilerideki birine bağırıyor: “Cengiiiz, Cengiiz…”

Çocuk, bağıran adamdaki öfkeyi fark etmiş fakat Cengiz’in bir isim olduğundan habersiz. Onu, kızıldığı zaman söylenen bir hakaret kelimesi sanıyor. Yanından geçerken adama dönüp şöyle sesleniyor: “Sen Cengiz!”

#insan
#hayat
#Mehmet Şeker