Yavaş’ı joker görüyor, gönlü hızlıda

Dört kafadar, köşe masada 51 oynamaktadır. Oyunculardan birinin elinde sinek as, sinek kız, bir de sinek vale bulunuyor. Arada sinek papaz eksik. Oyunu ilerletebilmesi için ona ihtiyacı var.

Sıra kendisine geldiğinde, çektiği kâğıdın papaz olmasını arzu ediyor. Elini uzatıp çekince, joker geliyor.

Papazın yerine jokeri kullanıyor. Adı üstünde joker; hangi noksan kâğıdın yerine konulursa, onun yerine geçer.

Yine de mevcut sayı açmaya yeterli değil. Daha sonra gelecek kâğıtların işine yarar olması gerek.

Epeydir şansı yaver gitmeyen ve uzun zamandan beri açamayan oyuncu eğer sinek papazı çekerse, jokeri oradan alıp başka yerde kullanabilir ve açmak için yeterli sayıya ulaşabilir.

Şimdi rol dağılımı yapabiliriz.

Sinek as: Özgür Bey

Sinek papaz: Ekrem Bey

Joker: Mansur Bey

Diğerlerini siz istediğiniz gibi belirleyebilirsiniz.

Ülkemizde kamera bantlama diye bir şey icat edildi ve dünya koruma literatürüne eklendi.

Bunu bizden başka kimse yapamazdı.

Büyüksün baba!

Duyun ey Amerika’dakiler, Avrupa’dakiler, Çin’dekiler, Rusya’dakiler… Bunu bütün koruma görevlileri öğrensin!

İngilizler, siz de görün ve uygulayın. Uyumayın.

Siyasetçileriniz nerede önemli bir görüşme yapacaksa, mekâna ondan önce gidin ve kameralara bant yapıştırın.

Buluşma yeri neresi olursa olsun; otel, motel fark etmez.

Kameraları siyah bantla kapatın, rahat edin. Kimse görüntü alamaz. Gidilen yer lokantaysa, çorba içtiği sırada şayet üstüne dökerse, kayda geçmez. Kafanız rahat olur.

Âleme madara olmanız mühim değildir.

Eleştirenler çıkabilir. Çıksın, ziyanı yok. Şayet onlara karşı savunma yapmakta zorlanırsanız, Özgür Bey’e danışabilirsiniz. Seve seve yardımcı olacaktır.

Özgür Bey’e sorarsanız, herkes sinyal kesici kullanıyor. Çatal kaşıktan mı bahsediyoruz, sinyal kesici cihazdan mı?

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bugüne kadar hiç kullanmadığını ve bakanlar arasında kullanan olmadığını açıkladı.

Çantalarda sinyal kesici olduğu günlerdir tartışılıyor ama otel yetkilileri o tarihte sinyal kesici kullanılmadığını beyan etti.

Oteldeki yüzlerce müşterinin telefonunun kesilmesi, görüşme yapamaması, otelin itibarını bir anda yok eder. Hangi otel buna katlanır?

Öyleyse çantalarda başka türlü bir kesici olması gerekir.

Misal, ağrı kesici.

Özgür Bey’in sözleri gökkuşağı kadar renkli.

“Otel görüntüleri, şimdi buradan bütün Türkiye’ye ilan ederim ki… Benim de koruma ekibim var. Tayyip Bey’in de var, Ekrem Bey’in de var. Koruma ekiplerinin aldığı bir eğitim var. Bu eğitim gereği bizim gibi korunan, ki zorunlu korumaya tabiyiz, gidin dedim gitmediler. Başınıza bir şey gelirse devletten sorarlar hesabı millet dediler. Ben bir yerde konuşma yapacaksam, koruma ekipleri önceden gidip kapatıyor kameraları.

Ekrem Bey’in programlarına bakın, bütün toplantılarda böyle yapılır. İŞİD’in, PKK’nın veya bir başka terör örgütünün patlatacağı bombanın sinyalini kesmek için o cemırlar.”

*

Bunu duyunca “İşidin ey yârenler” diyesi geliyor insanın. Yunus Emre’miz şöyle der:

“İşidin ey yârenler, aşk bir güneşe benzer/ Âşık olmayan gönül, misal-i taşa benzer

Taş gönülde ne biter, dilinde ağu tüter/ Nice yumşak söylese, sözü savaşa benzer”

*

Koruma polislerine kameraları bantla kapatma eğitimi verildiğini zanneden bir siyasetçi gördük. Polislerin cebinde bant varmış, bantla geziyorlarmış... Allah akıl vermiş, fikri kendin bul demiş. O da bunları bulmuş. Hayda breh!

Ekrem Bey’in durumu sıkıntılı. Hem diploma konusu var, hem sürüp giden yolsuzluk davaları.

Yarın ne olacağı belli değil.

Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını Özgür Bey de kabullenmiş görünüyor.

“Yavaş Cumhurbaşkanı olur. Başbakan olarak yürütmenin başına İmamoğlu gelir.”

Yürütme konusunda ne kadar başarılı olduğunu gördü tabii. Yine şahlansın diye kolbaşının kıratı.