Yüz yıl sonra Anadolu’da Türk kalmayacaksa

04:005/08/2025, Salı
G: 5/08/2025, Salı
Mehmet Şeker

“Bayramda size kimler geldi?” “Kimler gelmedi ki… Akrabalar, hısımlar, komşular… Hatta uzağa taşınan eski komşular bile geldi.” “Hangi akrabaları sayabilirsin?” “Annemle babam bizim sülalenin en büyükleri olduğu için çok gelen oluyor. Teyzem, eniştem, oğlu, kızı, gelinle damatları, halamlar, dayımlar, hala oğlu, hala kızı, dayımın oğluyla kızı, onların çocukları… Amcamlar da hep beraber geldiler tabii. Sonra dünürlerden de gelenler oldu.” “Maşallah o kadar insan nasıl eve sığdınız?” “Hepsi aynı

“Bayramda size kimler geldi?”

“Kimler gelmedi ki… Akrabalar, hısımlar, komşular… Hatta uzağa taşınan eski komşular bile geldi.”

“Hangi akrabaları sayabilirsin?”

“Annemle babam bizim sülalenin en büyükleri olduğu için çok gelen oluyor. Teyzem, eniştem, oğlu, kızı, gelinle damatları, halamlar, dayımlar, hala oğlu, hala kızı, dayımın oğluyla kızı, onların çocukları… Amcamlar da hep beraber geldiler tabii. Sonra dünürlerden de gelenler oldu.”

“Maşallah o kadar insan nasıl eve sığdınız?”

“Hepsi aynı anda gelmedi ki. Birileri giderken, diğerleri kapıyı çalıyordu. Yine de bazıları çakıştı. Oturacak yer kalmadı.”

“Ayakkabılar bile karışmıştır Allah bilir.”

“Hem de nasıl! Yer kalmadı.”

“İkramlar nasıldı?”

“Boldu çok şükür. Şekerler, çikolatalar, kolonyalar, tatlılar… Annem meşhur baklavasından yapmış yine. Ablam sütlü kadayıf yapmış. Herkes biraz nasiplendi.”

“Afiyet olsun. Küçüklere harçlık?”

“Gayet tabii. Harçlıklar havada uçuştu.”

“Siz kimlere gittiniz? Biz de bütün akrabaları tek tek dolaştık.”

“Ne güzel. Bayram dediğin böyle olur!”

“Sizde nasıldı ziyaretler?”

“Bizimki de tam olarak aynı şekilde.”

*

Bu konuşma, günümüz Türkiye’si için sıradan sayılabilir. Dünün Türkiye’si içinse daha da sıradandı, hattâ gereksizdi.

Çünkü herkes için durum aynıydı.

Ne var ki yüz yıl sonra bu satırlar geçersiz hâle gelecektir. Öyle bir risk var. Yüz yıl sonra bu satırları okuyan biri çıkarsa, milat öncesine aitmiş gibi bir algı oluşabilir.

Çünkü nüfus hızla düşüşte.

Doğurganlık oranı azaldı. Tehlike alarmı vermekte. Bir çocukla yetinen ailelerin sayısı artıyor.

Böyle olunca ileride kimsenin dayısı, amcası, teyzesi, halası olmayacak. Dolayısıyla onların çocukları da. İnsanın teyzesi olmayınca, teyze kızı teyze oğlu nasıl olsun?

Tek çocuk olanların kardeşi bile olmayacak.

“Biz onunla kardeş gibiyiz” lâfının bile piyasa değeri düşecek. Yahut ne bileyim, belki de artar. Fakat kime ne fayda? ‘Gibi’nin aslına katkısı yok. Kimsenin yeğeni de olmayacak.

*

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yirmi yıldır evlenen gençlere üç çocuk tavsiye ediyor. İlk zaman bazı aklı evveller bu konuya tepki gösterdiler. Yetinmeyip dalga geçmeye kalktılar. Her şeyi çok bildikleri için.

Şimdi buyursunlar, buradan yaksınlar.

*

Üç çocuk tavsiyesine herkes uysa bile yine de teyze, dayı, amca ve haladan bir tanesi noksan kalacak.

Çocuk sayısı tam anlamıyla bir millî güvenlik meselesi. Geleceği düşünmek zorundayız.

*

Evlilik yaşı yükseldi. Önce okul, sonra kariyer, sıra gelirse, maddî imkânlar elverirse ardından çocuk…

Doğurganlık oranı on yıllar önce 7’ye yakınken bugün 1,4 civarına indi.

İleriye sağlıklı bakabilmek için 2’yi geçmesi gerekiyor. Bulgaristan bile bizden iyi durumda.

Fakat aileler ikinci çocuktan çekinir oldu. Kardeşsizlik kader sanki.

Maddî imkânlar konusunu ciddiye almak gerekir. Bir çocuğun bakımı, büyütülmesi, okul masrafı vs. düşünüldüğünde, altından kalkmak hiç de kolay değil.

Ancak burada tuhaf bir durum var. Düpedüz çelişki.

Maddî imkanları yüksek olanların çocuk sayısı daha az. Bu hem ülkemizde hem dünyada böyle. Fakirlerde çocuk daha fazla.

*

Prof. Erhan Afyoncu uyarıyor: “Tedbir alınmaz ve böyle giderse, yüz yıl sonra Anadolu’da Türk kalmayacak.”

Erhan Hoca her fırsatta bu konuya temas ediyor. Evlilik yaşının aşağı çekilmesi için teklif, zorunlu eğitimin 8 yıla indirilmesi.

İkinci ve üçüncü çocuk için yüksek pirim verilmesi. Çalışan annelerin izin süresinin ve kreş sayısının artırılması.

Her ne gerekiyorsa ihmal edilmeden ve vakit geçirilmeden yerine getirilmeli.

Bu konu sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Erhan Hocanın meselesi olmasa gerek.

#Toplum
#Siyaset
#Mehmet Şeker