Başımıza örülen çorap

04:0011/06/2025, Wednesday
G: 11/06/2025, Wednesday
Mustafa Kutlu

Tarım toplumunda kullanılan âletler ile sanayi toplumunun makinalarını lütfen karşılaştırmayın. Bıçak bir âlettir, karpuz da keser; adam da öldürür demeyin. Bıçak yerine “taş” koyun. Taş ceviz de kırar, baş da yarar. (Teknoloji buhar makinasının icadı ile başlar. Ondan öncesi tekniktir.) Tahta kaşık yapan bir ustayı düşünün. Bir haftada yüz kaşık yapıyor diyelim. Bir kaşık makinası aynı sürede milyonla kaşık üretir. Bu kadar kaşığı ne yapacağız demeyin. O âlet “kapitalist” zihniyetin eseridir. İhtiyacınız

Tarım toplumunda kullanılan âletler ile sanayi toplumunun makinalarını lütfen karşılaştırmayın.
Bıçak bir âlettir, karpuz da keser; adam da öldürür demeyin. Bıçak yerine “taş” koyun. Taş ceviz de kırar, baş da yarar. (Teknoloji buhar makinasının icadı ile başlar. Ondan öncesi tekniktir.)

Tahta kaşık yapan bir ustayı düşünün. Bir haftada yüz kaşık yapıyor diyelim. Bir kaşık makinası aynı sürede milyonla kaşık üretir.

Bu kadar kaşığı ne yapacağız demeyin. O âlet “kapitalist” zihniyetin eseridir.
İhtiyacınız olmasa da kaşıkları size satar. Bu yolda pazarlama, moda, reklam birer uzmanlık alanı olarak çalışmaktadır.
Şirketler (sermaye) bir teknolojik yenilik (buluş) isterlerse bunu daha fazla kâr için isterler. İnsanlığa faydası olsun diye değil.
Yenilikler hızımızı ve hazzımızı artırır. Sonuç bir “
hayat tarzı
”dır.
Küresel kapitalizm “tekno” sıfatı ile bu “hayat tarzı”nı hegemonik gücü ile tüm dünyaya kabul ettirmiştir (
Teknokapitalizm
). Bunun için kimler çalışmıyor ki. Üniversiteler, kongreler, bilimsel toplantılar, laboratuvarlar, Silikon Vadisi.
Yetmedi tehdit, şantaj ve nihayetinde savaş.

Tüm insanlık “teknoloji”yi iyi, güzel, kolaylaştırıcı, haz verici, hızlı vb. diye benimser.

Zaten öyledir.

Kim “cep telefonu”nun cazip bir âlet olmadığını söyleyebilir?
Zaman zaman boş bulunup “Yahu şu telefon olmadan biz nasıl yaşıyorduk, hayret?” deriz. Doğru. Galiba yaşamıyorduk.

“Teknoloji” artık her şeyin önündedir. Felsefe dahi gözden düşmüştür.

Günümüzde devletler şirketlerle, şirketler devletlerle ortaktır. Bu süreçte teknolojinin yeri nedir?

Geldik zurnanın “zırt” dediği yere. Artık “paran kadar konuş” yerine “teknolojin kadar konuş” denmektedir.

“Tasarımcılar” kapitalizmin emrindedir. Bu sebeple onun “olumlu kullanımı” diye bir şey yoktur.
Zaten senin elindeki âleti nasıl kullandığını gözlemekte, tespit etmektedir.

Günümüzde dünya nüfusu bir “dijital topluluk”tur.

“Onla da olmuyor, onsuz da olmuyor” diye sızlanmanın âlemi yok. Başımıza örülen çorabın farkında olalım yeter.

Buna fırsat vermezler.

“Sosyal medya” tüketim için çalışır. “Söz” düşmüş, onun yerini “görüntü” almıştır.

Sanki müşriklerin “görmeden inanmam” dedikleri dünya.

İşleyen çark “modern bağımlılıklar” üretir.
Bunlar eskinin “içki, kumar, uyuşturucu” gibi olanlarından farklıdır.
Gerçek dünya yerini “sanal” olana terk etmiştir.
Öteden beri “bilimkurgu” romanları, filmleri, çizgi romanları yayımlanıyor. Buralarda “insanüstü, olağanüstü” bir şey var.
Robot
-
insan
. Sanki var diyoruz. Alıştık. Sonunda var olacak, diyoruz. “Yapay zekâ” geldi ya! Savaş artık insan ile makine arasında olacak. (Böyle filimler var).
Dünya Sağlık Örgütü “sanal kumar” ile “dijital oyun”ları birer bağımlılık olarak (hastalık!) kabul ediyor.
TÜİK verilerine göre ülkemizde (2014 ve 16-74 yaş arası) internet kullanımı %88,8’dir. Çocuklarda bu oran %91,3’e yükseliyor. Teknoloji şirketleri ücretsiz hizmet ile tüm dünyayı “bağımlı” kılıyor. Garip: Herkes her şeyi biliyor.
Kolay kazanç, heyecan, başarı, gündemi kaçırma korkusu vb
. Bu bağımlılık
depresyon, anksiyete, özgüven eksikliği, sürekli ekran başında kalma sonucu baş ağrısı, göz yorgunluğu, duruş bozukluğu, obeziteye sebep oluyor.

İnsanlık bu teknolojilere gönüllü olarak bağlanıyor. Hatta bir âletin, bir üst modelini edinmek için geceden sıraya giriyor.

Âletlerin kullanımına sınır getirmek, onları denetlemek mümkün değildir. Yapılan telkinler, bilimsel açıklamalar ve güdümleme sonucu; insanlar “kendini sevmeye” bu sebeple beğenmeye, güzel görünmeye, sağlıklı ve her dem genç, taze olmaya itilmektedir. Psikologlar, koçlar, güzellik salonları, spor salonları emrinizdedir.

Bağımlılık sayısı kırka yakındır. Bazılarını sayalım:
İnternet, TV, dizi, dijital oyun, cep telefonu sosyal medya, e-spor, “onyomani” (alış-veriş), adrenalin, fast-food, şöhret-gösteriş, tüm sporlar (başta futbol), bahis-kumar, porno, marka, uyuşturucu, diyet, kişisel gelişim-terapi, her tür koleksiyon, kahve, dövme, egzersiz, estetik, teşhir, sanal medya vb.
Teknokapitalizm tüketim toplumunu parmağında oynatıyor. İnsanlık bu sisteme âdeta “teslim” olmuştur. Sistemin oluşturduğu “hayat tarzı” tek yaşama biçimi (konfor) olarak algılanıyor. Bu bir “
gönüllü esaret
” olup, esirler durumdan memnundur. Sorsanız şu cevabı verirler: Ne yani Orta Çağ’a mı dönelim?

Dönmeyelim ama, başımıza bir çorap örüldüğünü bilelim. Buradan bir çıkış yolu var mı, onu arayalım.

Hep söylüyorum, “Başka bir dünya mümkün” diyenler bunu tarif etmelidir. Kim onlar? Ülkemin akademyası ile uleması. Kolay gelsin.
(“Modern bağımlılar” konusuna geniş bilgi için bk.
Lacivert
dergisi. Mart 2025).

NOT:

İnsansı robota 13 milyar dolar

Çin’in önde gelen araç üreticilerinden Xpeng, insansı robot teknolojisine büyük yatırımlar yapmayı planlıyor. Şirketin CEO’su He Xiaopeng, yıllık parlamento oturumu sırasında yaptığı açıklamada, Xpeng’in bu sektörü uzun vadeli bir proje olarak gördüğünü ve yatırımlarının 100 milyar yuana (13,8 milyar dolar) kadar ulaşabileceğini belirtti. Securities Times’ın haberine göre He Xiaopeng, insansı robot sektörüne beş yıl önce girdiklerini ve önümüzdeki 20 yıl boyunca bu alanda kalmayı hedeflediklerini ifade etti.

(Yeni Şafak, 12 Mart 2025)

#Aktüel
#Toplum
#Mustafa Kutlu