Komşuluk öldü

04:0011/12/2024, Çarşamba
G: 11/12/2024, Çarşamba
Mustafa Kutlu

Komşuluk öldü mü? Ölmedi mi? Apartmanda yaşayanlar kendi hayatlarına bakarak bu soruya cevap verebilirler. Geleneksel hayatımızın (tarım toplumunda) meskeni, müstakil bahçeli evdir. Değerler dediğimiz, muhafazaya çalıştığımız ilkeler bu evlerde oluştu. Halen neredeyse bütün dünyada olduğu gibi kapitalizmin vücut verdiği bir nizam içinde yaşıyoruz. Ekonomi ahlâkın önüne geçmiştir. Geleneğimiz esas alınarak yeni bir siyaset-iktisat-hukuk anlayışından oluşan sistemi hayata hâkim kılmazsak değerlerimizin

Komşuluk öldü mü?

Ölmedi mi?

Apartmanda yaşayanlar kendi hayatlarına bakarak bu soruya cevap verebilirler.

Geleneksel hayatımızın (tarım toplumunda) meskeni, müstakil bahçeli evdir. Değerler dediğimiz, muhafazaya çalıştığımız ilkeler bu evlerde oluştu.

Halen neredeyse bütün dünyada olduğu gibi kapitalizmin vücut verdiği bir nizam içinde yaşıyoruz.
Ekonomi ahlâkın önüne geçmiştir. Geleneğimiz esas alınarak yeni bir siyaset-iktisat-hukuk anlayışından oluşan sistemi hayata hâkim kılmazsak değerlerimizin muhafazası muhaldir.

Modern hayat, şehirlerde sanayi toplumunun alâmet-i farikası olan apartmanlarda yaşanıyor. Nasıl yaşanıyor? Kalabalıkta, trafikte, hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşında; nefes nefese yaşanıyor. İster tezgâh, ister makine, ister bilgisayar başında olsun bu hayat “fabrika ayarı”na tâbidir.


Mesai bitiminde, metro, otobüs, servis veya özel araç ile evine varabilen pelte olmuş azaları ile bir koltuğa yığılır. İki lokma yemek, biraz televizyon, hayatın her ânına hükmeden telefon sonucu bir baygın ceset gibi uyunan uyku. Erken kalkılacak, yarı buçuk bir kahvaltı ile yine yollara düşülecek.

Bu hayat komşuluğu kaldırmaz. Bırakın onu akrabayı istemez. Bir adım ötesi aile fertleri ile iletişimi kesmektir.

TÜİK 2023 verilerine göre ülkemizde tek kişilik hane halkı sayısı son on yılda %77 artarak beş milyonun üzerine çıkmış. Geniş aileden sonra çekirdek aile de çöküyor.

Bu hayat insanları yalnızlığa itmekte, yalnız kalan insan özgür olduğunu sanmaktadır.

Hani ağızlarda sakız olan bir laf var.
“Kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyorum”.

Buyurun efendim durun. Ama bir zaman sonra, “Yalnızım çok yalnız” diye salya sümük ağlamayın. Depresyona girip psikologların kapısını çalmayın.


Çelişki şurada: Geleneksel hayatın değerlerini muhafaza etmek, yaşamak istiyoruz; lakin modern hayat (Amerikan hayat tarzıdır bu ve bütün dünyayı sarmıştır) buna izin vermiyor.

Milletçe maruz kaldığımız bu maceranın tarihi seyrini Prof. Dr. İsmail Kara yazdı: “Müslüman Kalarak Avrupalı Olmak”
(Dergâh Yay.).

Geleneksel hayatımızda fert-cemiyet ilişkisi bir dengede bulunur. Ben bu dengeyi şöyle ifade ediyorum: Cemaat ferdi ezemez. Ezerse şahsiyet oluşmaz, kişiliksiz bir topluluk yetişir. Buna mukabil fert de imkân bulup iktidar olursa cemaate hükmedemez. Ederse buna istibdat denir.

Cemaatte rahmet, ayrılıkta azap vardır.

Dinimizde ve töremizde tarif edilen komşuluk ilişkisi öncelikle güven duygusunu oluşturur. Ardından yardımlaşma ve dayanışma gelir. Hastalıkta, cenazede, darda kalındığında, düğünde, doğumda, bayramda, sevinçte ve tasada, hatta günlük hayatta komşuluk, insanın insana olan yakınlığının alâmetidir. Bir arada ve huzur içinde yaşamanın en ufak bir cüz’üdür ki zaman içinde âdet ve anane olarak “Komşuluk hukuku”nu doğurmuştur. Bu hususta âyet ve hadisler vardır.


17 Kasım 2024 tarihli Yeni Şafak gazetesinin 2. sayfasının sağ alt köşesinde
küçük bir haber vardı. Bir ölüm ilanı gibiydi sanki. İçim burkuldu. Oturup bu yazıyı yazdım. Haberi sizinle paylaşıyorum. Başlığı “
Komşuluk mazide kaldı
”dır.

“Areda Survey, ülkemizin komşuluk karnesini gün yüzüne çıkardı. Türkiye genelinde 4 bin 277 kişinin katıldığı araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 63,6’ü komşuluk ilişkilerinin eskisi gibi güçlü olmadığını düşünüyor. Katılımcıların yüzde 31,2’si komşuluk ilişkilerinin tamamen bittiğine inanıyor. Katılımcıların yüzde 48,3’ü komşularının çoğunu bilip tanıdığını ifade ederken komşusuna her konuda güvendiğini belirtenlerin oranında yıllar içinde düşüş yaşandığı gözlemleniyor. Bununla beraber “Komşuma pek gidip gelmem” diyenlerin oranı ise artıyor.”

Not
: Suriye’de muhalifler zafere ulaştı. 61 yıllık zulüm sona erdi.

Sevinçle karşıladık, alkışladık.

Şimdi merak edilen şudur: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor? Umulan ve istenen odur ki muhalifler aralarında bir adil düzen kurma konusunda anlaşmış olsunlar. En kötüsü tefrikaya düşmek.

#komşuluk
#toplum
#Mustafa Kutlu