Son Trump-Putin telefon görüşmesi ile gelişen Ukrayna savaşının sonuna ilişkin muamma. İki, İngiltere’nin Avrupa Birliği ile-ağdalı ‘Brexit’ sürecinin ardından-yeniden kucaklaşması. Üç, Yunanistan-Türkiye hattına Atina merkezli yüklenen garip gerilimin nedeni. Dört, Azerbaycan-İsrail-İran üçgeninde Eurovision’a kadar yansıyan olaylar. Beş, Budapeşte’de devam eden ‘Türk Devletleri Teşkilatı Gayrı Resmi Zirvesi’ndeki ‘aile işleri’…
Bir ara Putin ve Trump’ın katılma ihtimalinin de belirdiği son İstanbul toplantısının ardından, iki süper gücün liderleri bir telefon teması gerçekleştirdi. Herkesin gözü yaklaşık iki saat süren bu görüşmedeydi…
Kremlin’in, Putin’in ağzından yayınladığı açıklama-nezaket ve protokol cümlelerini çıkarırsanız-bunun işaretleriyle dolu…
Mesela açılış cümlesi, “meslektaşlarımız, ABD Başkanı ile yaptığım telefon görüşmesinin sonucu hakkında yorum yapmamı istediler”. ‘Kerhen yapıyorum yani’ anlamı çıkacak bu türden cümlelere resmi açıklamalarda rastlanmaz…
Görüşmede gündeme getirilen “memorandum” fikrinin, “krizin temeline” yönelik kapı açacağını görürlerse Ruslar destek verir. Değilse, muharebe alanındaki ilerlemeleri hâlâ devam ediyor…
2020 yılında AB ve Birleşik Krallık yollarını ayırdı. Süreciyle birlikte bu finale ‘BREXİT’ dendi. Yaklaşık beş yıl sonra, geçtiğimiz pazartesi günü bir araya gelen, İngiltere Başbakanı-Avrupa Komisyonu Başkanı-AB Konseyi Başkanı, İngiltere ve AB’yi yeniden bir araya getirdi. BREXİT’i ortadan kaldır(a)mıyorlar ama amaç zaten bu değil…
Bu iddialı açıklamalar, uzlaşılan bir seri anlaşmanın sadece ekonomi ya da pazarlara ulaşımla sınırlı olmadığını, “güvenlik ve savunma” ile ilgili olduğunu gösteriyor. Nitekim, Ukrayna meselesinden göçmen trafiğine kadar birçok başlıkta ortaklık kurulmuş oldu. En önemlisi de İngiltere’nin, AB’nin 150 milyar Euroluk savunma kredilerine ulaşabilecek olması…
Herhalde açık; yeni Avrupa güvenlik mimarisi şekillenirken İngiltere de buna katılıyor ve Rusya-ABD’nin de bunu yorumlaması gerekiyor. Tabii Ankara’nın da!
Atina ve Ankara yönetimlerine sorarsanız, iki ülke ilişkilerinde ılıman iklimin hâkim olduğu bir dönemden geçiyoruz. Gelgelelim, Yunanistan’ın bazen Kıbrıs bazen Ege, son örnekte görüldüğü gibi PONTUS üzerine açıklamaları mide bulandırmaya devam ediyor…
İyi ilişkiler çizgisinde yürürken dahi Yunanistan’ın ‘çıkıntılık’ yapması bizim için alışıldık. Fakat ABD-Türkiye ilişkilerindeki değişim sızlanmalarını artırıyor. ‘Dedeağaç’ dönemindeki afra-tafraları hatırlarsanız, tersi durumda mızıklanmaları normal…
AB Konseyi, 27 Mayıs’ta, “Avrupa için Güvenlik Eylemi” düzenlemesini kabul toplantısı yapacak. Gerçekleşirse Yunanistan, Türkiye gibi aday ülkelerin AB ile bu konudaki anlaşmalarını veto edemeyecek. Atina bunun olmaması için tüm Avrupa başkentlerine bastırıyor. Arada bize de kılçık atıyor ki, Yunanistan’la kriz çıkaralım ve Avrupa’ya “bunlarla mı ortak savunma kuracaksınız” diyebilsin…
Ankara ataklara gereken cevapları veriyor. Ama tuzağa düşecek kadar değil. Türkiye’nin Avrupa güvenlik mimarisinde yer alması pozisyon zenginliği yaratabilir ama bir yandan da “hedef neresi” tartışmalarını getiriyor. Resmi eğilim ise ekonomik bir fırsattan da yararlanmak.
***
Ama Ankara’nın Budapeşte’de kuracağı şu cümleyi de atlamayalım; “TDT ülkelerinin büyük Türk dünyasının bir parçası olduğunun hatırda tutulması ve bu bilinçle hareket edilmesi gerekiyor. Kıbrıs Türklerinin onlarca yıldır maruz bırakıldıkları haksız ve insanlık dışı izolasyonlar karşısında KKTC ile dayanışma içinde olmak TDT’nın ortak sorumluluğudur”.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.