Berlin meleğinin külleri...

04:0017/10/2015, السبت
G: 13/09/2019, الجمعة
Nedret Ersanel

Pazar günü Türkiye'ye ayak basacak Başbakan Angela Merkel'in dış ziyaretlerinden en ilginci 2007 yılında Moskova'ya gerçekleştirdiğidir. Merkel, Putin'le görüşeceği odaya girmeden hemen önce şu güçlü cümleleri kurmuştu; “Sadece Almanya'nın lideri olarak değil, Avrupa Birliği'nin dönem başkanı olarak da Rusya'ya geldim. Rusya'nın anlaşmalara sadık kalacağını umut ediyorum!”Avrupa ülkeleri “ortak lideri”nin Kremlin ziyaretinin odak noktası, Avrupa ile Rusya arasında yaşanan enerji gerginliğiydi ve

Pazar günü Türkiye'ye ayak basacak Başbakan Angela Merkel'in dış ziyaretlerinden en ilginci 2007 yılında Moskova'ya gerçekleştirdiğidir. Merkel, Putin'le görüşeceği odaya girmeden hemen önce şu güçlü cümleleri kurmuştu; “Sadece Almanya'nın lideri olarak değil, Avrupa Birliği'nin dönem başkanı olarak da Rusya'ya geldim. Rusya'nın anlaşmalara sadık kalacağını umut ediyorum!”

Avrupa ülkeleri “ortak lideri”nin Kremlin ziyaretinin odak noktası, Avrupa ile Rusya arasında yaşanan enerji gerginliğiydi ve Şansölye, Kremlin'de Putin'e aba altından sopa gösteriyordu.

Bu sözlerin ardından Putin sadece gülümsedi ve “buyurun içeride görüşelim” dedi. Özel görüşmenin yapılacağı odanın kapısına ilerlediler ve Merkel içeri ilk adımını attı.

Onu “sim-siyah, iri bir Labrador” karşıladı!

Zar zor yerine oturan Merkel, korku dolu gözlerle Putin'e bakarken, görüşmeleri izleyen sayısız gazeteci, “Avrupa lideri”nin kocaman köpeğin yanında buz kesmiş fotoğraflarını tüm dünyaya servis etti...

“Bir şey yapmaz. Ama sizi korkuttuğu için onu cezalandıracağım!”

Avrupa'nın en büyük korkusunun tasması Putin'in elindeydi... ('Putin uses dog to intimidate Merkel', 14/07/2007, Foreign Policy.)

EDİRNE'DEN VİYANA'YA: MÜLTECİ KUŞATMASI

Ankara'nın diplomatik geleneğinde soğuk savaş stili ev sahipliği bulunmuyor.. Bu yüzden yarın gerçekleşecek Almanya-Türkiye görüşmelerinde “sopa, tasma” türünden semboller kullanılmayacak ama dondurucu anlar yaşanabilir. Özellikle de “Türk iç politikasını” ilgilendiren konularda.

Avrupa, 2'inci Dünya Savaşı'ndan bu yana en ciddi sığınmacı kriziyle karşı karşıya.. Aslında, başta Almanya bir çok ülke için bu durum-dillendirilemese de-”tehdit” olarak algılanıyor. Çünkü açık iç ve dış siyasi sonuçlar üretecek. Bunların başında da Alman hükümetinin daha mülteciler bile gelmeden uğradığı 5 puanlık kamuoyu desteği kaybı bulunuyor.

Soğuk gerçek şu ki, Avrupa bu insanları istemiyor. Kerhen kabul ettikleri mülteciler de, küresel kamuoyunun ağır baskısı ve “kıyıya vuran bebek” görüntülerinin yüklediği kaçınılamaz sorumluluk yüzünden. Zaten saklamıyorlar da.. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa'ya sığınmacı akınının durdurulmasını amaçladıklarını, Ankara'yla bu nedenle görüşmeler yürüttüklerini kaydederek, “Türkiye ile sağlanacak anlaşma bu akışı yavaşlatırsa anlam ifade edebilir. İmtiyazlar, ancak bu amaca ulaşıldığında meşru olur” demişti.

Avrupa'nın acelesi de var.. Pek duyulan bir konu değil ama Nisan-2016'ya kadar mülteci hareketinin uygun formatta durdurulmasını, en azından anlamlı bir yavaşlamaya bağlanmasını planlıyorlar. Belli ki Suriye'de durumun kızışacağını ve bahar/yaz aylarında başlayacak olası göçü durduramayacaklarını kestiriyorlar.

Şansölye Merkel'in Türkiye ziyareti yine sadece Berlin'i değil AB'yi temsil ediyor. Zaten gelmeden hemen önce katıldığı Brüksel toplantılarını da “yetkilendirme” sayabiliriz. Ziyaret veya AB'den ardı sıra duyulan, “Türkiye'nin ne kadar yiğit olduğu” mealindeki son açıklamalar bir yana, kaç gündür sabahlara kadar süren Ankara'daki pazarlıklar sığınmacı sorununun çözümünde Türkiye'nin “tek anahtar” olduğunu gösteriyor.

Almanya'yı sıkıştıran/zayıflatan konular bununla sınırlı değil; 1. Ülkenin başını hayli ağrıtan, Alman istihbaratının Amerikan NSA için

dinleme yaptığı iddiaları hem Washington hem Ankara ile arasında stres yaratmıştı. Ziyaret arifesinde bu iddia tazelendi. Alman dış İstihbarat servisi BND'nin, 'dost' ülkeleri kendisi için de dinlediği ortaya çıktı. Ankara'da sorulup yüz-göz olunur mu bilmem ama Merkel de durumdan haberdarmış. 2. Ankara'ya gelir-ayak yeni gelişmenin yaşandığı bir diğer popüler konu da, Almanya'nın bel-kemiğine baskı yapan Volkswagen skandalı ile ilgili. Almanya Federal Motorlu Ulaşım Dairesi firmadan sorunlu araçların çağrılmasını istedi. Volkswagen de 28 AB ülkesinde egzoz emisyon testi manipülasyonu yaptığı belirlenen 8,5 milyon aracı geri çağıracağını açıkladı.

Bu(nlar) yüz(ün)den Ankara'nın Avrupa'dan beklentileri noktasında; AB ile ilişkilerden mültecilere harcanacak milyarlarca Euro'ya kadar-basına madde madde yansıyan-bir seri beklenti var.

Fakat bu aşamada Türkiye-Almanya ilişkisinin, bazı dış politika bağları ile 1 Kasım ilintileri mevcut.

ALMANYA'NIN ELİNDEKİ TASMALAR...

Berlin, tıpkı Türkiye gibi Ukrayna-Suriye fay hattının ana oyuncularından. O, enerji ve Ukrayna üzerinden Rusya'ya bağlanırken, Ankara da Kırım ve Suriye, hatta İran ve Karadeniz üzerinden Rusya'ya bağlanıyor. (Almanya Dışişleri Bakanı dün İran'da bugün S.Arabistan'da!)

Ukrayna krizinin bir an önce sonlanması Almanya için çok önemli ve Suriye ile rabıtasını görüyor. Bu nedenle mülteciler probleminin Türkiye'nin istediği, Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulmasıyla ilgisini de aklında tutuyor.

Tıpkı, Ankara'nın Almanya ile ilişkilerinin-biz de diplomatik söyleyelim-”daha iyi” olmasının, hatta ziyaretin dahi 1 Kasım seçimlerine etkisi olacağını da bildiği gibi!

Bu yüzden şu sıralar Almanya ve Türkiye'deki kimi mahfillerin görüşmeleri, “at pazarlığı” olarak değerlendirmesini, “Almanya, Türkiye'nin açıklarını yamıyor” mealindeki korkularını iyi görmek gerekiyor.

Korku haklıdır.
#Merkel
#Ukrayna-Suriye
#putin
#Dünya Savaşı