Batı’nın zihnî sözlüğünde Yahudilik nedir

04:008/07/2025, Salı
G: 8/07/2025, Salı
Ömer Lekesiz

Zihnî sözlük terimi, Batı aydınlanmasının kurucu baba larından İtalyan filozof, hukukçu, filolog, tarihçi, retorik, kültür ve sanat alimi Giambattista Vico’ ya (ö. 1744) aittir. Onun kurucu babalığı ve zihnî sözlüğü kullanışı cihetinden Batı düşüncesindeki yerini öğrenmek için Yeni Bilim adlı kitabına (Trc.: Sema Önal, Doğu Batı, İstanbul 2021) bakmaya bile gerek yoktur. Çünkü o son iki yüzyılın Auerbach, Croce, Cassirer, Herder, Lévi-Strauss, Adorno, Gadamer, Agamben… vb. tarih ve siyaset bilimcilerinin,

Zihnî sözlük
terimi, Batı aydınlanmasının
kurucu baba
larından İtalyan filozof, hukukçu, filolog, tarihçi, retorik, kültür ve sanat alimi
Giambattista Vico’
ya (ö. 1744) aittir. Onun kurucu babalığı ve zihnî sözlüğü kullanışı cihetinden Batı düşüncesindeki yerini öğrenmek için
Yeni Bilim
adlı kitabına (Trc.: Sema Önal, Doğu Batı, İstanbul 2021) bakmaya bile gerek yoktur. Çünkü o son iki yüzyılın Auerbach, Croce, Cassirer, Herder, Lévi-Strauss, Adorno, Gadamer, Agamben… vb. tarih ve siyaset bilimcilerinin, sanat nazariyatçılarının uğradıkları muhkem bir limandır. Türk okurların daha yakından tanıdığı Edward W. Said de Şarkiyatçılık ile Başlangıçlar adlı değerli çalışmalarında Vico’nun görüşlerine en hatırlı yeri ayırmıştır.

Vico’nun zihnî sözlüğü, insan zihninin dünyayı anlama, anlamlandırma ve ifade etme biçimidir. Ona göre göre dil, din ve düşünceden ayrı değildir, bilakis bunların ifadesi olduğundan, zihnî sözlük de sadece bir anlatım biçimi değil, kavramlardan önce imgelerle düşünen insan topluluklarının ortak yaşam deneyimlerinden doğan simgeler ve anlamlar olarak halkın dini, tarihi ve hukuki kurumlarını doğuran şeydir.

İş bu nedenle, yazı başlığımızdaki sorudan ilerlemek istediğimizde hemen şu sonuca varırız:

Vico’nun
Yahudileri
ilahi çağın temsilcileri olarak görmesi; onları doğrudan Tanrı’dan aldıkları vahiyle diğer antik halklardan ayırması ve dolayısıyla Tanrısal tarih bilincine sahip olarak değerlendirmesi; diğer halkları mitler, semboller ve mecazlarla hakikate yaklaştırırken, Yahudileri doğrudan vahye muhatap olmalarıyla tarihsel döngüde
tekil
bir statüye yerleştirmesi… Batı’nın zihnî sözlüğüne de kazınmıştır.
Bu kazınma,
Gazze’deki soykırım
a karşı Batılı devletlerin İsrail’e koşulsuz destek beyanlarıyla teyit ettikleri siyasi
sessizliğin
iki sebebi olarak zikredile gelen “İsrail, ABD ve müttefiklerinin iplerini eline geçirmiştir” veya “Batılı devletler uluslararası Yahudi sermayesini kendi yararlarına kullanabilmek için İsrail’i istismar etmektedir” şeklindeki savlardan
üçüncü bir yol
unun görülebilmesi bakımından önemlidir. Zira bu yol, Batı’nın zihnî sözlüğünü din temelli yani
akide
esaslı suskunluk olarak ifşa eden bir yoldur.
Tarihi kutsal ve profan, insanlığı da
Tanırının halkı / İbraniler ve Yeryüzünün Oğulları /Gentiller
olarak ikiye ayıran Vico, “Gerçek Tanrı dini, gentillerle ilişkide bulunularak kirletilmesin diye…” Yahudi tarihini, diğer milletlerin mitolojilerinden farklı bir yerde konumlandırır.

Ona göre “dünyamızdaki ilk insanları” olan “İbraniler diğer bütün milletlerden ayrı yaşamışlardır ve kutsal tarih, dünyanın, Keldaniler, Mısırlılar, İskitler ve günümüzde Çinlilerin sundukları ilkçağlara kıyasla daha geç olduğuna işaret etmektedir. Bu, kutsal tarihin doğruluğuna büyük bir delildir.” Kendi iddialarını kendisine delil edinen Vico’nun, “İnsanların dünyası dinle başlar” yargısını Yeni Bilim’inin üçüncü ilkesi ilan edişinin temelinde de yine Yahudiler yatar.

Vico’nun Yahudilere tanıdığı bu ayrıcalığın nedeni ise şu düşüncesinden görülür:

“Bütün uluslar ihtiyatlı bir tanrısallığa inansalar da yılların uzunluğuna ve bu sivil dünyanın genişliğine rağmen yalnızca dört temel din bulmak mümkün olmuştur. İlki, İbranilerin dinidir, ki ondan Hıristiyanların dini çıkar. Her iki dinde de sonsuz özgür bir zihnin tanrısallığına inanılır. Üçüncüsü, her biri bir beden ve özgür zihinden oluşmuş olarak hayal edilen çoklu tanrıların kutsallığına inanan gentillerin dinidir. Bu nedenle onlar dünyayı yöneten ve koruyan tanrısallıktan bahsetmek için deos immortales derler. Dördüncüsü ve sonuncusu, sonsuz bir bedende sonsuz özgür bir zihin olan bir Tanrının tanrısallığına inanan ve öteki dünyada ödül olarak duyusal zevkleri dört gözle bekleyen Muhammedîlerin dinidir.”

Vico’nun buradaki “İlki İbranilerin dinidir, ki ondan Hıristiyanların dini çıkar.” şeklindeki ifadesi Hıristiyanlığın Yahudiliğe bitişik olmasındandır. Zira son tahlilde bir ahlak terbiyesi olan Hıristiyanlığın akidesi Yahudiliktedir; o çıkarıldığında Hıristiyanlar ilahi akitten mahrum kalır.

Batı’nın Gazze soykırımına karşı sağır ve kör kesilmesinin nedeni Yahudiliğin zikrettiğimiz vasıflarıyla mezkur zihnî sözlükteki yerleşikliğidir.

Vico’nun da banilerinden olduğu bu sözlük, aynı zamanda bir paradigma, bakış açısı, dünya görüşü… olarak Batı’daki toplumsal sağırlığın ve körlüğün de adıdır.

Bunlardan bakıldığında, Batı’nın Gazze’deki SiyoNazi soykırımına karşı sessizliğinin, kendi zihnî sözlüğü esasında şu hakikate bağlı olduğu anlaşılacaktır:

“Gördükleri halde görmezler. Duydukları halde duymaz ve anlamazlar.” (Matta, 13:13)

#Yahudilik
#Ömer Lekesiz
#Batı