Bunun “Artık en geçerli savaş aracı propagandadır” şeklindeki beylik söyleyişlerle, “teyit edilmemiş haber kullanılmaz” klişeleriyle bir ilgisi yok; propaganda kelimesinin yalancılık / sahtekarlıkla eşitlenmesiyle, teyidin aleni olanın varlığının inkar edilmesiyle bir ilgisi var.
Dönüşmek üzere olan, 7 Ekim 2023’ten itibaren fiilen dönüşmüşün olanın ta kendisi değil midir?
Bu soruyu şu sorularla açalım:
İsrail’in Filistin topraklarını işgali aslında -bugün itibariyle- ABD adına yapılmadı mı?
ABD yıllardır Ortadoğu’daki terör vekili olan İsrail’i en gelişmiş silahlarıyla tahkim etmedi, şımartmadı ve bölge ülkelerinin üstüne salmadı mı?
7 Ekim tarihine gelelim: Hamas’ın istiklal direnişiyle vurgun yemişe dönen İsrail’in yardımına koşan ilk ülke ABD değil mi?
Bu maksatla savaş gemilerini Akdeniz’e indiren, kendi uçaklarını pilotlarıyla birlikte İsrail’e tahsis eden, meskun Gazze’yi bir tarlaya dönüştüren ağır bombaları anından İsrail’e ulaştıran da ABD değil midir? Böylece 7 Ekim savaşının asıl tarafı, Gazze’deki binlerce insanın asıl katili de ABD değil midir?
Dört kez yıkıma uğrayan ve elan insansızlaştırma operasyonlarına muhatap bulunan çocukların parçalanmış cesetleri, toplu mezarları, son sınırına ulaşmış olan açlığı, bir lokma gıdaya sahip olabilmek için yollara dizilmiş insanlarının katledilmesiyle… yani alenen, yaşadığı açık vahşetle karşımızda duran ve görüntüsü tevil kabul etmeyen Gazze’nin müsebbibi ABD değil mi?
İşin ilginç yanı bu diskur aynı zamanda işgalci ve katil Yahudileri temize havale etmek anlamına gelmiyor mu? Tek vahşette iki katile yapılan ayrı ayrı vurguların az suçlu olanla çok suçlu olan ayrımını doğurduğu görülemiyor mu?
Bu nedenledir ki, ABD savaşın asıl tarafı olduğu halde resmen savaşta olduğunu söylemediği için karanlık bir masumiyette saklanabilirken, kundaktaki bebeklerin bile gelecekte Hamas askeri olma ihtimaliyle katledilmeleri, milyonlarca insanın Hamas askerlerine yardım etme ihtimaliyle aç bırakılmaları, sadece ABD’nin de değil haçlı ruhuyla tüm batının tarafı olduğu bu savaşta, resmileşmemede soğruluyor.
Gazze’deki kırk altı hastaneyi moloz yığınına dönüştüren ABD-İsraili’nin, İran’dan atılan bir bombanın -aynı zamanda silah deposu olan kullandığı sabit bulunan- kendi hastanelerinden birinin kenarına düşmesini “barbarlık” olarak nitelemesi ve bundan zerre kadar olsun utanç duymayışı, zikrettiğimiz dil ve beyanın kıyameti içinde haklı hale gelebiliyor.
Hasılı SiyoNazilerin böylece kirlettiği dilde akılların da kirlenmesi kaçınılmaz olduğu gibi artık aleni olanın sanal olanla boğulması da kaçınılmaz hale geliyor.
Bu ortamda çok taraflı ve çok amaçlı saldırganlığı savaş olarak nitelemek mümkün görülmediğinden bu savaşta vuku bulan ölüm, açık, işgal, yıkım ve acı da kendi asli tanımlarının dışına, bir tür dilsizliğin diline sürgün ediliyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.