“Havf:
Hoşlanılmayan bir durumun başa gelmesi veya arzulanan bir şeyin elde edilememesinin insanın ruhunda oluşturduğu elem ve huzursuzluğu yansıtan bu psikolojik hâl, tasavvufi açıdan daha çok Allah korkusu ve ahirete yönelik endişeleri ifade etmek için kullanılmıştır. (…)
Havf konusuna geniş yer veren ve onu sistematik olarak inceleyen ilk sûfi müellif Ebû Tâlib el-Mekki'dir. Tasavvufi faziletler içinde tövbe, sabır, şükür ve recâdan sonra ele aldığı havfın takvâ, haşyet, hazer, vecel ve işfâk gibi korkuyla ilgili bütün makâmları kapsayan bir terim olduğunu belirtmiştir. Yine havf ile vera arasındaki ilişki üzerinde durarak vera'ın havftan kaynaklanan bir hâl olduğunu söylemiştir. Ebû Tâlib el-Mekki'ye göre havfın zayıf olan derecesi tutkuları dizginlemeye, kötü alışkanlıkları yok etmeye ve hevâ ateşini söndürmeye yetmeyeceği gibi aşırı olanı da aklı, tabiatı ve mizacı bozarak kişiyi ümitsizliğe sevk eder. (…)
Havfı ‘kişinin ilâhi uyarı niteliğindeki haberler sebebiyle itmi'nân hâlini kaybedip tedirgin olması’ diye tarif eden Herevî, bu hâli kendi içinde üç dereceye ayırır:
Birincisi, ilâhi cezaya uğramaktan ve ahiretteki durumu düşünmekten kaynaklanan korkudur. Sûfilere göre avâma ait olan bu korkunun temelinde inanç yatmaktadır. Zira iman etmeyen kişinin uhrevi cezalardan korkması mümkün değildir. Bu nedenle böyle bir korku, kişinin imanının sıhhatinin delaleti olarak da kabul edilmiştir.
İkincisi, Hakk'ın huzurunda bulunmanın halaveti nedeniyle kendinden geçmiş olan (müstağrak) murâkabe ehlinin ilâhi mekrden yani bu hâlin lezzetine dalıp aldanmaktan korkmasıdır. Mutasavvıflar tarafından ilâhi mekr, ‘itaatsizliğine rağmen Hakk'ın ihsânlarının kula ulaşması, sû-i edebine rağmen hâlinin devam etmesi ve ehil olmamasına rağmen kerâmet izhâr etmesi’ diye tanımlanmıştır. Bu anlamda mekr, sâlik için istidrâctır. (…)
Üçüncüsü müşâhede ehlinin Hakk'ın celâlinin heybetinden korkmasıdır. İlâhi cezadan korkmak nefis makamına, ilâhi mekrden korkmak kalp makamına aittir. Sır ve müşâhede makamında ise korku heybete dönüşür; diğer bir ifadeyle Hakk'ın celâlinin heybetine yönelik korku, içinde Hakk'a tazimi de barındırmaktadır.
Herevî'ye göre münacat anlarında keşf ehline arız olan bu heybet, Hakk'la sohbetinde sâliki bast hâlinin gevşekliğine ve laubaliliğe düşmekten alıkoyar; edebini muhafaza etmesini sağlayarak Hakk’ı açıkça görme talebinden onu meneder. Aksi halde böyle bir talep, sâlikin izzet tokadıyla fenâ vadisine atılmasına neden olur.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.