Adını dağlara yazdım

04:0030/04/2025, Çarşamba
G: 30/04/2025, Çarşamba
Özgür Bayram Soylu

Türkiye’de doğan bebeklere isim vermek bir tercihten öte toplumun ruh halini, kültürel kodunu, siyasi atmosferini yansıtan bir ayna görevi görüyor. Bazen ünlü bir futbolcunun ismi, bazen ünlü bir dizi yıldızı, bazen de dünya lideri evimize misafir olabiliyor. Hatta Türkiye’de bazı aileler bebeklerine öyle isimler veriyor ki, sanki sadece nüfus kütüğüne değil, adını dağlara yazdırmaya ant içmişken buluyoruz onları. Bir bakıyorsunuz Alparslan’la Malazgirt’e, Göktuğ’la Orhun Yazıtları’na kadar uzanıyoruz;

Türkiye’de doğan bebeklere isim vermek bir tercihten öte toplumun ruh halini, kültürel kodunu, siyasi atmosferini yansıtan bir ayna görevi görüyor. Bazen ünlü bir futbolcunun ismi, bazen ünlü bir dizi yıldızı, bazen de dünya lideri evimize misafir olabiliyor. Hatta Türkiye’de bazı aileler bebeklerine öyle isimler veriyor ki, sanki sadece nüfus kütüğüne değil, adını dağlara yazdırmaya ant içmişken buluyoruz onları. Bir bakıyorsunuz Alparslan’la Malazgirt’e, Göktuğ’la Orhun Yazıtları’na kadar uzanıyoruz; bir de bakıyorsunuz Defne’yle mitolojilere, Asel’le bal akan vadilere yol alıyoruz.

Refah dönemlerinde umut ve başarıyı simgeleyen isimler popüler olurken, kriz dönemlerinde daha geleneksel ve muhafazakar isimler öne çıkabiliyor. Dizilerde ya da sosyal medyada parlayan karakterlerin adı kısa sürede kimliklerde vücut buluyor. Ayrıca politik atmosfer de isim tercihlerinde büyük etkiye sahip olabiliyor. Toplumun bir kesimi milli kahramanlardan ilham alabilirken, başka bir kesim modern ve evrensel olarak niteledikleri değerlere atıfta bulunan isimleri tercih edebiliyor. Sonuç olarak her eğilimde de sadece bireylerin değil dönemin de ruhu temsil ediliyor.
İsimlerimiz çoğu zaman bir hikâyeyi, bir umudu ya da bir duruşu sessizce taşıyan görünmez birer manifestoya dönüşüyor. Haliyle aileler sadece çocuklarına seslenecekleri bir ad seçmiyor; kendi ideallerini, özlemlerini, kahramanlarını ve bazen de en son izledikleri diziyi bir ömür boyu hatırlatacak bir imza atıyorlar.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2024 yılında en çok tercih edilen erkek ismi
Alparslan
, kız ismi ise
Defne
oldu. Bu tablo, Türkiye'nin kimlik arayışı, gelenek-modernite dengesi ve mevcut siyasi eğilimleri hakkında önemli ipuçları sunuyor.
GÜÇ VE KİMLİK ARAYIŞI: ALPARSLAN VE GÖKTUĞ'UN YÜKSELİŞİ
Artan küresel gerilimler, bölgesel krizler ve içeride yoğunlaşan kutuplaşma ortamı, milliyetçi, muhafazakâr ve tarihî referanslı söylemlerin siyasetin merkezine yerleşmesine zemin hazırlıyor.
Devlet politikalarında, eğitim müfredatında, medya yayınlarında ve kamusal söylemlerde, özellikle tarihsel figürler, fetih anlatıları, büyük devlet ideali gibi temalar ön plana çıkıyor. Bu siyasi atmosfer, doğrudan ailelerin çocuklarına isim verme tercihlerine de yansıyor. Örneğin,
Alparslan ve Göktuğ gibi isimlerin yükselişi, yalnızca geçmişe duyulan nostaljik bir özlem değil; aynı zamanda geleceğe dair güçlü, dayanıklı ve kahraman bir nesil yetiştirme idealinin bir dışavurumu olarak öne çıkıyor.
Bu isim tercihleri, devlet-millet bütünleşmesi arzusunun bireysel düzeyde içselleştirildiğini de gösteriyor. Aileler, çocuklarına kendilerince sadece güzel bir isim vermiyor; aynı zamanda onları bir tarih anlatısının, bir kimlik projesinin parçası hâline getiriyor.
MODERN ZARAFET VE DOĞALLIK: DEFNE VE ASEL'İN YÜKSELİŞİ
Öte yandan kız isimlerinde Defne ve Asel gibi doğadan, zarafetten ve saflıktan ilham alan isimlerin popülerliği, toplumun bir kesiminde doğallık, güzellik ve bireysel özgünlük arzusunun ön planda olduğunu düşündürüyor. Defne, mitolojik çağrışımları ve doğa ile bağlantılı yapısıyla modern, şehirli ailelerin estetik hassasiyetlerini de yansıtıyor. Asel ise Arapça kökenli olup "bal" anlamına geldiği iddia edilerek ve dini hassasiyeti yüksek kesimlerde sadelik ve doğallığı çağrıştırıyor.
Asıl hedef cool görünmek olsa da gelenek ile modern yaşam biçimleri arasındaki denge arayışı, kız çocuk isimlerinde daha yumuşak ve evrensel değerlere yönelim olarak öne çıkıyor. Bu eğilim, özellikle bireyselleşmenin, kentleşmenin ve estetik algıların değiştiği Türkiye'nin büyük şehirlerinde daha belirgin hale geliyor.
Kız ve erkek çocuklarına isim arayışı arasındaki fark, Türkiye'deki sosyo-politik kutuplaşmanın yalnızca ideolojik tercihlerde değil, günlük yaşam tercihlerinde bile kendini hissettirdiğini ortaya koyuyor.
Bebeklere verilen isimler, bir yandan geçmişle güçlü bağlar kurma, bir yandan da modern dünyada bireysel bir kimlik inşa etme arasında süren bir gerilimin küçük ama anlamlı yansımaları olarak kendisini gösteriyor.
GELENEKSEL DEVAMLILIK: YUSUF, MUSTAFA, ZEYNEP VE ELİF
0-17 yaş grubunda en çok kullanılan isimler arasında
Yusuf, Mustafa, Ömer
gibi klasik erkek isimleri ile
Zeynep
,
Elif
ve
Ecrin
gibi köklü kız isimlerinin öne çıkması, Türkiye'deki geleneksel dini ve kültürel değerlerin kuşaktan kuşağa aktarıldığını gösteriyor. Bu isimler hem dini bağlamda kutsallık taşıyor hem de tarihsel süreklilik sağlıyor. Bu durum,
toplumun geniş kesimlerinin hâlâ İslami ve kültürel değerler etrafında çocuklarına bir kimlik ve aidiyet inşa ettiğini ortaya koyuyor. Özellikle Anadolu şehirlerinde ve muhafazakâr ailelerde bu tür klasik isimlerin sürekliliği güçlü bir sosyolojik sabite işaret ediyor.
İSİM TERCİHLERİNİN ARKASINDAKİ DERİN DALGA
Sonuç olarak,
Türkiye'nin 2024'teki isim tercihleri, toplumun geniş bir kesiminin güçlü bir tarihe yaslanarak geleceğe yönelme arzusu ile modernleşme ve bireyselleşme eğilimleri arasında salınan, çok katmanlı bir kimlik arayışını yansıttığını gösteriyor. Bu isimler, yalnızca bireysel kararlar değil; kolektif bilinçaltının, toplumsal dinamiklerin ve siyasal iklimin sessiz ama güçlü birer yankısı olarak ses veriyor.
İsimler, kimlik kartlarında yer alan birkaç harften ibaret değil; aynı zamanda ait olunan zamanın ruhunu, umutlarını, korkularını ve ideallerini taşıyan semboller olarak yaşamaya devam ediyor. 2024'te Türkiye’de seçilen isimler, geçmişin mirası ile geleceğin umutları arasında kurulan ince dengede, toplumun kimlik arayışını ve dönemin ruhunu sessizce ama derin bir şekilde kayda geçiriyor.
Bizde kim olduğunu bilmeyenler, herkesin olmak zorunda kaldığı kişidir.
#bebek
#isim
#Özgür Bayram Soylu