Bağımlılık yapayi!

04:0025/06/2025, Çarşamba
G: 25/06/2025, Çarşamba
Özgür Bayram Soylu

Yapay zekâ (YZ) çağında yaşamak, insanın düşünme, sorgulama ve anlam arayış biçimlerini derinden etkiliyor. İnsanların yapay zekâya en çok yönelttiği 10 soru, günümüz toplumunun sosyal, psikolojik ve ekonomik durumunu anlamak açısından önemli ipuçları sunuyor. Bu sorular; korkularımızı, arzularımızı ve görünmek ile saklanmak arasındaki çelişkili halimizi açığa vuruyor. Çünkü aslında çoğu zaman, “beni fark etme sakın” derken, içimizden sessizce “beni bir fark eden olsun” diye geçiriyoruz. Ve bu fark

Yapay zekâ (YZ) çağında yaşamak, insanın düşünme, sorgulama ve anlam arayış biçimlerini derinden etkiliyor. İnsanların yapay zekâya en çok yönelttiği 10 soru, günümüz toplumunun sosyal, psikolojik ve ekonomik durumunu anlamak açısından önemli ipuçları sunuyor. Bu sorular; korkularımızı, arzularımızı ve görünmek ile saklanmak arasındaki çelişkili halimizi açığa vuruyor. Çünkü aslında çoğu zaman, “beni fark etme sakın” derken, içimizden sessizce “beni bir fark eden olsun” diye geçiriyoruz. Ve bu fark edilme arzusunu, giderek daha çok makinelerin anlayışına bırakıyoruz. Yapay
zekâya yöneltilen her soru, yalnızca bir merak değil; aslında bir bağımlılık yapayi! İçimizdeki boşluğu dolduracak bir ses, bir yankı, bir onay arayışı.
HAYATIN ANLAMI NEDİR?
İnsanlık tarihi boyunca sorulagelen bu kadim soru artık dijital bir muhataba yöneltiliyor. Bu, bireyin geleneksel otoritelerden (din, aile, felsefe) uzaklaşarak anlamı teknolojiye sormaya başladığını gösteriyor.
Sürekli çalışan, bireysel başarıya endekslenmiş insan tipi, “anlam”dan uzaklaştıkça metafizik sorulara sarılıyor.
BENİM İÇİN BİR ŞİİR YAZAR MISIN?

Aşk, nefret, lirik, epik… bireyin karşısındaki etkileme gücünü teknolojik araçlara bütünleştirme isteği mısralarda buluşuyor. Gündelik hayatın sıradanlığından sıyrılarak estetik ve duygusal tatmin arayışı ön plana çıkıyor. Aşk bir mevsim, gelmez bir daha mısraları kendine yapay zekanın duygusal zemininde yer buluyor. Duyguların bile tüketime dönüştüğü günümüzde, düşünsel emek ile yapay zekânın birbirinin yerine geçtiği teknolojik dönüşüm, duygularımızı esir alıp yapaylaştırarak bizi hızla dipsiz bir kuyuya sürüklüyor.

NASIL ZENGİN OLURUM?
Olamazsın abi! Kapitalist sistemin birey üzerindeki baskısı bir an önce sınıf atlama arzusuna ve gelir dağılımındaki eşitsizliklere karşı bireysel çözüm arayışına dönüşüyor.
Ekonomik güvensizlik, belirsizlik, işsizlik ve borçlanma alışkanlığı gibi durumlara karşı vatandaşın bir çıkış yolu aradığı net bir şekilde beliriyor. Finansal okuryazarlık eksikliği dijital araçlarla kapatılmaya çalışılıyor. Ancak sabah 5’te kalkıp soğuk duş alan vizyonerler çağında, kredi kartı limitiyle CEO gibi hissetmek hâlâ daha yaygın bir gerçekliğe dönüşüyor.
YAPAY ZEKÂ DÜNYAYI ELE GEÇİRECEK Mİ?

Yapay zekanın derdi teknofobi ve geleceğe dair endişeler ile birleşince bizi de geriyor. Teknolojik yabancılaşma sonunda kontrol edemediğimiz güce karşı duyduğumuz korku giderek artıyor. İş güvencesi, otomasyon kaynaklı iş kayıpları orta ve düşük gelirli gruplarda bir korku iklimine dönüşebiliyor.

HANGİ MESLEKLER YOK OLACAK?

Yapay zeka bizim mesleği söyleyene kadar endişeye mahal yok olarak düşünebiliriz. Ancak toplum içerisindeki kimliğimizi belirleyen mesleklerimizin yapay zeka karşısında hızla erime potansiyeli beraberinde gelece dair kaygı ve statü kaybı korkusunu getiriyor. Özellikle otomasyonun işgücü piyasasını ele geçirmesiyle birlikte yeni beceri setlerine ve iş gücü piyasasının dönüşümüne duyulan ihtiyaç giderek artıyor.

SEN GERÇEK MİSİN?
Gerçeklik algısında yaşanan kırılmalar, dijital ile fiziksel arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor.
Sanal dünya, reel yaşamın yerine geçtikçe birey kendine ve çevresine yabancılaşıyor. Kimlikler kayıyor, aidiyetler zayıflıyor, gerçeklik hissi parçalanıyor.
AŞIK OLABİLİR MİSİN?

İlişkiler dijitalleştikçe birey, zaman/maliyet denklemine alternatif olarak yapay aşklara yöneliyor. Kontrollü, düşük riskli, tek taraflı... Ama aynı zamanda celladına âşık olmak gibi. Çünkü birey, yalnızlığını doğuran sistemin kendisine sarılıyor. Ve bu, insanın kendi inşa ettiği düzene duyduğu trajik bağlılığı gösteriyor.

SONSUZLUK NE DEMEK?
Bilgiye erişim arzusu ve soyut düşünme eğilimi burada zirveye ulaşıyor.
Ölümle hesaplaşma, evrensel anlam arayışı, varlığını duyurma ihtiyacı… Sonsuzluk, bireyin sınırlılığını aşma çabasına dönüşüyor. “Ben de varım” deme isteği, evrenin soğuk sessizliğinde yankı arıyor.
SENCE BEN ZEKİ MİYİM?

Toplum içinde onaylanma ve değer görme ihtiyacı duyan bireyler öz-değer gereksinimlerini yapay zeka evreninde karşılama çabasına giriyorlar. Başarı ve zekanın kapitalist toplumda bir değer ölçütü haline geldiği gerçeği bir kez daha karşımıza çıkıyor.

BENİM HAKKIMDA NE BİLİYORSUN?

Dijital çağın en delikanlı sorularından birisi aslında. İnsanın kendi mahremiyetine dair algısı parçalanmış durumda gibi duruyor. Dijital izlerin, neyi sevdiğini, ne zaman üzüldüğünü, kimleri stalkladığını açığa çıkarıyor. Sanki iç sesin bile sana ait değil artık algoritma senin içini dışarıdan okuyor. Teknoloji, bizi bizden daha iyi tanıyorsa, biz neredeyiz? Kendimizi en son ne zaman anlamaya çalıştık?

Bağımlılık yapayi! Çünkü her “bil” edimi, fark edilme arzusunu taşıyor; ve her fark edilme, mahremiyetten bir parça daha çalıyor. Belki de modern yalnızlık budur: Herkes seni izliyor, analiz ediyor, anlamlandırıyor… ama sen kendine kör kalmışsın.
SORULARIN SESSİZ ÇIĞLIĞI

Dijitalleşmenin getirdiği yeni normlar, bireyleri giderek daha fazla yalnızlaştırırken, aynı zamanda onların yalnızlıkla baş etme biçimlerini de yeniden biçimlendiriyor. İnsan, bu normlara uyum sağladıkça; duygularını, düşüncelerini ve arzularını da dijital filtrelerden geçirerek ifade etmeye başlıyor. Artık insanlar sadece yaşamak değil, yaşadığını kayda geçirmek, görünür kılmak ve yankı bulmak istiyor.

İşte tam da bu noktada, yapay zekâya sorulan sorular; bireyin sadece dış dünyayı değil, kendi iç dünyasını da anlamlandırma çabasının dijital izlerine dönüşüyor.
Bu sorular; yalnızlıktan, belirsizlikten, görünmezlikten ve yetersizlikten kaçan modern insanın, teknolojik bir aynada kendini görme umudunu taşıyor. Ancak bu ayna kimi zaman yansıtıyor, kimi zaman da bozuyor. Ve insan, o bozuk yansımada bile kendine dair bir iz, bir yankı aramaktan vazgeçmiyor.
Bizde “kendini bulmak bazen kaybolmakla başlar”.
#yapay zeka
#dijitalleşme
#Özgür Bayram Soylu