Aşk, nefret, lirik, epik… bireyin karşısındaki etkileme gücünü teknolojik araçlara bütünleştirme isteği mısralarda buluşuyor. Gündelik hayatın sıradanlığından sıyrılarak estetik ve duygusal tatmin arayışı ön plana çıkıyor. Aşk bir mevsim, gelmez bir daha mısraları kendine yapay zekanın duygusal zemininde yer buluyor. Duyguların bile tüketime dönüştüğü günümüzde, düşünsel emek ile yapay zekânın birbirinin yerine geçtiği teknolojik dönüşüm, duygularımızı esir alıp yapaylaştırarak bizi hızla dipsiz bir kuyuya sürüklüyor.
Yapay zekanın derdi teknofobi ve geleceğe dair endişeler ile birleşince bizi de geriyor. Teknolojik yabancılaşma sonunda kontrol edemediğimiz güce karşı duyduğumuz korku giderek artıyor. İş güvencesi, otomasyon kaynaklı iş kayıpları orta ve düşük gelirli gruplarda bir korku iklimine dönüşebiliyor.
Yapay zeka bizim mesleği söyleyene kadar endişeye mahal yok olarak düşünebiliriz. Ancak toplum içerisindeki kimliğimizi belirleyen mesleklerimizin yapay zeka karşısında hızla erime potansiyeli beraberinde gelece dair kaygı ve statü kaybı korkusunu getiriyor. Özellikle otomasyonun işgücü piyasasını ele geçirmesiyle birlikte yeni beceri setlerine ve iş gücü piyasasının dönüşümüne duyulan ihtiyaç giderek artıyor.
İlişkiler dijitalleştikçe birey, zaman/maliyet denklemine alternatif olarak yapay aşklara yöneliyor. Kontrollü, düşük riskli, tek taraflı... Ama aynı zamanda celladına âşık olmak gibi. Çünkü birey, yalnızlığını doğuran sistemin kendisine sarılıyor. Ve bu, insanın kendi inşa ettiği düzene duyduğu trajik bağlılığı gösteriyor.
Toplum içinde onaylanma ve değer görme ihtiyacı duyan bireyler öz-değer gereksinimlerini yapay zeka evreninde karşılama çabasına giriyorlar. Başarı ve zekanın kapitalist toplumda bir değer ölçütü haline geldiği gerçeği bir kez daha karşımıza çıkıyor.
Dijital çağın en delikanlı sorularından birisi aslında. İnsanın kendi mahremiyetine dair algısı parçalanmış durumda gibi duruyor. Dijital izlerin, neyi sevdiğini, ne zaman üzüldüğünü, kimleri stalkladığını açığa çıkarıyor. Sanki iç sesin bile sana ait değil artık algoritma senin içini dışarıdan okuyor. Teknoloji, bizi bizden daha iyi tanıyorsa, biz neredeyiz? Kendimizi en son ne zaman anlamaya çalıştık?
Dijitalleşmenin getirdiği yeni normlar, bireyleri giderek daha fazla yalnızlaştırırken, aynı zamanda onların yalnızlıkla baş etme biçimlerini de yeniden biçimlendiriyor. İnsan, bu normlara uyum sağladıkça; duygularını, düşüncelerini ve arzularını da dijital filtrelerden geçirerek ifade etmeye başlıyor. Artık insanlar sadece yaşamak değil, yaşadığını kayda geçirmek, görünür kılmak ve yankı bulmak istiyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.