İmkân varlık aleminde var olup da açığa çıkmayan olgudur.O, bir yerlerde durur, keşfedilmeyi bekler.Keşfedilme tarihi uzasa veya hiç ortaya çıkmasa bile, o oradadır.Biz belki o imkânın ortaya çıktığını görmeyebiliriz.Ama gelecek kuşaklardan biri onu mutlaka bulup ortaya çıkarır.Ortaya çıktığı her defasında insanlık tarafından kabule mazhar olur.Rivayete göre 0 (sıfır) rakamı eski çağlardan beri biliniyordu.Ama onu matematik işlemlerde ilk kullananın el-Harezmi olduğu kesindir. Sıfır (boş, zero)
İmkân varlık aleminde var olup da açığa çıkmayan olgudur.
O, bir yerlerde durur, keşfedilmeyi bekler.
Keşfedilme tarihi uzasa veya hiç ortaya çıkmasa bile, o oradadır.
Biz belki o imkânın ortaya çıktığını görmeyebiliriz.
Ama gelecek kuşaklardan biri onu mutlaka bulup ortaya çıkarır.
Ortaya çıktığı her defasında insanlık tarafından kabule mazhar olur.
Rivayete göre 0 (sıfır) rakamı eski çağlardan beri biliniyordu.
Ama onu matematik işlemlerde ilk kullananın el-Harezmi olduğu kesindir. Sıfır (boş, zero) anlamında biliniyor olsa bile sıfır (0) rakamını ve bilinmeyenin simgesi olan “x” harfini matematik işlemlerde kullanarak cebir denklemlerinde ilk o kullanmış ve matematik işlemlerde akla gelmeyen sıçramaların yolunu açmıştır.
Sıfırın bilinmediği dönemlerde bile sıfır rakamı imkânlar aleminde var bulunuyordu.
Amerika kıtası da oradaydı. Ama dünyanın bizim bulunduğumuz kesitinde bilinmiyordu. Onu da Kristof Kolomb’tan önce Türk Denizci Piri Reis’in oraya gitmeden önce haritasını çizdiği biliniyor.
Suyun kaldırma gücünü keşfeden Arşimet’tir. Kral, som altından yaptırdığı harikulade güzel tacının içine yabancı bir madenin karıştırılmış olacağından kuşkulanarak tacı bozmadan çözme görevini ona veriyor. Arşimet’in, kurnanın içinde bulunan kolunun suyla birlikte yukarı kaldırıldığını fark ettiği anda “Evrake, evrake” (buldum, buldum) diye bağırarak hamamdan dışarı fırladığı söylenir. Keşfettiği şey günümüzde özgül ağırlık diye bildiğimiz kavram... İlkin tacın ağırlığındaki som altının ne kadar hacimdeki suya denk geldiğini ölçüyor, arkasından Kralın kendisine emanet ettiği tacın ne kadar hacimdeki suya denk geldiğini ölçüyor. Aradaki farkı keşfedince kuyumcunun altına yabancı metal karıştırdığını buluyor.
Newton da rivayete göre altında oturduğu elma ağacından elmanın düştüğünü görünce yer çekimini keşfediyor.
Zikrettiğimiz keşifler ve daha belki binlercesi imkanlar aleminde var bulunup da bilinmeyen olgular…
Oysa insanın hayal gücü imkanlar aleminde var olmayan olguların tahayyül edilmesi…
Bizim masallarımızda geçen uçan halı hayali, o masalın ibda anında tümüyle hayalin bir tasavvuruydu. Ve sadece masal aleminde uçan cisim tasavvuru vardı. Uçağın icadı ile uçan halı arasında bağlılaşım kurmak bugün mümkün görünüyor. Ama o gün bu olgu tümüyle tasavvurdan ibaretti.
Şuraya gelmek istiyorum: insanoğlunun hayal gücü, imkân aleminde var bulunmayan olguları imgeleminde yaşatabiliyor.
Vaktiyle hayal olarak tasavvur edilen nice buluşlar kuvveden fiile aktarılmıştır.
İnsanın hayal gücünü son raddesine kadar kullanması gerektiğini öneriyorum.
Özellikle genç insanın bu melekesini sürekli devrede bulundurmasını istiyorum.
Boş hayal diye dudak bükülmesin, diyorum.
“Yaratıcı düşünce” diye bilinen bir kavram var. Bu kavram, imkânsızı denemenin önünü açıyor. Örneğin trafik sorununun çözümü için tek ve çift rakamlı plakaların sırayla trafiğe çıkması öngörülüyor. Bu, zaten elde var bulunan bir imkânın kullanılmasından başka bir şey değil. Ama hâlen imkân aleminde var bulunmayan trafik sorununun çözümü tahayyül edilip kuvveden fiile çıkarılmasını bekliyor. Bu çözüm hayal gücü ile bağlantılıdır.
Hayal gücü insanoğluna bahşedilmiş muazzam bir meleke… Ondan istifade imkânı ise insanın, yani bizim elimizde…