Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Antalya Altın Portakal Film Festivali ödül töreninde Nur Sürer’in yaptığı konuşma hayli tartışıldı. Ödülünü alırken, “Bu ödülü değersizleştirilmeye çalışılan en kıymetli ustamız Yılmaz Güney için alıyorum” alıyorum diyen Sürer, sözlerini “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” diyerek bitirdi. Kadınlara uyguladığı şiddet konusunda hiçbir soru işareti bulunmayan Yılmaz Güney’i “kadınları korumak” konusundaki İstanbul Sözleşmesi’yle aynı cümlede anmak alışageldiğimiz slogan solculuğunun tipik bir yansıması. Hakim katili ve kadınlara şiddeti tescilli Yılmaz Güney’i bayraklaştırmak bugünün Türkiyesine yakışan bir durum değil. Bilmeyenler için Güney’in “maço”luğuna birkaç örnek vereyim. Güney, Nebahat Çehre’nin başına bir bardak yerleştirir ve silahıyla ateş ederek bardağı vurmaya çalışır. Yılmaz Güney, döverek Nebahat Çehre’yi hastanelik eder ve Çehre’nin köprücük kemiği kırılır. Şimdi bu kişiyi kadın haklarıyla beraber anmak ne derece doğru? İstediği kadar sonradan pişman olduğuna, daha doğrusu yaptığının yanlış olduğunu bildiğini bunun toplumsal kodlara alakalı olduğunu söylesin, ne fark eder?
Sinema sektörü Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni büyük bir merakla bekliyordu. Bu merakın temelinde içerikten çok geçen yıl yaşanan skandallardan sonra festivalin akıbeti yer alıyordu. Gördüğüm kadarıyla ön jüri üyesi sinema eleştirmeni Tunca Arslan’ın verdiği röportaj ve Nur Sürer’in konuşması dışında çok fazla gündem olan bir husus olmadı. Belkıs Bayrak’ın ilk uzun metrajlı filmi “Gülizar” dünya prömiyerini 49. Toronto Film Festivali’nde yapmıştı. Antalya’da yarışan film buradan Jüri Özel Ödülü’yle ayrıldı. Kendisi yaptığı konuşmadan özellikle Filistinli kadınları da andığı ve salondakilere de hatırlattığı için teşekkür ederim.
Geçtiğimiz günlerde Jewish Voice For Peace (JVP) [Barış İçin Yahudi Sesi] üyesi yaklaşık 200 kişi New Yok Borsası’nın önünde bir oturma eylemine katıldı. Aralarında Nan Goldin ve Molly Crabapple ile film yapımcısı Laura Poitras gibi isimlerinde yer aldığı kişiler gözaltına alındılar. Eylemciler, İsrail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik devam eden saldırıları sırasında ABD’nin en büyük silah üreticisi olan Lockheed Martin gibi silah üreticilerinin hisse senedi fiyatlarının yükselmesi eleştirildi.
Borsanın işlem katları sabah 9:30’da açıldığında, “Bizim Adımıza Değil” tişörtleri giyen aktivistler, Wall Street’in ünlü “Charging Bull” (1989) ve “Fearless Girl” (2017) bronz heykellerinin üzerine kırmızı giysiler giydiler ve “Gazze Bombalandı, Wall Street Patlıyor”, “İsrail’i Silahlandırmayı Bırakın” ve “FEMA’yı Fonlayın Soykırım Değil” yazılı pankartlar açtılar. Eylemciler ayrıca sözlerinde “Filistin, yalnız değilsin”, “Sen evinde güvende olana dek senin yanıda olacağız” ifadelerinin bulunduğu bir şarkıyı söylediler.
Gözaltına alınan kişiler fazla zaman geçmeden serbest bırakılmış olsa da haklarında izinsiz girme davası açılması ihtimali mevcut.
Filistin’i yalnız bırakmayan herkesin yanında durmaya devam etmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlamakta fayda var.
Sadece 7 Ekim 2023’ten beri değil, yıllardır Filistin’in yanında duran Pink Floyd’un efsanevi ismi Roger Waters Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın paylaştığı “Why” isimli videoya destek verdi. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklamayla bu desteğinde dolayı Waters’a teşekkür etti. Roger Waters da sosyal medyada yaptığı açıklamayla Türkiye’nin İsrail’in işlediği suçlara karşı takındığı tavrı da vurgulayarak Erdoğan’ın teşekküründen duyduğu memnuniyeti belirtti. “Keşke Roger Waters, Türkiye’de sahne alsa ve bu konserin geliri Filistin’e aktarılsa” diye düşünmekten kendimi alamadım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.