Küresel kararlılık ve direniş filosu Akdeniz’de hedefine doğru ilerliyor. Filonun hedefi Gazze’deki ablukayı kırmak. Kuşkusuz Gazze’ye doğru ilerleyen gemiler savaş filosunun bir parçası değil. Bu sebeple gemidekiler kendi başlarına ablukayı kıramazlar. Fakat onlar silahlardan çok daha güçlü olduğuna inandığımız bir şeye sahip. Evet, küresel kararlılık ve direniş filosu Akdeniz’de bir fikri, bir inancı taşıyor. Bu fikir Gazze’de doğdu ve bütün bir insanlığın zihin dünyasında karşılık buldu. Bugün İsrail’in kolonyal saldırganlığının kaynağı olan Avrupa ülkelerinin kentleri de dâhil olmak üzere dünyanın her bir tarafında bir isyan dalgası yayılıyor. Yüzbinlerce insan kitleler hâlinde sokakları doldurarak on dokuzuncu yüzyılda zirveye ulaşan Avrupa emperyalizmine karşı harekete geçti. Artık ne ABD’nin ne İngiltere’nin ne de Almanya’nın siyasî meşruiyetinden söz edilmiyor. Ortalıkta dolaşan sadece geçmişin hayaletinden arta kalan bir korkudur. Devletler bu korku ile yüzleşmekten çekinse de toplumlar ayağa kalktı. Dolayısıyla küresel kararlılık ve direniş filosunu taşıdığı yükün ağırlığıyla ve gücüyle değil, bütün bir yeryüzüne yaydığı fikirlerle değerlendirmek gerekir.
Anladığım kadarıyla ne olacaksa Akdeniz’de olacak. Daha düne kadar Akdeniz, Avrupa şehirlerine ulaşmak için can havliyle mavi sulara atlayan göçmenlere mezar oluyordu. Ne yazık ki bu hâlâ devam ediyor. Suriyelilerin büyük göçü başladığında yüzlerce masum, Akdeniz’in sularında boğulmuştu. Adeta bir insan seli Doğu’dan Batı’ya doğru akıyordu. O zaman da çoğu kimse kabahati kendimizde arayalım gibi oldukça edilgen bir tutuma ideolojik bir boyut kazandırmıştı. Birtakım siyasal ideolojilerin değerden düşmesinde bu türden tutumların rolünü ayrıca değerlendirmeliyiz. Almanya, İngiltere ve ABD’nin coğrafyamız üzerindeki etkilerini görünmez kılmak için ne gerekiyorsa yapıldı. Bunun nereden kaynaklandığını tespit etmek çok zor fakat bağımlı yapıların gündemi hiçbir zaman emperyalizmle ilgili tartışmalara uygun değildi. Dolayısıyla Akdeniz’in bir mezarlığa dönüşmesinin “suçu”nu da kolaylıkla kendimizde aradık. Hemen hemen aynı çevreler bugün yine Filistin ve Gazze’yle ilgili olarak Erdoğan’ı ve Türkiye’yi suçluyor. Siyasal hadiselerin psikolojik sebepleri üzerinde durmaktan hoşlanmadığımı ifade etmek isterim. Fakat bu suçlama işinin bir boyutu herhâlde psikolojik. Açık söylemekte bir sakınca yok. Bu türden hastalıklı zihinlerin yeni fikirlere öncülük etmesi neredeyse imkânsızdır. Çünkü bizi de içine alan meselelerin birilerini suçlamakla alakası yok.
Peki, ne değişti de Akdeniz, bu sefer, bütün bir yeryüzünde yeni bir fikre zemin teşkil ediyor? Nasıl oluyor da bunca yıkıntının arasında bütün bir yeryüzünü hareketlendiren yeni bir fikirden bahsedebiliyoruz? ABD, İngiltere ve Almanya Gazze’de açıktan savaşın içindedir. Bunlar neredeyse beş yüz yıllık bir emperyalist dönemin temsilcisi ülkelerdir. Bilindiği gibi kültürleri ve medeniyetleri birleştiren Akdeniz, yüz yıllar içinde önemini kaybetti. Atlantik merkezli bir dünya kuruldu, pagan kültürler her yönde istilacı bir güç olarak ilerledi. En nihayetinde Akdeniz’i de hâkimiyetleri altına aldılar. “Kuzeye Göç Mevsimi” çok ilginç bir kitaptır. Mutlaka okunmalı. Geçmişin hayaleti bu hâkimiyetin ürünüdür.
Bu hayalet ile ilk defa Bosna’da yüzleştiğimize inanıyorum. ABD, İngiltere ve Almanya her adımda karşımıza çıktı. Kanaatime göre bu üç ülke insanlığın karşılaştığı en büyük sorundur. Aynı ülkeler Latin Amerika’dan Uzak Asya’ya kadar bütün bir insanlığı tehdit etmektedir. “Küresel Güney” kavramı da bu sebeple çok önemlidir. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya Gazze’de işlenen savaş suçları hatırlatılıyor, o, umurumda değil, diye cevaplıyor. Daha dün Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Yahudiler için kameralar önünde ağladı. İngiltere Başbakanı Starmer ise soykırım suçu sabit olan bir kolonyal yapının liderlerini dünyanın gözü önünde ağırladı. Bütün bir yeryüzünün bu bağnaz şarlatanlarla yüzleşmesi gerekir. Açık söylemek gerekirse çok kısa bir zaman önceye kadar kimse bu bağnaz şarlatanlara karşı söz söyleme cesaretini dahi gösteremezdi. Ama Filistinliler tek başlarına dünyanın üzerindeki korku yükünü kaldırmayı başardı. Bu sebeple Akdeniz limanlarından kalkan kararlılık ve direniş gemilerinin Gazze’ye doğru ilerlerken yeryüzünde yeni bir fikri yayması boşuna değildir.
Gazzeliler hepimize emperyalistlerle yiğitçe savaşılabileceğini öğretti. Artık kimse geçmişin hayaletlerinden korkmayacak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.