ABD üniversitelerinde okuyan öğrencilerin Filistin yanlısı eylemlerinin yasaklanması oldukça dinamik bir sürecin varlığına işaret ediyor. İngiltere ve Almanya’da da Filistin taraftarlarının eylemlerine karşı oldukça sert bir tutum sergilenmektedir. Bu ülkelerde geçmişteki uygulamaların aksine birtakım ırkçı eğilimlere alan açılmasını ciddi bir değişim olarak görmek gerekir. Fakat bu gelişmeleri geleneksel kategorilere göre değerlendirmek de sağlıklı bir sonuç vermeyecektir. Bu çerçevede aynı ülkelerin emperyalist amaçlara ulaşmak için insan hak ve hürriyetleri başlığı altındaki kurum ve kuruluşları araçsallaştırmalarından hareketle çifte standart gibi kavramlar öne çıkabilir. Fakat bu yöndeki tespitler bugünün gerçekliğini tanımlamak için yeterli değildir. Çifte standart tanımı pasif bir tutuma işaret eder. Hâlbuki bugünkü gelişmeler sıradan insanların sürece dâhil olmasını gerektirecek düzeyde yaygınlaşmaktadır. Gazze’de her gün yüzlerce Filistinli öldürülüyor ve dünya sisteminin hâkim güçleri bu vahşeti destekliyor ya da görmezden geliyor. Bu, sorumluluk üstlenmek için yeterli sebeptir.
ABD ve Avrupa üniversitelerinde öğrenci grupları arasında Siyonizm ve İsrail karşıtı düşüncelerin gittikçe yaygınlaşması dikkatle takip edilecek gelişmelerdendir. 68 öğrenci hareketleri Fransa’da doğmuştu. Olaylar kısa bir süre içinde Avrupa şehirlerine ve ABD’ye de sirayet etti. O zaman da öğrencileri kolonyalizm ve emperyalizm karşıtı fikirler harekete geçirmişti. 68’den sonra sistem karşıtı herhangi bir toplumsal ve siyasal hareket bugünkü kadar etkili olmamıştı. Üstelik bugün emperyalizm karşıtı fikirler Filistin gibi son derece “tehlikeli” bir kaynaktan besleniyor. Doğu’dan beslenen fikirlerin Avrupa ve ABD’de yankı uyandırması gerçekten de alıştığımız bir dünyanın geride kaldığını gösteriyor. Geleneksel kategorilerin dışında kalan bu durumu muhakkak görmek gerekiyor. 90’lı yıllarda özellikle Türkiye gibi ülkelerde Avrupa ve ABD destekli sivil toplum kuruluşları zihniyet dünyamızda derin etkiler bıraktı. Bu kuruluşlar ABD liberalizminin altın çağında araçsallaştırıldı. Hâlbuki aynı dönemde ABD ve İngiltere başta olmak üzere emperyalist ülkeler coğrafyamızı çözülmeye sürüklemiş, milyonlarca insanı hayattan koparmıştı.
Bugün yine ABD, İngiltere ve Almanya Siyonizm ideolojisine uygun olarak İsrail’e açıktan destek vermektedir. Başta Başbakan Keir Starmer olmak üzere İngiliz siyasetçileri Siyonist olduklarını herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak derecede ilan ederek İsrail’i her bakımdan desteklemekte kararlı olduklarını göstermişlerdir. 7 Ekim’den sonra İsrail açıkça soykırım suçu işlemesine rağmen İngiltere bu ülkeye silah ve mühimmat tedarikinden geri durmadı. İngiliz silahları ile Filistinliler öldürüldü, aç bırakıldı, mülksüzleştirildi ve sürgün edildi. Almanya çok daha pervasızca Siyonist İsrail’i destekledi. Hatta her iki ülkeye Filistin’i savaş teknolojilerinin geliştirilmesi amacıyla bir laboratuvar olarak kullandıklarına dair çok ciddi suçlamalar yöneltildi. ABD İsrail’i bir vilayeti olarak görüyor. ABD’nin Siyonist İsrail’e gönderdiği silahları açık kaynaklardan dahi takip edebiliriz. Sivil toplum kuruluşlarının bu yeni gerçekliği görmezden gelmesini izah eden herhangi bir gerekçe bulamayız.
Türkiye’de öncelikle hukukçuların Gazze’de işlenen suçların unsurları hakkında bütün insanlığa bir şeyler söylemesi gerekirdi. Doksanlı yıllarda insan hak ve hürriyetleri bağlamında teşekkül eden birtakım kuruluşların ve basın yayın organlarının oryantalist bir çerçevede hareket ettiklerini ve emperyalist hedeflere uygun davrandıklarını ifade etmiştik. Buradan hareketle Gazze’de İngiltere, Almanya ve ABD’nin dâhil olduğu savaş suçların araştırılması ve en azından vicdanî yargılamaya alan açılması yönündeki ifadeleri rövanşist bir tutum olarak görenler çıkacaktır. Bu, doğru bir tanımlama değildir. Türkiye, insanî yardım sahasında bütün dünyaya öncülük eden bir ülkedir. Aynı çalışmalar hukuk gibi kesin kanıtlara dayalı alanlarda da yapabilir. Kuşkusuz bunlar yeni bir bakış açısını zorunlu kılıyor. Zamanın ruhu değişiyor. Zihniyet değişimi sorumluluk üstlenmekle yakından alakalıdır. Yeni kuşakların daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.
Gazze için ağıt yakmak elbette önemli. Şehitleri ait oldukları ebedî yurtlarına gönderirken sükût içinde hareket etmenin vakarlı bir davranış olduğuna inanırız. Fakat geride kalanlar için de sorumluluk üstlenmek gerekiyor. Ahlâkî olgunlaşma da buradan doğacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.