İsrail terör örgütü olmaktan öteye geçemedi

04:0026/06/2025, Perşembe
G: 26/06/2025, Perşembe
Selçuk Türkyılmaz

İsrail, 1948’de İngiltere’nin kolonyal mirası üzerine kurulduğu günlerden itibaren girdiği savaşlarda çok hızlı hareket etti. Çünkü İsrail, Anglosaksonların İkinci Dünya Savaşından tesis ettiği küresel sistemin en önemli unsurlarından biriydi ve bu yeni yerleşimci kolonyal yapının ayakta kalması onlar için çok önemliydi. Bunun için İsrail’in yayılmacı saldırganlığını teşvik ettiler ve savaş durumunu belirli zaman aralıklarına sıkıştırdılar. Böylelikle İsrail’i uluslararası baskıdan kurtarmak mümkün

İsrail, 1948’de İngiltere’nin kolonyal mirası üzerine kurulduğu günlerden itibaren girdiği savaşlarda çok hızlı hareket etti. Çünkü İsrail, Anglosaksonların İkinci Dünya Savaşından tesis ettiği küresel sistemin en önemli unsurlarından biriydi ve bu yeni yerleşimci kolonyal yapının ayakta kalması onlar için çok önemliydi. Bunun için İsrail’in yayılmacı saldırganlığını teşvik ettiler ve savaş durumunu belirli zaman aralıklarına sıkıştırdılar. Böylelikle İsrail’i uluslararası baskıdan kurtarmak mümkün olacaktı. Sistemin ayakta kalması için bölgesel unsurların ikna edilmesi de son derece önemliydi. İngiltere ve ABD bir yandan bölge ülkelerini baskılarken diğer taraftan İsrail’i özellikle silah bakımından teçhiz ettiler. Aslında bu durum Filistin’in tarihî topraklarında İngiltere tarafından tesis edilen neokolonyal sistemin devamından ibaretti. İngiltere manda yönetimi Yahudi yerleşimcilerin iskânına zemin hazırlarken kelimenin tam manasıyla bir himaye rejimi oluşturmuştu. Manda ve himaye rejimi aynı sistemin iki yüzüydü. Bu dönemde Siyonist örgütlerin Filistinlilere yönelik terör eylemleri de inanılmaz hızlıydı. Yerleşimciler yeni alanlar kazanırken Filistinlileri baskı altına almak İngiliz yönetiminin işiydi.

İngiltere’nin himaye rejimi altında Siyonist terör örgütleri tarafından hayata geçirilen terör eylemleri, İsrail kurulduktan sonra devlet çatısı altında sürdürüldü. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de devamlılığın sebepleri üzerinde çok fazla durulmamıştır. İngiliz kolonyalizminin mirası üzerine kurulun İsrail’de Moşe Dayan gibi isimler en kritik görevleri üstlendi. Hâlbuki bunlar İngiliz manda yönetimi sırasında terör örgütü yöneticileriydi. İngiliz manda yönetimi karşısında bağımsızlık savaşçısı değillerdi. İsrail’in devlet gibi davranamaması da bu kirli geçmişin sonucudur. İsrail’in bu özelliği de İngiltere’nin mirasıdır. Bugün hâlâ Moşe Dayan için Britannica sayfasında “İsrailli politikacı ve general” gibi ifadeler yer almaktadır. Şu cümle de Britannica sayfasından: “İsrail'i Arap komşularına karşı çarpıcı zaferlere taşıyan ve ülke vatandaşları için güvenlik sembolü hâline gelen bir asker ve devlet adamıydı.” Aynı kişi Cambridge University Press sayfasında strateji uzmanı olarak tanıtılıyor. Bunlar da “İsrail tarihinin en etkili kişilerinden biri” diyor. Vikipedi’de çok daha ileri ifadelere yer verilmiş: “İsrailli asker, devlet adamı ve halk figürü. Askerî kariyerine Haganah ve Palmaḥ’a subay olarak girerek başlamış.”

İngiltere’nin İsrail üzerindeki etkisi daima göz ardı edilmiştir. Hatta zaman zaman Siyonist terör örgütlerinin İngiltere manda ve himaye rejimine karşı bağımsızlık mücadelesi verdiği yönünde görüşler dahi ileri sürülmüştür. Bu görüşler tarihî hadiselerin çarpıtılmasının sonucudur. İngilizce kaynak metinlerde terör örgütü yöneticilerinin açıkça övüldüğünü görüyoruz. Fakat bu yayınlar bir başka gerçeğin daha ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Haganah ile birlikte diğer Siyonist terör örgütleri İngiliz manda yönetimi döneminde kurulmuş ve terör faaliyetlerinde bulunmuşlardı. Moşe Dayan’ın geçmişini en iyi İngiliz yönetimi bilirdi. Buna rağmen terör örgütü yöneticileri “asker ve devlet adamı” olarak tanıtılmış. Moşe Dayanlar Filistinlilere yönelik terör faaliyetlerini İngiliz döneminde organize etti. Bunu saklamak isteseler de İngiltere himayesinde kurulan yeni kolonyal yapının kimliğine işlemişti. Dolayısıyla İsrail, terör örgütü kimliğinden hiçbir zaman sıyrılamamış ve daima bir terör örgütü mantığı ile hareket etmiştir. Hâlbuki devletler savaşlarda gösterdikleri dayanıklılıkla varlıklarını geleceğe taşıyabilirler.

İsrail ilk defa Gazze’de Hamas’ın savunma pozisyonunu terk etmesiyle dengesini kaybetti. Siyonistler bütün dehşetiyle Hamas’a ve Gazze’ye saldırdı. İkinci yılını tamamlamak üzere olan bu dehşet saldırılarında Siyonist İsrail özellikle sivilleri öldürdü ve aç bıraktı. Bu durum psikolojik açıdan da tahlil edilmelidir. Bu saldırıları sadece Filistinliler üzerinde oluşturulmak istenilen korku ile açıklayamayız, saldırganların psikolojisine odaklanmak gerekir. Terör örgütü olmaktan öteye geçememenin yol açtığı sorunları bastırmak istedikleri çok açıktır. Bu da onları bütün dünya nezdinde bir korku nesnesi olmaktan çıkardı. Bu yüzden İsrail’in İran gibi bir devletle savaşa çok fazla değer atfettiği anlaşılıyor. Fakat bu savaşta da aradıklarını bulamadılar. İran, vurulmaz denilen İsrail’i adeta kevgire çevirdi. Fakat İsrail yine devlet gibi davranamadı ve Anglosakson dünyayı yardıma çağırdı. Netanyahu adeta yalvardı.

Neler olacağını yaşadıkça göreceğiz.


#İsrail
#Siyonizm
#Selçuk Türkyılmaz