Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan tahıl krizinden fakir ülkelerin daha fazla etkileneceğini ifade etmesi, Türkiye’nin siyasî tutumuna açıklık getiriyor. Türkiye, elbette, Karadeniz’in kuzeyindeki savaşı, küresel değişimlerin bütün hızıyla devam ettiği bir dönemde varlığına yönelik tehdit olarak da görebilir. Böylesi bir değerlendirmenin mesnetsiz olduğu da söylenemez. İngiltere ve ABD’nin Rusya ile hesaplaşmak istediğinde Türkiye’nin gücünden faydalanmak istemesi geçen yüzyılların tecrübelerindendir. Bunun yanında fakir ülkelerle ilgili gelişmeler de önemlidir. Geçen yüzyılların büyük tecrübeleri arasında fakir ülkeler üzerinde tesis edilen Batılı hegemonyanın etkileri de vardır. Bunlar Türkiye’nin, tahıl koridorunun açık tutulmasına yönelik ısrarını açıklar.
Ukrayna savaşı başladıktan sonra ortaya çıkan birinci tahıl krizinin çözümünden en fazla zengin ülkelerin yararlandığı biliniyor. Başta Avrupalılar olmak üzere zengin ülkelerin Ukrayna tahılına el koydukları anlaşılıyor. Bilindiği gibi Türkiye, Ukrayna Savaşı’nın başladığı ilk günlerden itibaren Rusya karşıtı bir tutum takınmaya zorlanmıştı. İngiltere ve ABD, Türkiye’nin Rusya ile arasının açılmasına yönelik adımlar attı ve içeride muhalif çevreler bu adımları açıkça destekledi. Türkiye’yi oldukça riskli bir pozisyona sokmak istediler. Bu savaşın yönetim biçimleri ile ilişkili olduğunu söylemek için gerçeklikten epeyce uzak olmak gerekirdi. Buna rağmen demokrasi ve totaliter rejimler zıtlığı bir dönem epeyce vurgulandı. Türkiye, Ukrayna Savaşı’na taraf olması için içeriden de zorlandı. Buna rağmen Türkiye hem Rusya ile hem de ABD-İngiltere ile görüşebilen ülke olmaya özen gösterdi. Bu, denge politikası olarak görülebilir fakat tahıl krizi gibi sorunlar Türkiye’nin hangi yönde aktif tutum takındığının daha iyi anlaşılmasını sağlar. Türkiye denge politikasından daha ileri bir yerde durmaktadır.
Rusya Devlet Başkanı Putin, tahıl krizinin ikinci defa çözülmesiyle ilgili konuşmasında Erdoğan’ın tarafsızlığına ve yoksul ülkeler için verdiği çabaya dikkat çekerek şöyle dedi: “Rusya, Ukrayna’dan Türkiye’ye tahıl tedarikini, gelecekte de engellemeyecek. Bu anlamda en ufak bir şüphemiz yok ve her koşulda Türkiye ile iş birliğine devam edeceğiz.” Bu cümleler Türkiye’nin oynadığı rolün anlaşılması açısından önemlidir. Putin’in olumsuz bir durumda Ukrayna’dan sevk edilen miktarda tahılı, Rusya’nın yoksul ülkelere sevk etmeye hazır olduğunun altını çizmesi Türkiye’nin politikasının anlaşılması açısından önemlidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tahıl koridoru anlaşmasından en fazla zengin ülkelerin yararlandığı konusunda Rusya Devlet Başkanı Putin ile aynı düşüncede olduğunu söylemişti. Tahıl koridorunun ikinci defa açılmasını sağlayan anlaşmadan sonra Doğu Afrika ülkelerinin adı öne çıktı. Bu gelişme tahıl koridorunun açılması için niçin sadece Sayın Erdoğan’ın çaba gösterdiği sorusuna cevap niteliğindedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Cibuti, Somali ve Sudan’ı özellikle zikretti. Tahıl krizinden en çok Doğu Afrika ülkelerinin etkileneceği anlaşılıyor. Sayın Erdoğan tahılın bu ülkelere ücretsiz olarak gönderilmesiyle ilgili olarak Sayın Putin ile anlaştıklarını da ifade etti. Adı geçen ülkelerde Erdoğan’ın çabalarından duyulan memnuniyet de basına yansıdı. Bunlar Türkiye’nin tutumunun anlaşılması açısından oldukça önemlidir ve mutlaka fark edilmesi gerekir.
Ukrayna Savaşı’yla birlikte Türkiye’de demokrasi ve otoriter rejimler tartışması başlatılmıştı. Türkiye’yi İngiltere ve ABD tarafında tavır almaya zorlayan çevrelerin emperyal merkezlere göre konumlandıkları ve dünyaya oradan baktıkları malumdur. Fakat Türkiye’nin sahadaki etkisi başta ABD olmak üzere içeridekilerin de bağlı bulunduğu merkezlerde zorunlu tavır değişikliklerine yol açtı. Bu, bilinmiyor ve tahmin edilmiyordu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesinde tahıl koridoru krizinin çözümünde üstlendiği sorumluluktan dolayı Türkiye’ye teşekkür etti. Blinken’in gönüllü olarak teşekkür ettiğini kimse söyleyemez. Nitekim İngiltere, en başından itibaren Ukrayna Savaşı’nın devamından yana olduğu için tahıl krizinin çözümüne katkı sağlamaktan da uzak durdu. Bu gelişmelerin demokrasi ve totaliter rejimler tartışmasına farklı bir içerik kazandırdığını söyleyebiliriz.
Yaşadığımız dönemi anlamak için Türkiye’yi yakından takip etmek gerekiyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.