Güney Kore dizileri resmi uyarlama olarak ekranları işgal etmeden önce, gizli gizli kırpılarak senaryolara malzeme yapıldığı zamanlarda ciddi bir izleyici kitlesine sahipti. Güney Kore dizileri gençler arasında neden bu kadar rağbet görüyor başlıklı yazıları okuduğumda aynı yorumlarla karşılaştım. Çünkü bize çok benziyorlar; eve ayakkabı ile girmiyorlar, akşam yemeklerinde tüm aile üyeleri bir araya geliyor gibi. Tutan, tutmayan, ekran ömrü kısa süren, uzun süren onlarca dizi uyarlandı Güney Kore dizilerinden. Senaryo matematiklerinin sağlam olmasının yanında atmış dakikalık onaltı bölümde hikayeleri sonlandırmaları idi en büyük avantajları.
Hikaye bir bütündür. Hikayenin parçalarını farklı karakterler farklı bakış açıları eşliğinde anlatabilen senaryo ve dizi başarılıdır.
Her gün aynı saatte akşam yemeğine oturuluyor diye bir diziyi sevmek nasıl bir duygudur bilmiyorum. Yunanistan’da Yaprak Dökümü’nün çok sevilmesine dair yapılan bir yorum bahsettiğim. Yabancıların aile ritüellerine takılarak Türk dizilerini sevdiği ifade edilir zaman zaman. Kardeşler bir erkek yüzünden kanlı bıçaklı olmuş birbirinin yüzüne dahi bakmıyor, ana hikaye bu tema üzerinden yol alıyor ama seyircinin birlikte oturulan akşam yemekleri ilgisini çekiyor! Kaldı ki aynı masa etrafında bir araya geliyorlar ama karnı doyarak kalkan tek bir kişi olmuyor o masadan. Kavga gürültü laf sokma. Ev dekorasyonu, kimyası uyan çiftler, kılık kıyafet, aksesuarların peşine takılarak nasıl ve neden bir dizinin müdavimi olunur! Hikayeyi ikinci, üçüncü plana atarak görsele odaklanan kişinin ya kafası çok doludur boşaltmak için bakıyordur o ekrana ya da tam tersi çok boştur!
«
Yerli dizileri izlerken, neden bu kadar uzun uzun detaylandırılarak tekrar etme ihtiyacı hissediliyor diye düşünüyorum sıklıkla. Yıllar önce Müjde Ar, Kuş Dili’ni çekerken, bölümler ilerlemesine rağmen neden hala aynı replikleri tekrarladığını sorduğunda , diziye yeni başlayanlar için cevabını almıştı. Çoğunlukla da ‘fasulye ayıklayan Ayşe teyze’ ifadesiyle algısı ve dikkati düşük ev hanımları hedeflendiği için yapılır tekrarlar. Sosyal medya ile birlikte seyircinin dikkati paramparça olduğundan aynı tas aynı hamam devam ediyor diziler.
Algısı düşük dikkati dağınık izleyici kitlesini hedefleyenler kadar, reytingi düşük seyreden ama her bölümde yeni seyircilerin katılımıyla yoluna devam edeceğine inanan diziler de sahneleri diyalogları tekrarlamaya devam ediyor.
Zaman içinde uzadıkça uzayan dizi süreleri ile birlikte boşluk doldurmaya fazlaca müracaat edilmek zorunda kalındı. Bir diziyi takip etmek için özetleri bile fazla geliyor artık! Az kaldı sadece fragmandan takip edebilecek diziler olacak yakın zamanda. Ben yine de üretim şartlarındaki tüm zorluklara rağmen seyircinin dikkatini ve algısını hafife alan dizilere gönül koymaya devam ediyorum. Dikkati dağınık gerekçesiyle çıta düşürülmeye devam ettikçe seyircinin dikkati dağılmaya algısı düşmeye devam ediyor çünkü.
Final yapmaya hazırlanan, seyircinin ilgi alanına giremeyen Hayat Sırları, açılışını Seher’in Ankara yolculuğu ile yapmıştı ki dizi için en hatalı açılış sahnesiydi bana göre. Seyirciyi ilk sahneden kaybederek yanlış seçiminin bedelini ödedi. Seher’in herkesten gizlediği, kapıcıya emanet ettiği bir çocuğu olduğunu öğreniyorduk o sahne ile. Seher, ailesi, neler yaşadığı bilinmediğinden o açılış sahnesi bir şey ifade etmiyordu. Seyirci bu merakın peşine takılarak Kuzgun ailesinin diğer fertlerinin sırlarına vakıf olacaktı. Ortalama 120 dakika süren üç bölüm boyunca Seher çocuğunu aramaya devam etti. Hatta bu uğurda bir iz peşinde Adana’ya kadar gitti. Ne olup bittiğini uzun uzun gözyaşları içinde kardeşi Kemal’e anlatınca, reyting için Seher hamile kalmalı mıydı yorumları yapıldı. O vakte kadar parça parça anlatılan gizlenen hamilelik, emanet edilen bebek sahneleri görülmemiş, duyulmamıştı bazı seyirciler tarafından. İddialı yorumlara göre reytingler düşük seyredince yeni seyirci avlamak uğruna senaryo bu yola girmişti.
Gittikçe uzayan süreler içinde senarist yazdığını, oyuncu oynadığını unutuyor, seyirci unutmakla kalmıyor algılamakta güçlük çekiyor. Toplumca amnezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.
Seyircinin hiçbir çaba sarf etmeden, bedel ödemeden ulaştığı diziler, doğru kullanıldığında etkili bir silahtır ki yabancıların teknoloji, politika temalı dizilerinde bunu görmek mümkün. Yanlış kullanıldığında ise uyuşturucu etkisi yapıyor bünyelerde.
Süreler makul seviyeye inmediği müddetçe özgün hikayeler üretmek mümkün olmayacak. Entrikadan beslenen çapraşık ilişkiler ağından ibaret olan dizilere sırf merkezinde bir aile var diye aile dizisi muamelesi yapılmaya devam edilecek. Cezalarla cinsellikten arındırılmaya çalışıldıkça şiddetin her türlüsüne daha çok müracaat edilecek.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.