1980’lerde her şey hızla değişti. Bildik mesleklere rakip nevzuhûr meslekler türedi ve modern dünyânın bildik meslekleri aşınmaya başladı. Bunu çok net olarak mühendislik mesleğinde görebiliriz. Mesela artık jeolog, inşaat veyâ orman mühendisi olmanın hiçbir esprisi kalmamıştı.
Devleti değil, piyasayı , oradaki fırsatları kollayan ve kovalayan işletmecilik
(business administration) ile eşleşen yırtıcı yeni bir mühendislik türemişti. Garantili lâkin rutin işlerin yapıldığı
devlet dâirelerine kapağı atmaktansa
, ne kadar güvensiz de olsa içinde
zenginleşme fırsatlarının yattığı piyasaya atılmak
daha gözde hâle gelmeye başlamıştı. Meslek tahsili , o konuda bilgi biriktirmek ve derinleşmek için değildi artık.
Diplomalar daha çok bir kartvizit vazifesi görüyordu.
Hattâ , piyasada tahsil almamış, diploması olmamakla berâber başarıyı yakalamış çok sayıda
vardı. Evet Çetin Altan kısmen haklıydı. Devletle çalışmak, kamusal ağda takılı kalmak mesleklerin özerkliğini zedeliyor, meslek etikleri gelişmiyordu . Ama onu bozan ve yerini alan dinamikler ortada etik nâmına bir şey bırakmıyordu.