Sûriye’de olup bitenler

04:0021/04/2025, Pazartesi
G: 21/04/2025, Pazartesi
Süleyman Seyfi Öğün

Sûriye’de Esed’i deviren hâdiselerin derinliklerinde nelerin yaşandığı dört başı mâmur olarak ileride daha berrak anlaşılacaktır. Biz en fazla neticelerine bakarak bâzı tahminlerde bulunabiliyoruz. Kritik olan, Esed’in devrilmesine giden süreçler ile 7 Ekim ve ondan sonra Gazze’de yaşananların bağını kurarak a naliz yapabilmektir. Sûriye’de, Lübnan’da ve Gazze’de yaşananlar aynı kumaşı dokuyan ipliklerdir. Bu hâdisâtın en elle tutulur neticesi, İran’ın Akdeniz ile olan bağlantısının tamâmen kopması,

Sûriye’de Esed’i deviren hâdiselerin derinliklerinde nelerin yaşandığı dört başı mâmur olarak ileride daha berrak anlaşılacaktır. Biz en fazla neticelerine bakarak bâzı tahminlerde bulunabiliyoruz. Kritik olan,
Esed’in devrilmesine giden süreçler ile 7 Ekim ve ondan sonra Gazze’de yaşananların bağını kurarak a
naliz yapabilmektir. Sûriye’de, Lübnan’da ve Gazze’de yaşananlar aynı kumaşı dokuyan ipliklerdir.

Bu hâdisâtın en elle tutulur neticesi,
İran’ın Akdeniz ile olan bağlantısının tamâmen kopması, ona müzâhir olan paramiliter kuvvetlerin başta Hizbullah olmak üzere sindirilmesi
olmuştur. İkinci netice, Ukrayna’da başı belâya girmiş olan
Rusya’nın bölgedeki kuvvetinin yok edilmiş olmasa bile hayli geriletilmesiydi.

Esed’in düşmesiyle berâber ,bir zamanlar Condaleezza Rice’ın açıkça ilân ettiği hedefler tutturulmuş oluyordu. Esed’in devrilmesinin İsrâil nazarında istenmeyen bir hadise olduğu kanaatini taşıyan çevreler olduğunu biliyoruz. Onların tezine göre İsrâil kendisine karşı düşmanlık besleyen kuvvetlere ihtiyaç duyan bir jeopolitikayı arzu eder. Aynı değerlendirmeye göre Esed’in tasfiyesi, düşmanlarından birisinin oyundan düşmesi neticesini doğurmuştur. İsrâil için istenmeyen bir gelişme olmuştur. Doğrusu ben bu değerlendirmeye hiç katılmadım. Tam aksine,
doğan boşluğun İsrâil için bir yayılma fırsatı olduğunu
düşündüm. Nitekim öyle de oldu. İsrâil derhâl harekete geçerek Golan tepelerinin tamâmını işgâl etti. Hermon Dağı gibi çok stratejik bir dağı da ele geçirdi. Yetmedi; Dürzileri de kullanarak kendisine müzâhir bir bölgesel güç doğurdu. Unutmayalım ki elyevm İsrâil Şam’a sâdece 20 km yaklaşmış durumda. Bu mesâfe İstanbul’da Topkapı semti ile Maltepe arasındaki mesâfedir.

Ama ortadaki boşluk İsrâil’in kapasite olarak tek başına doldurabileceği bir boşluk değildir.
İsrâil bu boşluğa Türkiye’nin de ortak olacağını kısa zamanda gördü.
İşte İsrâil açısından istenmeyen durum da buydu.” One minute” hâdisesinden başlayarak Türkiye-İsrâil münâsebetleri zâten çok gerilmişti. Ama o zamanlar arada İran vardı. İran çekildikten sonra Sûriye’deki boşluğu dolduran Türkiye ve İsrâil birbirine çok yakınlaşmıştı. Birara bu münâsebetleri düzeltmek teşebbüsleri olduysa da Gazze katliamı ipleri yeniden germişti. Bu manzaranın değerlendirmesini doğru ve derinlikli yapmak gerekiyor.
İsrâil için, Şam’daki ağırlığı artık iyiden iyiye belli olan Türkiye ile kafa kafaya gelmek çifte mânâya geliyordu.
Düşmansız yapamayan İsrâil aradığı yeni düşmanı bulmuştu. Diğer taraftan bu yeni “düşman” İran ile mukâyese edildiğinde daha baş edilemez bir kuvveti temsil ediyordu. İsrâil hükûmetinin panikle toplantı üzerine toplantı düzenlemesini ve açıkça bir Türkiye-İsrâil savaşından bahsetmesini buna yormak gerekiyor.

İsrâil’in diğer bir çelişkisi ise Trump’ın iktidâra gelmesiydi. Bu, İsrâil’e mırın kırın eden Demokrat Biden’a göre, katıksız bir Siyonist olduğunu biteviye izhâr eden , Golan’ı İsrâil’e hediye etmekten çekinmeyen , Amerikan Elçiliğini Kudüs’e taşıyan, Gazze’nin Filistinlilerden tamâmen arındırılması gerektiğini söyleyen Trump iktidârı biçilmiş bir kaftan görünüyordu. Artık ABD ve İsrâil ordusunun el ele verecek ve İran’da molların askerî ve ekonomik olarak çökertilmesine yol açacak olan
altın vuruşu yapmak
için gün gelmiş olacaktı. Lâkin evdeki hesap çarşıya pek uymuyordu. Hesaplayamadıkları şeyler vardı.
Böyle bir savaşın cirminden çok daha fazla yer yakacağını
hesaplayamamışlardı. İran’ın çökertmek teşebbüsü tekmil bölgeyi yakacaktı. Bundan Suudî Arabistan başta olmak üzere Körfez Araplarının doğrudan etkileneceği muhakkaktı. Körfez Arapları ve Suudlar buna şiddetle karşı çıktılar ve Trump’ı ,en azından şimdilik iknâ etmiş görünüyorlar. Son değerlendirmeyi yapabilmek için vakit erken ama İsrâil’in işi ,şimdilik pek de istediği gibi gitmiyor.

İsrâil’in Sûriye’deki yatırımı doğrudan Türkiye’yi durdurmaya mâtuf
işliyor. Bunun için güneyde Dürzîleri nasıl kullanıyorsa kuzeyde de PYD’yi Türkiye’ye karşı bir tampon olarak kuvvetle destekliyor. Sûriye’nin federal bir yapıda şekillenmesi için elinden geleni yapıyor. Netanyahu’nun son Trump ziyâretinin esas sebebinin Türkiye şikâyeti olduğunu gördük. Netanyahu kapalı kapılar arkasında ABD’den Türkiye’yi püskürtmek için radikal bâzı taleplerde bulundu. Trump’ın görüşmeler sonrasında yaptığı açıklamalar ise
Netanyahu’nun arzu ettiklerini pek de alamadığına
işâret ediyor. ABD Başkanı, İsrâil’in ancak mâkûl taleplerini karşılayacağını kesin bir dille ifâde etti. Demek ki Netanyahu Trump’dan mâkûl olmayan taleplerde bulundu.

Artık ABD’nin nasıl bir Ortadoğu tasarladığını kestirebiliyoruz. Bir defâ Demokratların aksine
Türkiye’yi gözden çıkarmadığı
ortada. Kabaca Araplar, Türkler ve Yahudilerin arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Devletler olarak bakıldığında Türkiye, Ürdün, Lübnan,Irak, Sûriye ve Suudî Arabistan, BAE, Katar vd Körfez Arap devletleri ve İsrâil, genişletilmiş Küre Koalisyonu diyebileceğimiz bu tasarımın aktörleri. Hayâta geçirilmesi son derecede zor bir tasarım bu. Bu devletler arasında Türkiye-İsrâil gerilimi odakta.
Türkiye-İsrâil normalleşmesi doğrudan İsrâil’in Gazze’den çekilmesine ve Sûriye’de üniter bir devletin kurulmasına
bağlı. Buna mukâbil İsrâil PYD’yi desteklemekte ve Gazze’de soykırımı tırmandırarak devâm ettiriyor. En büyük arzusu ise Türkiye’nin Sûriye’den uzaklaştırılması. Trump’ın Türkiye-İsrâil gerilimini nasıl çözebileceği ise tam bir muamma. ABD her iki tarafı tatmin edecek bir orta yol bulunabilir mi? Şimdilik çok zor görünüyor.
Diğer bir pürüz doğrudan PYD ile alâkalı. ABD , İsrâil ile berâber bu yapıyı desteklemeye devâm ediyor. Bunun sâiki IŞİD tehlikesinin varlığıydı. Ama ABD’nin artık bu tehlikenin çok zayıfladığı yolunda.
IŞİD ile mücâdeleyi sanki Türkiye, Lübnan, Sûriye, Ürdün ve Irak 5’lisine bırakmak iser gibi
bir temâyül hissediliyor. ABD’nin Sûriye’de gerçekleştirdiği son askerî tensikat-asla çekilme olarak okunmamalıdır- buna yorulabilir. Bunu ABD’nin PYD’yi terk ettiği yolunda değerlendirmek için vakit henüz erken. Ama bu hâdiseler İsrâil’in çok canını sıkıyor. Bunlar yetmiyormuş gibi son Sûriye-Irak yakınlaşması İsrâil için bardağı taşırdı. Doğrusu yakın zamanda İsrâil mahreçli bâzı provakosyonlara hazırlıklı olmak gerekiyor.

Hâsılı Sûriye cephesinde değişen bir şey yok. Türkiye-İsrâil arasındaki bilek güreşi tekmil harâreti ile devâm ediyor.


#Suriye
#Türkiye
#İsrail