Elon Musk’ın Trump’ın vergi tarifelerine yönelik eleştirisi sonrasında ortaya çıkan kavga, sadece iki aktör arasındaki şahsi bir anlaşmazlık olarak değerlendirilebilir mi? Egolarını politik alana yansıtmaktan imtina etmeyen her iki ismin, uzunca bir sürede şekillenen birlikteliklerinin çok kısa ve dramatik bir biçimde nihayete ermesi, hiç kuşkusuz salt vergi politikaları ile ilgili bir tartışmanın sonucu değil.
Ekim 2022’de Elon Musk’ın Twitter’ı satın alması, spekülasyonları artırmıştı. Acaba Musk, gelecekte ABD’nin başkanı mı olmak istiyordu? Ya da farklı alanlardaki enerjisini merkezi idarenin baskısından azade kılacak bir alternatif sistem peşinde miydi? Musk’ın Twitter’ı satın aldıktan sonraki ilk icraatlarından biri, Twitter’da bir anket yaparak platformda askıya alınan hesapların yasaklarının kaldırılıp kaldırılmaması idi.
Ankete katılanların ezici bir kısmı askıya alınan hesapların tekrar özgür biçimde platformda var olabilmelerinden yana tavır takındılar. Anketin sonrasında Musk, “Vox Populi, Vox Dei” (Halkın sesi, Tanrı’nın sesidir) dedi ve Trump başta olmak üzere birçok yasaklı hesabın özgür biçimde platformda olabilmelerinin önünü açtı. Hatırlayacak olursak hem Facebook hem de Twitter, 2020 Kasım seçimleri öncesinde Trump’ın hesabını askıya almış ve Başkan’ın iletişim özgürlüğüne sansür getirmişlerdi.
Trump ve Musk arasında başlayan bu samimi iletişim zamanla yakın bir ilişkiye evrildi. Trump’ın seçim çalışmalarına aktif biçimde dahil olan Musk’ın, seçim sonrasında kendisi için ihdas edilen bir bakanlık koltuğuna oturması ikili arasındaki ilişkinin boyutları açısından oldukça önemli. Hatırlayacak olursak seçim zaferi konuşmasında Trump, Musk’a ciddi iltifatlarda bulunmuş ve bu ilişkinin boyutlarını bütün dünyaya göstermişti.
Bugün gelinen noktada, uzay alanında NASA faaliyetlerini etkileyecek düzeyde bir tehdit ile Trump’a yönelik karşı girişimde bulunan Musk, güçlü bir siyasetçi ile dijital bir titan arasındaki kavgada kimin kazanacağına dair bahisleri de harekete geçirmiş gibi görünüyor. Trump’a eleştiri yöneltenlerin en önemli argümanı, Musk gibi bir elitin devlet eliyle büyütüldüğü ve bu büyümenin ABD açısından bir tür teknolojik bağımlılığa dönüşmesidir.
Aslında ikili arasındaki bu mücadelede kimin kazanacağı, devletlerin dijital oligarklar karşısındaki olası tehditleri nasıl bertaraf edecekleri açısından da bir turnusol işlevi görecek. Nitekim dijital oligarklar sadece devlet ve devlet üstü yapılarla (AB vb.) hukuki düzlemde yapılan regülasyonlar noktasında sorunlar yaşamamakta.
Vergi afları başta olmak üzere sahip oldukları platformlar aracılığıyla faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki sosyal ve politik tartışmalara da etki eden bu oligarklar, devletler açısından bir tür egemenlik tehdidi olarak algılanmaktadırlar. Bu gücü uzay alanı ve TESLA örneği dışında sosyal medyaya da teksif eden Musk gibi bir aktörün, Starlink üzerinden Rusya-Ukrayna savaşına nasıl tesir ettiği ortada. Benzer bir tehdidi NASA ve ABD için yapsa da kısa sürede geri adım atarak bu konuda ihtiyatlı bir tutum takınacağını göstermesi Musk’ın geri adım atması olarak yorumlandı.
Öyle ki bu mücadele diğer devletler açısından yanıltıcı bir örneklik olabilir. Zira, devletlerle dijital oligarklar arasındaki mücadelede, birçok ulus devletin mevcut sisteme karşı ciddi tavizler verdikleri ve egemenliklerini, savunma alanı başta olmak üzere uzay alanına kadar genişleyen bir düzlemde riske ettikleri aşikar. Fakat buradan çıkarılması gereken ders, devletlerin bu tür aktörlerle mücadelelerini bir egemenlik mücadelesi (digital sovereignty) olarak kabul edip ona göre hareket etmelerinin bir zorunluluk olduğudur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.