1996 yılında kurulan El Cezire, kısa süre içerisinde Arap dünyasındaki en önemli medya merkezi olmuştur. Suud’un önceki başarısız deneyimi dikkate alındığında El Cezire’nin görece liberal ve farklı unsurlara yer açan habercilik anlayışı, onu zamanla bölgenin en önemli medya kaynağına dönüştürmüştür. Afganistan savaşı ve ardından Irak’ın işgalindeki habercilik pratiği, bölgedeki enformasyon akışını temin ettiği gibi bir tür Arap kamusal alanını da oluşturmuştur.
Küçük bir emirlikten bir devlet formuna evrilmeye çalışan Katar’ın bölgedeki rolünü tahkim etmesi, uzun bir hikâyenin ürünü hiç kuşkusuz. 1996 yılında El Cezire gibi araçla yola devam etmeye karar veren Katar, on yıllar boyunca Doha diplomasisinin en etkili aracı olarak bu imkanı kullanmıştır. Arap dünyası açısından önceki deneyimlerle mukayese edilemeyecek düzeyde bir eleştirel kültür ortaya koyan El Cezire, sadece Suud değil bölgedeki diğer ülkelerle de Katar’ın sorunlar yaşamasına neden olmuştur.
2001 yılında Maskat’ta düzenlenen Körfez İşbirliği Teşkilatı toplantısında, Suudi Veliaht Prens Abdullah, kendilerine karşı eleştirel pozisyon aldığı gerekçesiyle, El Cezire’nin körfez ülkeleri için utanç kaynağı olduğunu ve terörizmi desteklediğini söylemiştir. Devamında Suudi Arabistan 2002'de kanalın yayın politikası nedeniyle Katar'daki Büyükelçisini geri çağırmış Cezayir, Bahreyn ve Mısır gibi ülkeler de benzer nedenlerle Katar ile ciddi diplomatik sorunlar yaşamışlardır. Ürdün ise 1998 yılında El Cezire’yi kapatarak bu konudaki tutumunu açık biçimde göstermiştir.
Katar, 2014 ve 2017 yıllarında benzer bir krize çok daha etkili bir biçimde maruz kalmış ve Suud, BAE ve Mısır’ın başını çektiği koalisyonun diplomatik ilişkileri askıya alması ve sınırları kapatmasıyla ciddi bir abluka sorunu yaşamıştır. Türkiye’nin de doğrudan taraf olduğu bu abluka sürecinin en önemli temalarından biri yine El Cezire idi.
Ablukayı kaldırma koşulu olarak sıralanan birkaç maddelik talepler içerisinde El Cezire’nin kapatılma talebi, tesadüf olmasa gerek. Terörizmi destekleme ve bölge ülkeleri açısından tehdit oluşturma gerekçesi ile hedef alınan kanal, on yıllardır süregelen çatışmalı ilişkilerin merkezinde yer almıştır. 7 Ekim sonrasında da Gazze’deki soykırımı bütün çıplaklığıyla dünya kamuoyuna aktaran kanalın İsrail tarafından hedef alındığı, binalarının bombalandığı ve muhabirlerinin katledildiği herkesin malumu.
Bir tür yumuşak güç ve diplomasi aracı olarak Katar’ın uluslararası siyasetine çok ciddi katkı sağlayan El Cezire gerçeği, bize bugün şunu söylemektedir: Yeni normal’in hakim kılınmaya çalışıldığı günümüz dünyasında mevcut gerçekliğe karşı koyabilmenin tek yolu yumuşak gücün yanında sert güç unsurlarını tahkim etmektir. 2014 ve 2017 yılındaki ablukalarla bu gerçekliği iliklerine kadar hisseden Katar’ın İsrail saldırısı sonrasında farklı angajmanlar geliştirmesi bir zorunluluk. İsrail tehdidinin bu denli baskın olduğu günümüz gerçekliğinde bir devletin özellikle savunma noktasında kendi kaderini tayin edebilmesi egemenliği açısından en kritik husustur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.