İstanbul’da değişim ve dönüşüm nereden başlamalı

04:0030/04/2025, Çarşamba
G: 30/04/2025, Çarşamba
Yaşar Süngü

Şehir büyürken planlı davranılırsa, güvenlik gözetilirse, şehrin coğrafi özelliğine göre yerleşim sağlanırsa depremler tehlike olmaktan çıkar. Deprem, gelişigüzel geliştiysen, konut ve arsa rant rantının büyüttüğü yüksek kazanç hırsının önüne geçemediysen İstanbul’daki gibi eğer çarpık ve kontrolsüz büyüdüysen tehlikedir. O zaman deprem, İstanbul gibi metropol kentlerde yalnızca bir doğa olayı değil, aynı zamanda insan hayatını, fiziksel yapıları, altyapıyı ve ekonomik sistemi tehdit eden çok boyutlu

Şehir büyürken planlı davranılırsa, güvenlik gözetilirse, şehrin coğrafi özelliğine göre yerleşim sağlanırsa depremler tehlike olmaktan çıkar.

Deprem, gelişigüzel geliştiysen,
konut ve arsa rant rantının
büyüttüğü yüksek kazanç hırsının önüne geçemediysen İstanbul’daki gibi eğer çarpık ve kontrolsüz büyüdüysen tehlikedir.
O zaman deprem, İstanbul gibi metropol kentlerde yalnızca bir doğa olayı değil, aynı zamanda insan hayatını, fiziksel yapıları, altyapıyı ve ekonomik sistemi tehdit eden çok boyutlu bir risk olarak
masum ve da suçlu ayırmadan
yaşayan herkese bedelini ödetir.

**


İstanbul’un adına yakışır biçimde tarihine coğrafyasına ve kültürüne uygun bir tarzda gelişmesini sağlamak için depremi beklemek gerekmiyor.

Herkes bu
betonlaşma ve dikey yapılaşmanın
İstanbul’a yakışmadığını, değişim ve dönüşüm için harekete geçilmezse bugünkü çarpık büyümenin gelecekte daha büyük sorunların başlangıcı olduğunu biliyor.

Nereden başlanacağına karar vermek ve önceliği tespit etmek için İstanbul’un sosyo kültürel yapısını iyi tanımak gerekiyor.

İlke Vakfı’na bağlı Toplumsal Düşünce ve Araştırma Merkezi (
TODAM
) tarafından hazırlanan İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü raporu bu konuda yeteri kadar bilgi veriyor.

**


“Marmara Denizi boyunca uzanan aktif fay hatları, İstanbul’u olası bir büyük deprem karşısında savunmasız bir konuma getirmektedir.

Şehrin
hızlı ve kontrolsüz büyümesi
, nüfus yoğunluğunun artışı ve plansız yapılaşma, bu risklerin boyutlarını daha da artırmaktadır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan
7.5 Mw büyüklüğünde bir deprem senaryosu
, bu risklerin ne kadar ciddi sonuçlar doğurabileceğini açıkça ortaya koymaktadır.
İstanbul'da yaşanabilecek bir depremin yalnızca fiziksel yapıları değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik yaşamı da derinden etkileyebileceği göz önüne alındığında,
savunmasız nüfusun korunması
, bina güvenliği, acil toplanma alanlarının yetersizliği gibi konuların ele alınması, şehrin gelecekteki afetlere karşı dayanıklılığını artırmak için hayati bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır.

Raporda yer alan temel bulgular şöyle sıralanıyor;

■ Savunmasız nüfus oranı yüksek olan ilçelerde afet yönetimi stratejileri özel bir önem taşımaktadır.
Esenyurt, Küçükçekmece, Bağcılar, Bahçelievler ve Kadıköy
gibi ilçelerde 100 binden fazla savunmasız birey (çocuk ve yaşlı) bulunmaktadır.
■ 7,5 Mw büyüklüğündeki bir deprem senaryosuna göre; en fazla can kaybı ve hasarın
Küçükçekmece, Esenyurt, Fatih, Bağcılar ve Bakırköy
ilçelerinde görüleceği, Adalar ve Bakırköy’deki yapıların neredeyse yarısının kullanılamaz hale geleceği öngörülmektedir.
■ İstanbul’da 18 ilçede kişi başına düşen acil toplanma alanı uluslararası standart kabul edilen 1,5 m2 ’nin altındadır.
Sultanbeyli, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Sancaktepe, Esenyurt, Büyükçekmece, Sultangazi ve Fatih
’te bu oran 1 m’nin altına düşmektedir
■ Deprem riski taşıyan bölgelerde yapılaşma devam etmektedir. 2010-2023 arasında
Esenyurt, Küçükçekmece, Büyükçekmece ve Beylikdüzü’nde
yaklaşık 43 bin ikamet amaçlı yapı izni verilmiştir.”

Raporda yer alan öneriler de şunlar;

■ İstanbul'un yüzleşmek istemediği büyük deprem riski,
hükümet ile yerel yönetimlerin koordineli bir şekilde çalışmasını
zorunlu kılmaktadır.

■ Acil toplanma alanları genişletilmelidir.

■ Deprem riski yüksek bölgelerde kontrolsüz yapılaşma engellenmeli, yapı izin süreçleri sıkı denetime tabi tutulmalı ve
riskli bölgelerde yeni yapılaşma
sınırlandırılmalıdır.

■ Deprem riski yüksek ilçelerde mevcut yapıların dayanıklılığı artırılmalıdır.

Doğalgaz, içme suyu ve atık su boru hatları gibi kritik sistemler
yenilenmeli ve deprem riskine karşı güçlendirilmelidir.
■ Toplumda deprem bilincini artırmak için düzenli farkındalık kampanyaları düzenlenmeli ve bireylerin
afet hazırlık kapasiteleri
artırılmalıdır.
İşin özeti şu
; İstanbul’un deprem riski, yalnızca fiziksel değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik yapıları da tehdit eden bir gerçeklik olarak en öncelikli gündemlerden biri hâline getirilmelidir.
#Marmara
#deprem
#İstanbul
#kentsel dönüşüm