Jose Saramago “Körlük” ve bizim börekçi

04:0024/08/2025, Pazar
G: 24/08/2025, Pazar
Yaşar Süngü

İstanbul’un meşhur börek zincirlerinden bir tanesinin giriş kapısının yanında üç ayaklı bir yazı tahtasının üzerinde amatörce çizilen bir karikatürü gördüğümde önce bunun börek tanıtımı için çizilmiş bir resim olduğunu zannettim. Öyle değilmiş. Yanına yaklaştığımda yazı tahtasının üstünde kara kalemle çizilen bir karikatür vardı. Demir parmaklıkların içinde bir adam elinde bir çubuk. Parmaklığın dışında da bütün bir ekmek ve hemen yanı başında muhtemelen demir parmaklıklı kapının anahtarı. Resimde

İstanbul’un meşhur börek zincirlerinden bir tanesinin giriş kapısının yanında üç ayaklı bir yazı tahtasının üzerinde amatörce çizilen bir karikatürü gördüğümde önce bunun börek tanıtımı için çizilmiş bir resim olduğunu zannettim.

Öyle değilmiş.

Yanına yaklaştığımda yazı tahtasının üstünde kara kalemle çizilen bir karikatür vardı.

Demir parmaklıkların içinde bir adam elinde bir çubuk.

Parmaklığın dışında da bütün bir ekmek ve hemen yanı başında muhtemelen demir parmaklıklı kapının anahtarı.

Resimde adam parmaklığın arasından çubuğu uzatmış ekmeği almaya çalışıyor.

Adamın önceliği özgürlük değil, ekmek.

Anahtarı almaya çalışsa ve alsa hem özgürlüğünü kazanacak hem de ekmeği.

Ama onun kafası öyle çalışmıyor.

Mideye odaklanmış.

Önce açlığını bastırması gerektiğini düşünüyor.

Resmin en üstünde kırmızı kalemle şunlar yazıyor;

A...... S....... Börekçisi;

Adres sorabilir, emanet bırakabilirsiniz.

İşletme değil esnafız....

Kırmızı yazının hemen altında da şöyle bir yazı var;

İnsanları temel ihtiyaçları ile meşgul edersen, kaybettikleri özgürlüğü unuturlar. Jose Saramago (Körlük).

**

Börekçinin farklı biri olduğu belli.

Klasik, tanıdığımız bildiğimiz esnaf değil.

Zaten giriş kapısına astığı başka bir yazı da onun
sosyal kimliğini
ele veriyor.

Kapıdaki yazı da İstanbul gibi istismarcıların yoğun olduğu bir şehirde oldukça cesur bir yazı.

Çok işlek bir caddede bulunan börekçinin giriş kapısının üstündeki yazı aynen şöyle;
Gazi ve şehit yakınlarına bütün ürünler ücretsizdir.

Not; İstismar edileceğine inandığım için börekçinin açık adresini vermiyorum.

**

İstanbullu börekçimiz anlaşılan dış dünyada, içeride ve sosyal sınıflar arasında bugün yaşanan
toplumsal körlükten
oldukça rahatsız.

Rahatsız ki Körlük romanının yazarı Jose Saramago’nun kitabından yaptığı alıntıyı dükkânın girişine asma ihtiyacı hissetmiş.

**

Jose Saramago Nobel Edebiyat Ödüllü Portekizli bir yazar.

Çocukluğu yoksulluk içinde geçmiş.

1922 doğumlu yazar ailesinin ekonomik durumundan ötürü okulu yarıda bırakıp çalışmaya başlamış.

Asıl mesleği makinistlik olan yazarın yapmadığı iş yok.

Bir dönem ressamlık, çevirmenlik, editörlük gibi işlerle de ilgilenmiş.

2010 senesinde hayata veda etmiş.

Körlük romanı, dünyada en çok satışı yapılmış kitaplardan biri.

Körlük
adlı romanın kısa özeti şöyle;

Araba kullanan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken birden körleşir. Aniden gelişen bu durumdan dolayı bağırmaya başlar.

Başka birisi ona yardım ederken, arabası çalınır.

Adamın arabasını çalana da körlük bulaşır.

Doktora giden adamın neden kör olduğunu kimse anlayamaz.

Ancak, doktora körlük bulaşır.

Zamanla şehirdeki pek çok kişiye körlük bulaşır.

Devlet yetkilileri bu hastaları aynı binada karantinaya alır.

Aralarında kör olmayan tek kişi ise doktorun eşidir.

Doktorun yanında kalabilmek için kör taklidi yapar.

Tüm ülkeye yayılan körlükten dolayı kıtlık başlar.

Çeteler insanların yiyeceklerini çalar ve kadınlara tecavüz eder.

Doktorun karısı bir gün çete liderini öldürür.

Hastaneden herkes kaçar, ancak durumun dışarda farklı olmadığını fark ederler.

Doktor ve eşi, uzun bir süre dışarıda kalır ve sokaklarda çeşitli zorluklarla karşılaşır.

Daha sonra evlerine giden çift, buranın yağmalanmadığını anlarlar.

Evde yedi kişiyle beraber yaşarlar.

Zamanla herkesin körlüğü geçer.

**

Zamanla herkesin körlüğü geçmiyor aslında.
Bir körlük bitiyor başka bir körlük başlıyor.

**

Toplumsal körlükten
rahatsız olan biri de bu arkadaşlar;

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde gönüllü bir adam ve kız arkadaşı, köy köy dolaşıp çocuklara dondurma dağıtıyor.

Bakkalın bile olmadığı mezralara kadar gidip yüzlerce çocuğu sevindiriyorlar.

Sıcaklık 42 dereceyi geçse de arabalarına yükledikleri buz kasalarıyla 2024 yazında başladıkları bu yolculukta bugüne kadar 600’den fazla çocuğa ulaşmışlar.

O çocukların birçoğu belki de dondurmayı ilk kez tadıyor.

**

Bizim İstanbullu börekçimiz ile yazın köy köy dolaşıp çocuklara dondurma dağıtan bu arkadaş, toplumsal körlüğe isyan eden ama isyanını ağlayarak, şikayet ederek, başkalarını suçlayarak susturmak yerine
çözüm
üreterek
bastıran iki “İnsan”.
Tıpkı Gazze için İsrail’e
karşı küresel şirketleri boykot eden ve meydanlarda devletlere “soykırımı durdurun” diye bağıran diğerleri gibi.

İnsan olarak doğuyorsun ama insan kalamıyorsun.

Onun için çaba göstermek gerekiyor.

#Toplum
#Aktüel
#Yaşar Süngü