Ha Sinan E. ha Carry T.

04:004/05/2025, Pazar
G: 4/05/2025, Pazar
Yusuf Dinç

Geçtiğimiz gün çok çok ilginç bir haber düştü gündeme. İlginçti çünkü orijinaldi, soğukkanlıydı, samimiydi ve küresel finansı çok iyi uyarlamıştı. Haberin metni şöyle; “Adana'da bir çiftin düğün töreni yapılırken salona giren Sinan E. (48), takı merasiminde para takacakmış gibi sıraya girdi. Genç çifte takılan paraların toplandığı kutudan sayıma yardım için bir deste parayı aldı. Sayıyor gibi yapıp cebine indirdi. Düğünde anonslara da yardımcı olan Sinan E., gelin ve damadın yanına gidip su ve kola

Geçtiğimiz gün çok çok ilginç bir haber düştü gündeme. İlginçti çünkü orijinaldi, soğukkanlıydı, samimiydi ve küresel finansı çok iyi uyarlamıştı.

Haberin metni şöyle;

“Adana'da bir çiftin düğün töreni yapılırken salona giren Sinan E. (48), takı merasiminde para takacakmış gibi sıraya girdi. Genç çifte takılan paraların toplandığı kutudan sayıma yardım için bir deste parayı aldı. Sayıyor gibi yapıp cebine indirdi.

Düğünde anonslara da yardımcı olan Sinan E., gelin ve damadın yanına gidip su ve kola ikramında da bulundu. Kutudan yarım saat içinde toplam 40 bin lira aldı. Hırsızlık ise damadın kendisine takılan “bin
doları
” görmemesi üzerine ortaya çıktı. Şikâyet üzerine görüntüleri izleyen hırsızlık ve yankesicilik bürosu ekipleri, Sinan E.'yi evinde yakaladı.”

Bu haberin uyarlanmamış versiyonunu okuyalım bir de;

“Adana'da bir çiftin düğün töreni yapılırken salona giren Carry T. (48), takı merasiminde para takacakmış gibi sıraya girdi. Genç çifte takılan paraların toplandığı kutudan sayıma yardım için bir deste parayı aldı. Sayıyor gibi yapıp cebine indirdi.

Düğünde anonslara da yardımcı olan Carry T., gelin ve damadın yanına gidip su ve kola ikramında da bulundu. Kutudan yarım saat içinde toplam 40 bin lira aldı. Hırsızlık ise damadın kendisine takılan “bin
doları
” görmemesi üzerine ortaya çıktı. Şikayetlere rağmen görüntüleri izlemeyen kayıtsızlık bürosu ekipleri, Carry T.'yi yakalayamadı.”

Sinan E.’nin küresel finansı bu denli iyi anlamış ve uyarlamış olmasına şaştım. Dolar çıkmasa kimsenin bir şey anlamayacağı detayını kaçırmış sadece. 40 bin lira 1000 dolardan büyük sonuçta…

Türkiye evvelce Carry T.’yi kovmuştu. Şimdi de ille gel diyor.

Sıcak paraya ne dost ne düşman olmalı. Artık ayarı bulmalı.

Daha da önemlisi; Türkiye ekonomik sorunlarını kendi içinde halletmeli. Küresel konjonktür gelip de Türkiye’nin sorununu çözer mi, çözmez mi, belli olmaz.

Ekonomi yönetiminin ve ortodoksinin temel yanlışı bu; işi başkasına havale etmek. İş konjonktüre havale edilemez. Türkiye’nin kendi parametrelerine göre program kurulmalı. He, ondan sonra konjonktür de elverişli olursa ne ala.

Bir de Sinan E.’nin TL kredi alıp dolar mevduat yapan sürümü vardı. Şimdi öğreniyoruz ki mekanizma tersine dönmüş. Eximbank’tan dolar kredi alıp TL mevduat yapanlar varmış.

Eximbank yöneticisi ASO toplantısında sanayicileri bu konuda uyarmış.

Buradan bakınca Sinan E.’nin suçu ne, diye düşünüyorum.

Uyarmaktansa tedbir alınmalı. Bu firmaların limitleri kapatılır olur biter.

Bilanço içi geçişler suç değildir, denecek tabi. O halde kur doğru ayarlanmalıdır.

Aynı toplantıda sanayicinin dayanacak gücümüz kalmadı çıkışı da gündem oldu. Sonuna kadar haklı bir çıkış.
Katı sektörlerin enflasyonu nedeniyle imalat sanayi yüksek faize katlanmamalı.
Fakat Merkez Bankasının politikasını faiz-enflasyon ilişkisi yerine
faiz-kur
ilişkisiyle belirlediğini de artık herkes anlamış olmalı.

Bir de kimsenin söylemeyeceğini ben söyleyeyim; bugün dayanacak güç bulamayan iş dünyası evvelce de kredi ortamı elverişliyken uçacak güç bulamamıştı.

Türk iş dünyasına dair tek bir gerçek var.
Ne uçabilir ne dayanabilir, sadece kaçabilir.

Evet, bu belki çok sert bir eleştiri ama uçamayan ve dayanamayan iş dünyası milli menfaatler söz konusu olunca hemen kaçarız tehdidinde bulunuyorsa bir durup düşünmek lazım.


ROM AÇILSIN

Cuma günü Merkez Bankası daha önce yüz tilkinin kuyruğu birbirine bağlanmış deyip eleştirdiği makro ihtiyati tedbirleri gene uygulamaya koydu. Rezervlerini güçlendirmek için yabancı para zorunlu karşılıklarını artırdı.

Merkez Bankasının uygulamaya koyacağı tek bir mekanizma var o da Rezerv Opsiyon Mekanizmasıdır (ROM). Mekanizmayı anlayabilmeniz için önce zorunlu karşılığın ne olduğunu izah edeyim.

Bankaya yatırılan paralar ve değerli metallerin bir kısmı miktar ayarlamaları için merkez bankasına aktarılmak zorundadır. Buna zorunlu karşılık denir. Her para veya değerli metal kendi cinsinden karşılığa tabidir. Yani TL için TL zorunlu karşılık, dolar için dolar, altın için altın ayrılır.

ROM ise işi biraz farklılaştırır. Bu mekanizma sayesinde bankalar, uhdelerindeki TL hesaplar için TL zorunlu karşılık yerine döviz veya kıymetli maden cinsinden zorunlu karşılık tutulabilir. Böylece merkez rezerv temin edebilir ve TL kredinin maliyeti düşürülebilir.

ROM işliyorken Türkiye’nin altın rezervi için 800 ton hedef verilmişti. Brüt altın rezervi 787 tona kadar çıkmıştı. Sonra aynı merkez bankası yönetimi kendi hedefinin hilafında liralaşma bahanesiyle ROM’u kapattı. Bir daha da açılmadı. O günden beri açılmasını savunuyorum. Altın rezervleri bugün 595 ton civarında sanırım.

Merkez ROM’u açıp döviz ve altın rezervlerini güçlendirmeli. O zaman TL likiditesi bollaşır denecekse başka taraftan sıkılır.

Ortodokslar artık altınla kavga etmeyi bırakmalı.
Tasarruf birimi altındır.
Kavgayı bitirip altını finansal kapsayıcılık içine almak daha doğrudur. Altın cinsi kredi verilemiyor kadük kalıyor, diyeceklerdir.

Merkez ROM’la döviz ve altın rezervlerini bir güçlendirsin hele… Kontrol gücünü eline geçtikten sonra SWAP yapar, dövize döner, ne yaparsa yapar…

Türkiye’nin sorunları 5 dakikada çözülür. Kavgayı bırakıp işe odaklanırsa… Yani algıyı bırakıp olguya odaklanırsa…

Çözüm dışarıda (konjonktürde) değil, içeride…

Türkiye gerçek ekonomik gücünü yani
altınını ortaya korsa kimse kaçmakla göçmekle sıcak parayı çıkarmakla falan onu tehdit edemez.
#Ekonomi
#finans
#Yusuf Dinç