Türkiye, iki yüzyıldır önce asimilasyon (kendine olan güvenini yitirerek erime)) sonra da eliminasyon (yok olma, intihara sürüklenme) süreci yaşıyor…
Bu ülkeyi vareden, yaşatan, tarih yapmasını mümkün kılan değerlerini, kültürünü, varlık sebebini -tek kelimeyle- ruhunu yitirme tehlikesinin eşiğine sürükleniyor hızla…
Şerif Mardin'in Amerikalı parlak muhafazakâr sosyal teorisyen Edward Shills'ten ödünç alıp kendine göre yorumlayarak (aslında “çarpıtarak” demem lazım'dı) popülerleştirdiği “merkez-çevre” kavramlaştırmasını yeniden konuşmanın ama bu kez çarpıtmadan konuşmanın ve Türkiye’ye hakkıyla uyarlamanın tam sırası.
Edward Shills, Robert Nisbet'le birlikte Amerikan sosyal teorisinin en parlak birkaç isminden biridir. Chicago Üniversitesi çevresinde toplanmış öncü teorisyenlerdir bu muhafazakâr düşünürler.
Robert Nisbet'in “The Sociological Tradition” başlıklı çığır açıcı kitabını “Sosyolojik Düşünce Geleneği” başlığıyla Paradigma Yayınları için özene bezene çevirmiştim. Edward Shills'in merkez-çevre ilişkilerini anlattığı öncü kitabı ve “Tradition” (Gelenek) başlıklı nefis kitabı Türkçeye mutlaka çevrilmeli ve tartışılmalı. Hatta yaklaşık 30-35 yıldan bu yana Türkiye'deki İslâmî kesimlerin aydın ve akademisyenlerine Batı'daki bu cins, öncü muhafazakâr sosyal teorisyen ve düşünürlerle diyalojik bir ilişki ve konuşma içine girmeleri gerektiği çağrısı yapıyorum. Bendeniz bu çabayı kendimce gösteriyorum bu tür çalışmaları Türkçede yayınlayarak ve tartışarak. Bir entelektüel kuşağın, medeniyet mefkûresi olan bir öncü kuşağın bu diyalojik konuşmayı gerçekleştirmesi ülkemizin entelektüel hayatını zenginleştirecek bir adım ve açılım olurdu.
“Olurdu” diyorum artık bitti çünkü. Amerika'da sözkonusu muhafazakâr kuşağın da liberal kuşağın da özgün isimleri ve temsilcileri kalmadı. Postmodernlik, radikal akımları kışkırttı kaçınılmaz olarak. Batı düşüncesinde merkez fikri çöktü.
Ayrıca görülmeyen başka bir hâdise de yaşandı. Cassirer, Batı düşüncesinin yaratıcılığını yitirmesini “entelektüel merkez” olacak bir fikri kalmamasına bağlıyordu haklı olarak. Üstelik de oldukça erken bir tarihte. Henüz kendisinin de bayraktarları arasında yer aldığı yeni-Kantçılığın çok revaçta olduğu bir zaman diliminde.
Casirer'in cins bir düşünür olarak görece erken bir tarihte Batı uygarlığının entelektüel merkez'ini yitirdiğini görmesi, onun sanat felsefesi, sembolik formların felsefesi üzerinde derin ve uzun soluklu eserler vermesinin bir meyvesiydi, diye düşünüyorum. Bütün sanat türlerinde ortaya çıkan modernizm akımının ürünü atılımlar, modern düşüncenin insanı tanrılaştıran merkezî fikrinin dayanaksız ve dayanıksız olduğunu gözler önüne seriyor, modernliğin ölümünü ilan ediyor, postmodenliğin yapıtaşlarını döşüyordu.
Meseleyi, doğrudan dünkü yazımda girdiğim Türkiye’nin İslâmî merkez'ini yitirmeye başladığı ve bunun bizim neden intiharımız olduğu meselesini tartışmaya getirmek istiyorum.
Entelektüel merkez kavramına mim koymak gerekiyor tam bu noktada.
Edward Shills, bir toplumun değerlerini, anlam haritalarını, sembolik haritalarını oluşturan kültürünü, dolayısıyla ruhunu “merkez”; bu kurucu temel değerlerin dışındaki kültürel ve sosyolojik oluşumları ise “çevre” olarak konumlandırıyor.
Özetle, bir toplumun kültürü ve ruhu, toplumun merkez'ini oluşturuyor. Toplumdaki diğer zihnî ve sosyokültürel marjinal oluşumlar veya öbeklenmeler ise “çevre”yi temsil ediyor.
Şerif Mardin, Türkiye'de laik devlet'in “merkez”i; iktidar alanına maruz kalan, dışına itilen toplumun, İslâmî çevrelerin ve değerlerin ise “çevre”yi teşkil ettiğini söylemişti. Edward Shills'in teorisini alıp bu şekilde uyarlamak Türkiye'de yaşanan toplumu jakoben yöntemlerle tepeden İslâm'dan uzaklaştırarak laikleştirme (yani asimilasyon ve eliminasyon) cinayetlerini açıklamak için elverişli olabilir.
Ama Edward Shills'in orijinal teorik çerçevesi çok önemli ve açıklama gücü güçlü bir çerçeve. Bendeniz doğrudan oradan kalkarak Türkiye’nin yaşadığı kültürel intihar girişimine dair sarsıcı birkaç cümle kurmak istiyorum.
Türkiye, Tanzimat’la birlikte kendinden yani İslâmî kimliğinden ve tecrübesinden şüphe etmeye başladı.
İkinci Meşrûtiyet'ten, özellikle de Cumhuriyet'ten itibaren ise Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yerinde ve keskin gözlemiyle “kültürel inkâr” süreci yaşamaya koyuldu. Bu ülkede uygulanan radikal Batılılaşma / laikleşme projeleriyle toplumun ruhu, medeniyet kökleri inkâr edildi, topluma ruhunu veren İslâmî merkez değerler, anlam haritaları, devletin ve hayatın bütün alanlarından hızla tasfiye edildi. Gelinen noktada toplum kültürel intiharın eşiğine sürüklendi.
Gelinen nokta; Nietzsche'nin pasif nihilizm olarak adlandırdığı duyarsızlaşma, her tür hedonizm biçiminin zıvanadan çıkması, liselerin bile teşhirciliğin mekânlarına dönüşmeye başlaması.
“Devlet” konusunda çok yanlış ve saçma sapan bir masal üretiliyor bu çorak ülkede: “Bu ülkede 2500 yıllık devlet aklı var. Devletimiz her şeyi iyi biliyor, hâl yoluna koyuyor, koyacak…” diye diye milleti uyuttular.
Bu ülkede milletin devleti filan yok, kalmadı, yok ettiler.
Küçük bir devşirme şebeke devleti ele geçirdi iki asırdır.
Ülkenin sosyolojisini yerle bir etti bu şebeke ve uzantıları…
Bu ülkede milletin devleti filan olmadı, modernleşme tarihimizden bu yana.
Bu ülkede “millet” kalmadı.
Fransız devriminin karikatürü, milleti uyutarak ülkeyi soymak için yüceltilen ve topluma aba altından soba gösteren sahte ideolojilerin kölesi yığınlar icat edildi.
Şimdi de son 7-8 yıldır popülist bir “milliyetçi merkez siyaset” icat ediyorlar…
Ak Parti'nin altı oyuluyor adım adım…
AKP'li tipler ve onların Ak Parti dışındaki işbirlikçileri devrede…
Millî Görüş'ün de böyle böyle altı oyulmuş, bitirilmeye çalışılmıştı.
Türkiye, çok tehlikeli bir çıkmaz sokağın eşiğine doğru sürükleniyor hızla…
“İslâmî merkez” boşaltıldı.
İslâmî entelektüel merkez de.
İslâmî siyâsî merkez de.
İslâmî sosyal merkez de buharlaştı.
Derinlemesine durup düşünmenin, köklü, uzun soluklu okumalar yapmanın tam zamanı…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.