Merhamet, Gazze’nin “Gazze sonrası” dünya için tohumudur

04:0019/10/2025, Pazar
G: 19/10/2025, Pazar
Yusuf Kaplan

Gazze milat oldu: Bundan böyle bir “Gazze’den öncesi”, bir de “Gazze’den sonrası” vardır, demiştim. Tarih artık buna göre, Gazze’ye göre yeniden yazılacak. MTO Azerbaycan Temsilcisi Vuqar Azizov kardeşim, bu yazıları aldı, bambaşka boyutlara taşıdı. Bu yazılarda Gazze üzerine nefis bir düşünme çabası ortaya koyuyor Vuqar Azizov kardeşim. Bu yazıyla birlikte “Gazze’den sonra” ne olabilir, sorusunun izini süreceğiz... ÇAĞI ANLAMA SÜRECİNE KATKILARI Gazze’nin ektiği leziz tohum üzerinde kafa yormak

Gazze milat oldu: Bundan böyle bir “Gazze’den öncesi”, bir de “Gazze’den sonrası” vardır, demiştim. Tarih artık buna göre, Gazze’ye göre yeniden yazılacak.

MTO Azerbaycan Temsilcisi Vuqar Azizov kardeşim, bu yazıları aldı, bambaşka boyutlara taşıdı. Bu yazılarda Gazze üzerine nefis bir düşünme çabası ortaya koyuyor Vuqar Azizov kardeşim.

Bu yazıyla birlikte “Gazze’den sonra” ne olabilir, sorusunun izini süreceğiz...


ÇAĞI ANLAMA SÜRECİNE KATKILARI

Gazze’nin ektiği leziz tohum üzerinde kafa yormak gerekiyor.

Bu tohum hangi zeminde inkişaf edecek? Bu soruyu görmezden gelemeyiz. Ne yazık ki merhamet, şu anda başka bir kavramsal dünyaya doğru yönlendiriliyor.

Modernite, bilimi tanrı konumuna getirdi; felsefeyi ve kiliseyi yıktı.

Nietzsche’nin kışkırtıcı tabiriyle “bilim kilisesi”ni kurdu.

Felsefesinin adı pozitivizm, pragmatizm ise bu düşüncenin egosantrik belirleyicisi oldu.

Yusuf Kaplan Hoca bunu, “Aklın çarmıha gerilmesi” olarak özetliyor.

Modernitenin hâkim kavramları:

“Bilim – Pozitivizm - Pragmatizm”

Her şeyi akla izafe eden bu mekanikleştirilmiş anlayış, aklı kendi yarattığı karşısında krize soktu; duygu patlamasını başlattı.

René Guénon’un tabiriyle bu bir “sahte patlama”dır.

Pozitivizmin hâkim olduğu zihniyet dünyasında katılaşma en üst düzeye ulaştı. Kuantumun ortaya çıkışıyla bilimsel temelin sorgulanması, modernitenin eleştirisini doğurdu. Ancak bu sorgulama da hakikatin yerine yine pozitivist temelde yürütülüyor; özgün bir anlayış doğmuyor.

Yusuf Kaplan Hoca şöyle ne güzel özetliyor:

“Modernitede hakikat yıkıldı; postmodernitede ise hakikatin de hakikati yıkılıyor.”

Yeni kavramsal düzlem artık:

“Dijitalizm - Tekno-pozitivizm - Hedonizm”

Dolayısıyla bu eleştiri, bilimsel zeminin dönüşümüdür; özgün değildir.

Gazze’de uyanan merhamet, modernitenin çöküşüdür. Ancak özgün olarak mı diriliyor, yoksa yönlendiriliyor mu? Şu anda çok kurnaz bir yönlendirme söz konusudur:

Akıl moderniteyle tutuldu, postmodernite ise kalbe saldırıyor.

Merhamet, duyguların uyanışıdır. Ama pozitivist temelden tekno-pozitivist temele indirgeniyor.

Selefîlik, moderniteye tepki olarak ortaya çıktı; fakat özgün değil, reaksiyonel bir harekettir. Bu da aklı dondurdu.

Şimdi “akleden kalp” statüsünde olan akıl, rüzgârda savruluyor. Eğer merhamet köklere tutunmazsa, yıkılacaktır.

Merhamet, İslâm medeniyetinde tasavvufun tezahürüdür. Ancak bugün yaşanan sahte manevi arayışlar, duyguları da felç ederek tamamen hedonist temelli bir dünya kuruyor.

Kuantum tekniği, temeli sekülerist yöntemlere dayalı psikoloji terapileri ve tüm bunların bilimsel düzeyde “kuantum köprüsüyle” tasavvuf ve irfânî geleneğimizle özdeşleştirilmesi; derinliği sahte mistisizme indirgeyerek hakikati tamamen yok etmek anlamına gelir.

Gazze’de uyanan merhamet, “biz yokuz” diye bizi simülasyon içinde diriltmiyor; aksine kendi elimizle duygumuzu yıktırıyor, “hedonizm özgürlüğü” içinde hapsediyor.

Fitne: Bunun farkında olmadan rüzgâra kapılmak.

Fırsat: Farkına vararak köklere bağlanmak.

Peki, bu köke nasıl bağlanabiliriz?

İlk medeniyet krizinde bunun örneği var:

Osmanlı’nın kuruluşundaki ana şifreler, bugünün anahtarıdır.

#Gazze
#Toplum
#Yusuf Kaplan