Son günlerde Türkiye siyasetinin birinci gündem maddesi, yeni Anayasa. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni Anayasa çağrısı üzerine, yeni anayasa tartışılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin yeni bir anayasayı tartışmasının vaktinin geldiğine vurgu yaparak, "Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla bu konuda bir anlayış birliğine varmamız halinde, önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Esasen Türkiye'de sorunların kaynağının 1960'dan beri hep darbeciler tarafından yapılan anayasalar olduğu açıktır" diyen Erdoğan, ne kadar değiştirilirse değiştirilsin anayasanın ruhuna derç edilen darbe ve vesayet izini silmenin mümkün olmadığını belirtti. Daha önce yeni bir anayasa girişiminde bulunduklarını ve Meclis'te sandalye sayılarına bakmadan tüm partilerden eşit temsilciyle başlatılan bu çalışmaların CHP'nin süreci tıkaması nedeniyle neticeye ulaşamadığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkemizin bu önemli fırsatı kaçırmış olmasından dolayı üzüntülüyüz. Belki de şimdi Türkiye'nin tekrar yeni bir anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir. Anayasa çalışması öyle gizli saklı mahfillerde, terör örgütü ile irtibatlı kesimlerin gölgesinde, ülkesiyle, zihni ve kalbi bağlantısı kopuk isimlerle yürütülebilecek bir iş değildir. Bu çalışmanın milletin gözü önünde ve onun temsilcilerinin tamamının katılımıyla şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi, ortaya çıkan metnin de mutlaka milletin takdirine sunulması gerekir. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla bu konuda bir anlayış birliğine varmamız halinde, önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Milli iradenin gücünü yansıtacak yeni Anayasamızın, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı için belirlediğimiz hedefleri taçlandıracağına inanıyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gelin, hep birlikte yeni Anayasa konusundaki tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım"
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Milletimizin reform gündemimize olan samimi ilgisi ve yüksek beklentisi, bizi yeni Anayasa hazırlama teklifimizi kamuoyuna sunma konusunda cesaretlendirmiştir"
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin amacı, görüşü ve düşüncesi de bu yöndedir" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, ’Yeni Anayasa yapımı’ konusunda yaptığı yazılı açıklamada, dün yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın hitamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından; “Belki de şimdi Türkiye’nin yeni bir anayasayı tartışma vakti gelmiştir” açıklaması gündemin ağırlık merkezine yerleştiğini belirterek, "Yürürlükteki 1982 Anayasa’nda bugüne kadar 19 defada 184 değişiklik yapılmasına rağmen vesayetin derinlere nüfuz etmiş iz ve kalıntıları bir türlü silinememiştir. Bunun pek çok nedeni olsa da, en önemlisi Anayasa’nın dayandığı fikir, düşünce ve esasların demokratik nitelikten mahrumiyetidir. Bu kapsamda vasat bulan sıcak tartışmaların hız kesmeden, bilahare yoğunlaşıp yaygınlaşarak bugünlere ulaştığı herkesin bildiği gerçekler arasındadır. Bütün hukuk kuralları gibi, anayasalar da belirlenmiş ve üzerinde nitelikli uzlaşma sağlanmış normlar içermektedir" ifadesini kullandı.
"Anayasa bir devletin temel yapısını ihtiva etmekle birlikte, bu temel yapı içindeki kurum ve kuralların nasıl ve hangi ilkelere uygun olarak işleyeceğini hem gözetmekte hem de göstermektedir" diyen Bahçeli şöyle devam etti:
"Bir toplum sözleşmesi çerçevesinde devletin kuruluş esaslarını belirleyip fonksiyonel hale getiren anayasanın diğer hukuk metinlerinden muhteva olarak farklılıklar içermesi şüphesiz kaçınılmazdır.
Bu farklılıkların en bariz özelliklerinden birisi de devletin dayandığı fikir ve düşünce kalıplarının toplum hayatına yansımasıdır.
Doğal olarak bir anayasanın yazıldığı dönemin şartlarını ruhunda taşıması, devlet ve toplum hayatına tesir eden müspet veya menfi gelişmeleri lafzında barındırması bugüne kadarki tecrübelerle sabit ve varittir.
1982 Anayasa’sını bu açıdan ele almak akla ve mantığa en uygun tercihtir.
Buradan hareketle mevcut ve meri Anayasa’nın olağan dışı şartların mahsulü olduğu, zaman içinde pek çok maddesinde değişiklik yapılmasına rağmen statükocu vasfında herhangi bir zayıflamanın da görülmediği çarpıcı şekilde ortadadır."
"Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin amacı, görüşü ve düşüncesi de bu yöndedir" ifadesini kullanan Bahçeli, 27 Nisan 2017 tarihinde yapılan Halk oylamasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim sistemi bakımından üçüncü evreye geçtiğine dikkat çekerek şunları dedi:
"Nitekim milli irade, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kabul ve tasdik etmiştir.
Yeni yönetim sistemi geçmişten tebarüz edilen tarihi emanetlerle geleceğe yüklenen kutlu hedefleri buluşturan milli nitelikli, demokratik ve kapsayıcı niyetli bir anlayış ve kavrayış üzerine inşa edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 9 Temmuz 2018 tarihi itibariyle resmen uygulanmaya başlamış, yönetim hayatımız bu haliyle güçlenmiş, kuvvetler ayrımı arasındaki çizgiler netleşmiştir.
Elbette yeni sisteme müzahir ve müstahak bir anayasanın yazılması mecburiyet olmasının yanı sıra demokratik bir mükellefiyettir.
Anayasası eski sisteme göre hazırlanmış, yönetim sistemi yeni esaslara göre reforma bağlanmış bir ülkenin siyasi ve hukuki çelişkilerden kurtulmasının başkaca bir seçeneği yoktur.
Parlamenter sistemin tozu ve tortularıyla Türkiye’nin ufkunun perdelenmesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni en azından zaafa uğratma riski taşımaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kökleşmesi, serpilmesi, taban tutması, devlet ve millet hayatına nüfuz eden kilitlerin açılması bu sayede mümkün olacaktır.
Toplumun her kesimini kucaklayan, meşru her düşünceyi sahiplenen, kurucu değerlere yaslanan, kuruluş felsefesini benimseyen, kaldı ki yeni yönetim sisteminin temel yapı taşlarını, vazgeçilmez ilke ve esaslarını daha da geliştirmeyi önceliğine alan bir anayasa ertelenemez ihtiyaçtır.
Zamanın ruhuyla çelişen ve üstelik ters düşen hukuk kuralları; sosyolojik, ekonomik, kültürel ve siyasal kazanımları sekteye uğratacak, sorunların daha da ağırlaşmasına yol açacaktır.
Bu itibarla hukuk piramidinin en üstünde yer alan anayasalar engelleyici veya geciktirici değil; dinamik, dengeli, tarihsel müktesebatla çerçeveli, milli özlemleri doğru okuyan, devlet-millet arasındaki ilişkileri herkesin kendisini içinde göreceği bir toplum sözleşmesiyle yoğuran müstesna bir yaklaşımla temellenmelidir. Bizim amaç ve arzumuz da budur."
"Hedeflenen yeni anayasanın kalite ve kapsayıcılığı ne kadar fazla olursa olsun; siyaset eğer ahlaki rekabetten uzaklaşır, bölünme ve kavga üzerine bina edilirse, bunun acıklı faturası direkt millete çıkacaktır" vurgusunu yapan Devlet Bahçeli açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye’nin kutuplaşma virüsünden arınması, temel hak ve özgürlüklerin milli değerlerle perçinlenmesi samimi beklentimizdir.
Gizli mahfillerde, tehlikeli maksatlarla, gölgeli emellerle anayasa taslağı hazırlayıp devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü siyasi amaçlarına kurban etmek isteyenlerin içine düştükleri zilletten kurtulmaları bir başka beklentimizdir.
Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihindeki en önemli reformu yeni yönetim sistemi ise diğerinin yeni anayasa olması tarihe ve millete boyun borcumuz olarak değerlendirilmelidir.
Yeni anayasayla birlikte; Düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlam esaslara bağlanması, Milli birlik ve kardeşlik bağlarının sürdürülebilir ve süreklilik arz eden demokratik kriterlerle bağıtlanması, Devlet ve millet arasındaki karşılıklı sorumlulukların sarih bir şekilde bağdaştırılması, yeni yönetim sistemiyle örtüşen devlet yapısının bağlayıcılığı ve hukuk mevzuatındaki gerekli düzenlemelerin yapılması mutlak surette ve öncelikle ele alınmalıdır.
Bir diğer önemli husus ise yeni anayasanın özü olacaktır. Bu meyanda hazırlanacak anayasa;
Türkiye’nin 21.yüzyılın üçüncü on yılında ve Cumhuriyet’in 100.yıldönümünün de ivmesiyle, terör, yoksulluk, yolsuzluk, hayat pahalılığı ve işsizlik musibetlerini yenmiş bir ülke olmasına destek vermeli,
Siyasal sistemimizdeki antidemokratik unsurları tasfiye ederek modern demokrasilerde olduğu gibi, fikir, inanç, teşebbüs, örgütlenme ve benzeri alanlarda temel hak ve özgürlükler güvence altına alan devlet bünyesine kavuşmayı temin etmeli,
Herkesin aynı milletin evladı olmaktan gurur duyacağı, ayrışmayı değil birleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı, kutuplaşmayı değil kaynaşmayı tahkim edecek bir uzlaşmayı sağlamalı,
Millet varlığı ile etnik köken veya mezhep gibi doğal özelliklerin milli kimliğin ve bin yıllık kardeşliğin ayrılmaz bir parçası olarak görüldüğü birlikte yaşama kültürünü daha da pekiştirmelidir.
Anayasa’nın ana fikrini teşkil eden Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü, üniter siyasi yapısı ile dilinin Türkçe olduğu ilkesi farklı yorumlara açık olmayan ve herkesi bağlayan kuruluş ilkeleridir. Ve böyle kalmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek dil esasına dayalı milli ve üniter bir devlettir."
Yeni anayasanın, milli ve tarihsel hakları muhafaza etmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "PKK’yla anayasa hazırlık masası kuranların savruldukları yanlış yoldan dönmeleri millete ve demokrasiye sadakatin gereği, yeni anayasa yazımı konusunda irade beyanları ise samimiyetlerin testidir.
Nitekim “Aşağıya bakmayacağız” diyerek eylem yapan marjinal gruplara destek veren siyasi partilerin, Türk milletinin yükseklere odaklanmış bakışlarını özümsemeleri, buna riayet ve refakat edecek hamiyeti sergilemeleri kendileri adına da hayırlı bir adım olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi yeni bir anayasa yazımı konusunda Cumhur İttifakı’nın birleştirici ve kucaklayıcı şuuruyla hareket edecek, üstüne düşen demokratik görevleri çekinmeden yerine getirecektir. Cumhur İttifakı’nda anlayış ve hedef birliği vardır, Allah’ın izniyle gereği de yapılacaktır. Aynı dürüst tavrı TBMM’de gurubu bulunan diğer partilerden özellikle beklemek en tabii hakkımızdır. 2021 yılı huzur, bereket, reform ve yükseliş dönemi olacaktır. Bunu da yeni anayasa taçlandırmak herkesin öncelikli sorumluluğu olmalıdır" ifadesini kullandı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Yeni bir anayasayı tartışmak ve bunu yaparken sadece aritmetik hesaba göre değil, Meclis'teki tüm partilerin bu tartışmanın içinde olması doğru olacaktır." dedi.
TBMM Başkanı Şentop, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Anayasa değişikliği tartışmaları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasa çağrısına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Şentop, anayasanın 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, 1982'de yürürlüğe girdiğini söyledi.
Anayasanın birçok maddesinin değiştiğini anımsatan Şentop, anayasanın ilk hazırlandığı döneminin izlerini, başlangıç bölümünden başlamak üzere çeşitli maddelerinde taşıdığını kaydetti.
Şentop, "Üzerinden çok uzun zaman geçti. Bu bakımdan yeni bir anayasayı tartışmak ve bunu yaparken sadece aritmetik hesaba göre değil, Meclis'teki tüm partilerin bu tartışmanın içinde olması doğru olacaktır." ifadelerini kullandı.
Şentop, 2011 seçimlerinden sonra bir uzlaşma komisyonu oluşturulduğuna, kendisinin de bu komisyonda AK Parti'yi temsilen yer aldığına işaret ederek, yaklaşık 60 madde, anayasanın yarısı veya biraz daha fazlasında, hüküm bazında tam mutabakat sağlandığını anımsattı.
Şentop, "En azından, tam mutabakatla anlaşıldığı için anlaştığımız maddeleri geçirelim." çağrısında bulunduklarını ancak önce "evet" diyenlerin, sonra "hayır" dediğini aktardı.
TBMM Başkanı Şentop, "Yeni anayasaya tartışması, Türkiye'de birçok tartışmayı anayasa içerisinde düzenlenen hükümler, kurumlar bakımından içinde barındırdığından bence böyle bir çağrı gerçekten heyecan verici. Daha önce bu işlerin içinde bulunmuş, iki yıla yakın bir emek sarf etmiş biri olarak daha bunu büyük heyecanla karşıladım." diye konuştu.
Meclis Başkanı olarak, bu konuda bütün partileri bir araya getirmek, yeni bir uzlaşma komisyonu kurmak konusunda inisiyatif alıp almayacağına ilişkin soru üzerine Şentop, partilerin tutumlarını görmeleri gerektiğini, bütün partilerin görüşlerinin ortaya çıkmadığını belirtti. Şentop, "Olursa çok iyi olur." dedi.
Anayasa değişikliğinde nerelere dokunulmak gerektiğinin sorulmasına Şentop, "Yeni anayasa, yepyeni, tamamen şu anki anayasada bulunmayan hükümlerden oluşan bir anayasa anlamına gelmiyor. Birçok konuda yerleşik hükümler var, değişmeyecek hükümler var, uzun süredir yürürlükte olduğu için benimsenmiş, yerleşmiş hükümler var. Önemli olan anayasanın paradigması, halk tarafından seçilmiş bir Meclis tarafından yapılması. Usulüne göre seçilmiş bir Meclis tarafından yapılması." karşılığını verdi.
Şentop, sistemle ilgili revize edilecek noktaların olup olmadığına ilişkin soruyu, "Mutlaka değişmesi gereken, bu sistemin işleyişiyle ilgili şu noktalarda sorun var diyebileceğimiz, anayasa hükümleri bazında düzenlemede bir sıkıntı, bir zorunluluk görmüyorum. " diye yanıtladı.
"Partili Cumhurbaşkanlığı" eleştirilerinin anımsatılması üzerine Şentop, bunu, "Tekerlekleri olan araba" tartışmasına benzetti. Şentop, arabanın zaten tekerleklerinin olduğunu ifade ederek, "Başkanlık sisteminde, cumhurbaşkanı, başkan zaten partilidir." değerlendirmesinde bulundu.
Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, sistemi tartışmak için önce Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirmek gerektiği yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Şentop, "Siyasi Partiler Kanunu'nu yeniden ele almak hatta yepyeni bir Siyasi Partiler Kanunu yapmak gerekir." ifadesini kullandı.
Şentop, ancak sistem tartışmasının bir ön şartı olarak kabul etmenin, mümkün olmadığını vurguladı.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasa çağrısını olumlu bulduklarını belirterek, "2023 vizyonu ile daha müreffeh, daha özgür, daha güvenli ve her alanda üretime yönelik hukuki, idari ve ekonomik projelere destek veren olumlu her türlü hamlenin içinde yer alırız ve destek veririz." dedi.
Destici, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündemi değerlendirdi.
Boğaziçi Üniversitesinde meydana gelen olayları dikkatle takip ettiklerini dile getiren Destici, üniversite öğrencilerinin bu ülkenin geleceğini temsil ettiğini vurguladı.
Destici, "Onlara bazen katılmasak da zaman zaman söylediklerini beğenmesek de fikirlerini ifade ederlerken hoşgörülü olmamızın ve onlara pozitif ayrımcılık yapmamızın ülkemizin geleceğine karşı bir görev ve sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Ancak yaşananlara bir bütün olarak yaklaşıp, olguları birbirine karıştırırsak hata yapmış oluruz. Düşünce ve ifade özgürlüğü ile suçu birbirinden ayıran çizgi konusunda net ve kesin bir tavır sergilemek mecburiyetindeyiz." diye konuştu.
Asker ve polise kurşun sıkan, öğretmenleri, vatandaşları, bebekleri öldürenlerin ve onların destekçilerinin üniversitelere dair söyledikleri hiçbir sözün değerinin olmadığını ifade eden Mustafa Destici, şunları kaydetti:
"Üniversiteler, devleti yıkmak isteyen terör örgütlerinin antrenman sahası değildir ve olmayacaktır. Buna hiçbir şekilde izin de vermeyiz. Üniversiteler, siyasetçilerin propaganda sahasına da dönüşmemelidir. Bu yöntemin zararlarını tartışmaya gerek bile duymuyorum. Öğrencilerimiz, düşündüklerini, tepkilerini, yasaları çiğnememek kaydıyla ifade edebilmeliler. Onların her zaman yanındayız. Evet, üniversiteler öğrencilerindir. Aynı zamanda okullarda huzur isteyen, evlatlarının güvenliğiyle ilgili endişe duyan öğrenci ailelerinin, vergileriyle o kurumlarda ücretsiz eğitim verilmesini sağlayan esnafın, çiftçinin, memurun, özetle milletindir."
BBP Lideri Mustafa Destici, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yeni anayasa çağrısını olumlu bulduklarını ifade ederek, "Nasıl bir anayasa istiyoruz?" başlığı altında, içinde kırmızı çizgilerinin de bulunduğu detaylı çalışmalarını daha önce ilgili kurumlara sunduklarını hatırlattı.
Kuvvetler ayrılığı ilkesinin aksayan yönlerinin ortadan kaldırılması ve hukuk temelli bir ortak yaşam anlayışının geliştirilmesi noktasında düzenlenecek bir anayasaya katkı sunacaklarını bildiren Destici, "2023 vizyonu ile daha müreffeh, daha özgür, daha güvenli ve her alanda üretime yönelik hukuki, idari ve ekonomik projelere destek veren olumlu her türlü hamlenin içinde yer alırız ve destek veririz. Biz toplumsal konsensüse zarar verecek derecede, üzüm yemek yerine bağcıyla uğraşmayı yeğleyen tartışmaların içinde olmayacağız." şeklinde konuştu.
- Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi
- Temel, esas