Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerini “Gidişat pek hayra alamet değil” diyerek özetledi.
ABD, “NATO müttefiki” Türkiye’yi F-35 programından çıkaracak, PKK ve FETÖ’yü destekleyecek hatta muhalefetle işbirliği yaparak hükümeti devirmek isteyecek kadar rahatsız.
Nedeni ise açık, Türkiye dış politikasını kendi belirliyor, ulusal çıkarlarını koruyor, dünyadaki mazlumlara sahip çıkıyor. İşte ABD’nin rahatsızlıklarının sebebi:
-Türkiye, “Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemli” diyenlere meydan okuyor.
-Türkiye, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ve Doğu Akdeniz’de bağımsız politikalar izliyor, çıkarlarını korumak için askeri operasyon yapmaktan ve bedel ödemekten çekinmiyor.
-Kurtuluş Savaşı’nda mazlum ülkelere örnek olan Türkiye, yine umut oluyor.
-ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın küresel sistemdeki hegemonyasına “Dünya 5’ten büyüktür”, “Daha adil bir dünya mümkün” diyerek itiraz ediyor, sesini yükseltiyor.
-“Türkiye’de Amerika’dan icazet almayan siyasetçi başarılı olamaz” söylemi yerle bir oldu.
-Ekonomik saldırılarla Türkiye’yi dize getirme, Türkiye’ye istediğini yaptırma dönemi kapandı.
-ABD’nin, FETÖ eliyle yaptığı 15 Temmuz darbe girişimi, güçlü bir siyasi irade ve sokaklara dökülen halkın mücadelesiyle başarısızlığa uğradı. Bu destan 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’ta içerideki adamlarıyla hükümetleri devirmiş ABD’yi öfkelendiriyor.
-ABD’nin desteklediği 15 Temmuz darbe girişimine halkın “dur” demesi de Washington’u çıldırttı. Başka ülkelerdeki darbe girişimlerinde de karşılarında halkı bulma ihtimalinin olduğunu gösterdi.
-Türkiye açık ve örtülü İHA, uçak ve diğer silah ambargolarıyla zayıf düşmüyor, terörle mücadelesini sürdürüyor. Tam tersine savunmadaki yerli hamle, kararlılık ve TSK’daki FETÖ temizliğiyle önemli askeri başarılar kazanıyor.
-ABD’liler Patriot satmaya yanaşmayınca hava savunma sistemi için Çin ile temas kurdu ve son olarak tüm tehdit ve şantajlara rağmen S-400 aldı.
-Türkiye artık Ortadoğu’daki işgalci güç İsrail’in yanında değil. Hatta Filistin davasının ve Kudüs’ün dünyadaki savunucusu. Türkiye, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararına en sert tepkiyi verdi. Bu konuda kararlı tutumundan asla vazgeçmedi.
-Enerjide bağımsız politikalar izliyor. Akdeniz ve Karadeniz’de gaz bulan Türkiye, dünyanın önemli bir enerji koridorunu da istiyor. Enerjide kaynak çeşitliliğine de yönelerek nükleer santral kuruyor.
-Türkiye, dünyadaki güç dengesi değişirken sadece ABD’ye veya Avrupa Birliği’ne mahkum değil. Rusya ve Çin ile de bağımsız politikalar geliştiriyor. Rusya ile birçok konuda işbirliği yaparken, ülke menfaatleri için gerektiğinde Libya ve Suriye’de olduğu gibi karşı karşıya gelebiliyor.
-Türkiye, Doğu Akdeniz’de sahil şeridine sıkıştırılmak istenirken verdiği “Mavi Vatan” mücadelesiyle ve Kıbrıs meselesindeki dik duruşuyla kurulan planları da alt üst etti.
Türkiye’nin milli politikalarından rahatsız olan ABD, bazen Muavenet saldırısı ile direkt gözdağı vermeye kalktı, bazen de sonuncusu 15 Temmuz’da olmak üzere darbeler ile de Türkiye’ye istikamet çizmeye kalkıştı. İşte ‘sözde müttefik’ ABD’nin Türkiye’ye karşı oyunları...
-ABD, 17-25 Aralık’ta dolaylı yoldan destek verdiği kumpas soruşturmalarını kendi de yürütmeye başladı. Halkbank’ı İran’a uyguladığı ekonomik ambargoyu delmekle suçladı. Dönemin Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, ABD’de tutuklandı. FETÖ’nün kumpas dosyaları üzerinden devam eden yargılama süreci boyunca Türkiye ve ABD ilişkileri önemli oranda zarar gördü. Davanın amacı Türkiye’ye ekonomik darbe yapmaktı.
-8 Ekim 2017’de ABD, Türkiye’deki konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un tutuklanması sonrası, Türkiye’den yapılan vize başvurularını süresiz olarak askıya aldı.
-FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında tutuklanan ve Türkiye’de ev hapsinde bulunan ABD vatandaşı Andrew Brunson’ın serbest bırakılmaması gerekçesiyle ABD, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yaptırım uygulama kararı aldı.
Ambargo silahını kullandı
-ABD, kendisine bağlı bir Türkiye hedefledi. Cumhuriyetin kurulmasıyla başlatılan millileşme hamlelerine karşı geliştirilen projelerden biri, o dönem Türkiye’yi Sovyet tehdidine karşı koruma amaçlı Marshall yardımları oldu.
Kendi uçak ve mühimmat fabrikalarıyla milli savunmasını kurmaya çalışan Türkiye’ye ucuza verilen askeri destekle bu fabrikaların kapılarına kilit vurulması sağlandı. Savunmada ABD’ye bağımlılık böyle başladı.
-Sözde Sovyet tehdidine karşı Türkiye’nin yanında olan ABD, bu durumu her daim bir sopa olarak kullanmayı da ihmal etmedi. Türkiye-ABD ilişkilerinde ilk kırılma Jüpiter füze krizi ile baş gösterdi. Türkiye’ye ABD tarafından NATO üsleri olarak konuşlandırdığı Jüpiter füzeleri dünyayı nükleer bir savaşın eşiğine getirirken, Türkiye, krizde ABD ile dönemin Sovyetler Birliği arasında pazarlık malzemesi yapıldı.
-Türkiye’yi Rusya ile tehdit politikası, 5 Haziran 1964’te, dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson’ın, Kıbrıs’a askeri harekata karşı İsmet İnönü’ye yazdığı mektupla sürdü. Johnson’un “Karşınızda Sovyetler Birliği’ni bulursanız, yanınızda biz olmayacağız” şeklindeki sözleri, Türkiye’nin NATO’ya daha az bağımlı politikalar izlemesi sürecinin de kapısını açtı.
-ABD, ambargolarla tehdit politikasını ilk 1974’te başlattı. 1974 Kıbrıs Harekatı sonrası Türkiye’ye silah ambargosu uygulama kararı aldı. Bu karar üzerine Türkiye, Adana İncirlik Üssü ile diğer üslerin ABD tarafından kullanımını askıya aldı.
-Türkiye’nin milli hamlesi Kıbrıs harekatını unutamayan ABD, 2 Ekim 1992’de harekata katılan Muavenet gemisi üzerinden mesaj verdi. Planlı bir NATO tatbikatında TCG Muavenet gemimiz Ege Denizi’nde Amerikan gemisinden atılan füzeyle vuruldu.
-ABD’nin Irak’ı işgal sürecinde 1 Mart tezkeresinin TBMM’den geçmemesi krize yol açtı. 4 Temmuz 2003’te Irak’ın Süleymaniye kentinde Amerikan askerleri, Türk askerlerinin başına çuval geçirdi.
-1991 yılında Saddam’a müdahale amaçlı Türkiye’nin desteğini isteyen ABD, Çekiç Güç sürecinde Irak kuzeyinde PKK terörünü besledi.
ABD, PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’ye de binlerce TIR silah ve teçhizat gönderildi, bir ordu gibi eğitildi, donatıldı. Türkiye’nin Irak kuzeyinde Pençe, Suriye kuzeyindeki Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatları ile ‘terör koridoru planı’ çöken ABD, bu girişimleri işgal olarak adlandırmaktan geri durmadı.
F-35’lerle modern haydutluk
-Türkiye’yi Suriye kuzeyinden yönelen tehdit karşısında yalnız bırakan ABD, Türkiye’nin Patriot uzun menzilli hava savunma sistemlerini alma talebini de türlü gerekçelerle karşılıksız bıraktı.
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 uzun menzilli hava savunma sistemi satın alması sonrası ABD Kongresi’nde Türkiye’ye F-35 satışının geçici durdurulmasını da içeren yasa tasarısı geçirildi.
Başkan Trump’ın onayıyla uçakların teslimatı durduruldu. Başkan Biden bu politikayı sürdürdü ve Türkiye F-35 sözleşmesinden tamamen çıkarıldı.
ABD Hazine Bakanlığı, Türkiye’ye Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemi yüzünden
CAATSA kapsamında yaptırım uyguladı.
-Türkiye güçlenmeye ve milli hamlelerde bulunmaya başladığı her dönem Amerikan cuntalarıyla hizaya getirilmeye çalışıldı. 27 Mayıs 1960 askeri darbesine giden süreçte Amerikan medyasında yer alan Türkiye profili, “Adnan Menderes hükümetinin otoriterleştiği iddiası” üzerine kuruldu.
-ABD ile ilişkilerin gerildiği bir döneme rastlayan 12 Mart muhtırasına giden süreçteki CIA takibi ABD belgelerine yansıdı.
-12 Eylül darbesi, Türkiye tarihinde Silahlı Kuvvetler’in yönetime üçüncü açık müdahalesi olarak tarihe geçti. Darbeci Kenan Evren, “Darbe yapacağımızı ABD’ye bildirdik” itirafında bulundu. Darbeyi CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “Bizim çocuklar başardı” diye haber verdi.
-Bin yıl sürecek denilen ve FETÖ’cülerin orduyu ele geçirmesi sürecini başlatan 28 Şubat postmodern darbede ABD izine rastlandı.
Türkiye’de dış kaynaklı provokasyonlar ABD’nin vakıf ve dernekleriyle fonlandı. Gezi olaylarına ABD destekli Açık Toplum Vakfı destek verirken, ABD medyası olayları provoke etmeye çalıştı.
Yargı ve Emniyet’e sızan FETÖ üyelerinin meşru hükümete darbeye kalkıştığı 17-25 Aralık darbe girişimi sürecinde ABD, kumpas soruşturmalarına destek verdi.
FETÖ’nün uluslararası kamuoyunda Türkiye’yi teröre destek veren ülke konumuna düşürmek için devreye soktuğu MİT TIR’ları kumpası, ABD’nin desteğiyle icra edildi.
15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ’yü tasfiye etmeye hazırlanan Türkiye’ye karşı Amerika’nın dış müdahalesi olarak icra edildi. Darbe girişiminde Washington’un tutumunu, dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry “Mekanizma harekete geçti, Erdoğan artık gidici” ifadeleri ile itiraf etti.
İncirlik Üssü’nden kalkan uçaklar darbe girişimine katıldı. Pensilvanya’da bulunan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iade taleplerine kulak tıkandı, ABD’nin komutanları FETÖ’den ihraç edilen askerlere yönelik “bizim çocuklar” nitelemeleri yaptı.
NATO’daki kaçak subaylar ve FETÖ’cülerin telefon trafiği darbe girişiminin arkasındaki ABD rolünü de ortaya koydu. 15 Temmuz sonrası ekonomik saldırılarla da Türkiye’yi yıpratma çabaları sürdü.
Amerika’nın son yıllarda Türkiye’de görev yapan büyükelçileri de Türkiye’yi dizayn elçileri gibi görev yaptı.
Eric Edelman’dan Ross Wilson’a, James Jafrey’den Francis Ricciardone’ye ve son olarak John Bass’a kadar tüm elçiler Türkiye’nin içişlerine müdahale açıklamalarıyla sık sık gündem oldu.
Edelman, AK Parti göreve geldiği ilk yıllarda “tek adam iktidarı” söylemini gündeme taşımıştı. Wilson da aynı söylemlerde bulunmakla birlikte Vikileaks’a düşen gizli belgelerde Baykal’a kaset kumpasının arkasında oldukları mesajını verir ifadeleriyle dikkat çekmişti.
Türkiye, ABD’nin etkin olduğu NATO’da Afganistan’dan Kosova’ya birçok görevde aktif rol aldı, ancak karşılaştığı tehditler karşısında ittifakı yanında değil karşısında buldu.
Türkiye, kendine karşı tehdit oluşturmayan İran ve Rusya’ya dönük Kürecik’te konuşlandırılan radarlar nedeniyle müttefik örgüt için dost ülkelerin tepkilerini yıllarca göğüsledi. NATO üyeleri ABD ile birlikte Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türkiye’ye ambargo uygularken, örgütün bir diğer üyesi Yunanistan’a ise açıktan destek verdi.
ABD öncülüğündeki NATO Türkiye’nin iç işlerine müdahaleyi, gladyo örgütlenmesiyle yürüttü. Gladyo örgütlenmesi, Türkiye’ye de kontrgerilla adıyla girdi. Birçok faili meçhul cinayet bu yapıya mal edildi.
Gittiği her yere kaos götürdü
ABD, askeri müdahaleleri, dış politikasında bir enstrüman olarak kullandı. Arka bahçesi Latin Amerika’da darbeler yoluyla siyaseti dizayn eden ABD, soğuk savaş döneminde komünizme karşı sıcak savaşlara da katıldı.
Kore’den sonra Vietnam’da 60 bin askerini kaybeden savaşta napalm bombası kullandı, insan hakları ihlallerine imza attı. ABD askeri bu suçları yıllar sonra Suriye ve Afganistan sahasında da işledi. Soğuk savaş döneminden sonra bu kez terörle mücadele ve sözde demokrasiyi yaymak için çatışmalara müdahil olan Amerika, askeriyle girdiği ülkelere demokrasi getirmek bir yana enkaz bıraktı.
Irak’tan Suriye’ye ve Afganistan’a kadar gittiği ülkelerin kaynaklarını sömürdü, sivilleri hedef alan saldırılar yaptı. Terörü bitirmek bir yana daha da besledi. ABD’nin Amerikan kıtası çevresindeki ada devletleri ve Latin Amerika ülkelerine müdahaleleri her dönem yaşandı ve devam ediyor.