ABD Dışişleri Bakanlığı aldığı son kararla, Türkiye’nin evvelce istemiş olduğu F-16 muharebe uçaklarının modernizasyonu için gerekli bazı kitlerin satılmasını onayladı. Bu gelişmenin Ege’de Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengeyi bozabileceği gerekçesiyle Yunan basını ABD Dışişleri’ni adeta topa tuttu. Bu arada Rum-Yunan lobisinin ABD Senatosu’ndaki kilit isimlerinden Senatör Bob Menendez de projeyi Kongre’de engellemek için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti. Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bu son “jesti”, aynı zamanda “ABD-Türkiye ilişkileri düzeliyor mu?” dedirtecek tartışmaları da beraberinde getirdi.
2001’de makamına oturan G.W. Bush’un, 2003’te Irak işgaliyle birlikte ABD’nin giderek müttefiklik sınırlarını aşarak gerilim yaratan Türkiye aleyhtarı faaliyetleri artarak devam etti. Suriye’de iç savaşla birlikte tavan yapan ABD girişimlerinden bazıları; Türkiye’nin istediği modern silah sistemlerini vermekte isteksizken, Türkiye’ye tehdit YPG/PKK’ye önemli ölçüde silah, cephane, eğitim ve siyasi destek vermesi, Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da demokratik hukuk düzenini değiştirmek için darbe girişiminde bulunan FETÖ’cüleri koruyup kollaması, Irak ve Suriye’ye yerleşerek Türkiye’nin güvenliğine ve ekonomisine zarar vermesi, İran’a yaptırımları üzerinden Türkiye’nin ekonomisine ve güvenliğine zarar vermesi, İranlı kara para aklayıcısı Reza Zarrap üzerinden Halk Bankası yöneticilerine, dolayısıyla Türkiye’ye yönelik hukuki operasyon, Rahip Brunson olayında TL kuru üzerinden Türk ekonomisine zarar vermesi, Mısır ve Filistin konularında farklı politikaları, Filistin sorununda İsrail’in sınır tanımayan hareketlerine destekle bölgenin istikrarsızlığına dolaylı katkısı, Türkiye’nin ihtiyacı olan gelişmiş hava/füze savar silah sistemi NATO ülkelerinden verilmeyince, Rusya’dan S-400 füzesavar sistemi alınması üzerine tehditkâr tavır ve CAATSA yaptırımları,bu bağlamda üretim ortağı Türkiye’ye F-35 uçağı verilmesini dondurması, Montrö Sözleşmesi hilafına Karadeniz’e çıkma istekleri, sözde “Ermeni Soykırımı”nı Nisan 2021’de tanıması, Doğu Akdeniz deniz yetki alanları konusunda Yunanistan’a diplomatik desteği ve Güney Kıbrıs Yönetimi’ne uzun bir aradan sonra silah satma kararı alması, Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin “tarafsız” tutumuna tepkisi şeklinde sıralanabilir.
Bu belirtilen iki ülke arasındaki “sinir uçları”na aslında Türkiye’nin F-16 uçaklarının modernizasyonu için talep ettiği yaklaşık 20 milyar dolarlık paketin tamamına henüz tam olarak cevap verilmemiş olması da eklenebilir. ABD Dışişleri Bakanlığı, içinde 40 adet F-16 Blok 70 Savaş Uçağı ve 79 adet F-16 Blok 70 Modernizasyon Kiti bulunan paketin sadece 259 milyon dolarlık kısmını karşılıyor. Üstelik Kongre’den geçip geçemeyeceği de garanti değil.
İki ülke ilişkilerinin düzeltilebilmesi için çoğunluğu Türkiye’yi rahatsız eden bu sıkıntılar aşılabilir mi? Ya da ABD Dışişleri Bakanlığı’nın F-16 kitlerinin satışını serbest bırakılmasını onaylaması bir başlangıç olabilir mi? Bu soruya henüz “elbette!” diyebilmek mümkün değildir. Çünkü iki ülke çıkarları açısından bakıldığında makas alabildiğine açılmıştır. Üstelik ABD çıkarları, Türkiye’nin güvenliğini ve ekonomisini hayati derecede etkiler niteliktedir.
Rusya’nın Avrupa için tehdit olarak belirdiği, Çin’in Ortadoğu’ya adım attığı bu dönemler aynı zamanda küresel kutuplaşmanın da keskinleştiğini göstermektedir. ABD, şayet bölgede Türkiye gibi güçlü bir müttefik istiyorsa, öncelikle F-16 paketinin tamamını Kongre’den geçecek şekilde çözmelidir. Bundan sonraki adım ise Suriye’de, PKK/YPG’ye olan desteğini çekmesidir. Çünkü Suriye’nin geleceğinde Türkiye’ye rağmen ABD girişimlerinin başarı şansı, Afganistan’da yaşanan ABD fiyaskosundan çok daha azdır…