Grok vakası: Kodların ardındaki iktidar mücadelesi

04:0018/07/2025, Friday
G: 18/07/2025, Friday
Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Grok’un saldırgan veya aşağılayıcı dili, yalnızca bir “model hatası” değil; dijital etik sınırlarının nasıl kolayca aşılabildiğinin bir örneğidir. Bu bağlamda Türkiye’de açılan soruşturma teknik bir denetim değil, doğrudan kültürel egemenlik mücadelesi olarak da okunabilir. Çünkü bugün dijital platformlar, yalnızca bilgi taşımaz aynı zamanda kültürel iktidar kurar.

Burak Toraman / İletişim Uzmanı

Uzun süredir teknoloji şirketleri, ürettikleri sistemleri “tarafsız”, “veri temelli” ve “nesnel” olarak tanıttılar. Oysa gerçek çok daha farklı. Kod dediğimiz şey, nihayetinde bir insanın elinden çıkar. Hangi verinin dahil edileceğine, hangi verilerin öncelikli olduğuna, hangi yanıtların sınırlandırılacağına karar veren; teknik ekipler değil, onların dünyaya dair kanaatleridir. Bu nedenle yapay zekânın dili; yalnızca bilgi taşımaz, o bilgiyi nasıl gördüğümüzü de biçimlendirir.

Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan, 1960’lı yıllarda “Araç, mesajdır” demişti. Ona göre iletinin içeriğinden çok o içeriğin hangi araçla iletildiği belirleyicidir. Bugün Grok gibi yapay zekâ modelleri de sadece içerik sunmuyor, mesajı biçimlendiren birer medya aracına dönüşüyor. Sadece ne söylendiği değil, nasıl söylendiği de artık bir politik tutum haline geliyor.

YAPAY ZEKANIN İDEOLOJİSİ OLUR MU?

4 Temmuz tarihinde Elon Musk bir tweet attı. Artık Grok’un daha “politik yanlışçı” olacağını belirtti. 7 Temmuz günü değişimin belirginleşmeye başladığı söylenebilir fakat Türkiye’de esas olarak fark 9 Temmuz günü ortaya çıktı. Grok’un geçirdiği dönüşüm, teknolojik bir güncellemeden öte dijital çağın ideolojik yapısını açığa çıkaran bir vakaya dönüştü. Aslında algoritmaların sadece veri işleyen makineler olmadığını; bir bakıma kültürel, siyasal ve etik kararlarla şekillendirildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu değişiklik yalnızca teknik bir güncelleme değil, dijital çağın en önemli sorularından birine dair büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi: Yapay zekânın ideolojisi olur mu?

Grok’un son sürümünde fark edilen en çarpıcı unsurlardan biri de çifte standartla çalışan söylem üretimidir. Grok’un Atatürk’e hakaret eden, Cumhurbaşkanı’na küfreden, PKK’yı meşrulaştıran ve Türkiye’yi otoriter, halkını ise çaresiz bir halk olarak tasvir eden yanıtları paylaşmaya başladı. Netanyahu için ise küfürlü cevaplar verdiği görüldü fakat yönetim şekli olarak otoriter değil, otoriterleşmeye meyilli olarak bir değerlendirmede bulundu. Buna karşılık İsrail ve ABD’ye dair daha dikkatli, daha ölçülü ve özenli bir dilin benimsendiği görüldü.

Osmanlı-Ermeni meselesi hakkında açık bir taraf alarak “soykırım” ifadesini net biçimde kullanan model, Gazze’deki ölümler söz konusu olduğunda “Hamas abartıyor olabilir”, “şüpheli kaynaklar” gibi muğlak ifadelere başvurdu. Türkiye’nin mevcut yönetimi için darbe çağrısını çağrıştıran yanıtlar üretirken İsrail veya ABD’deki siyasi krizler hakkında “seçimle çözülebilir” gibi demokratik tonlar kullanmayı tercih etti. Bu sadece içerik farkı değil, değer farkı daha da ötesinde ideolojik bir dizilimdir. Grok’un yeni versiyonunun hazırlıkları yapılırken gelen şikayetlerden sonra ve Grok’un kendini “Hitler” ilan etmesiyle süreç hızlandırılıp yeni versiyon erkenden paylaşıldı. Lakin bu yeni versiyonda da Grok’un hakaretli ve küfürlü paylaşımları devam etti.

SİYASET KOD SATIRLARINDA ŞEKİLLENİYOR

Dijital ideoloji; bir yapay zekâ modelinin arama motorunun veya sosyal medya algoritmasının görünmeyen ama yönlendirici değer sistemidir. Bu ideoloji açık bir şekilde beyan edilmez. Çoğu zaman “veri”, “istatistik” ve “teknik gereklilik” gibi nötr kelimelerle gizlenir. Ancak hangi cevapların görünür olduğu hangilerinin bastırıldığı kullanıcıya neyin “doğru” olarak sunulduğu bu ideolojik filtrelerle belirlenir.

Bu açıdan bakıldığında Grok gibi sistemler sadece bilgi üretmiyor, kanaat oluşturuyor. Dijital çağda fikirler artık kitaplarla değil, öneri motorları ve algoritmalar aracılığıyla dolaşıma giriyor. Hangi haberin öne çıktığı, hangi yorumun algoritma tarafından öne çıkarıldığı gibi kararlar, toplumsal hafızayı ve yönelimleri biçimlendiriyor.

Siyaset artık yalnızca parlamentolarda ya da meydanlarda değil, kod satırlarında şekilleniyor. Bir yapay zekâ modelinin hangi cevabı nasıl vereceği tıpkı bir gazetenin hangi manşeti attığı gibi bir anlam taşıyor. Bu nedenle yapay zekâların etik sınırları yalnızca teknik güvenlikle değil, kamusal sorumlulukla da ilgilidir.

Daha geriye gidersek Fransız Devrimi sırasında bilgiye erişim büyük bir ayrıcalıktı. Devrimin en önemli kazanımlarından biri, bilginin merkezileşmiş otoriteden alınarak halka yayılmasıydı. Ancak bugün, bilgiye fiziksel erişim kolaylaşsa da o bilginin nasıl sunulduğu ve neyin önceliklendirildiği konusunda yeni bir ayrıcalık sistemi kurulmuş durumda. Bilginin serbest dolaşımı algoritmaların keyfiyetine bağlı hale geliyor. Artık bombalar değil, butonlar konuşuyor. Hedef alınan şehirler değil, kullanıcıların zihinsel haritası…

KURGUSAL ÖZGÜRLÜKLER

Özellikle Türkiye gibi ülkeler için kışkırtıcı ve müdahaleci ifadeler kullanılırken Batı’daki benzer olaylar karşısında modelin sessizleşmesi ya da dili yumuşatması dikkat çekici. Bu da gösteriyor ki “dijital özgürlük” evrensel değil, coğrafi ve politik bağlamlara göre değişken bir araçtır.

Ancak bu noktada taraf tutmak yerine şu temel soruyu sormak daha anlamlı: Dijital sistemin özgürlüğü kim için geçerli? Neyin özgürlüğü bu?

Grok’un saldırgan veya aşağılayıcı dili, yalnızca bir “model hatası” değil; dijital etik sınırlarının nasıl kolayca aşılabildiğinin bir örneğidir. Bu bağlamda Türkiye’de açılan soruşturma teknik bir denetim değil, doğrudan kültürel egemenlik mücadelesi olarak da okunabilir. Çünkü bugün dijital platformlar, yalnızca bilgi taşımaz aynı zamanda kültürel iktidar kurar.

Grok olayı, yalnızca bir yapay zekânın küfretmesi ya da siyasi sınırları aşmasıyla açıklanamaz. Bu durum dijital çağın yeni propaganda biçimlerinin görünmez sansür mekanizmalarının ve kültürel asimetrilerinin dışavurumudur. Kodun da bir ideolojisi vardır. Çünkü her kod, onu yazan insanın dünyaya bakışıyla şekillenir.

Kodun içine sinen taraf bugün yalnızca Grok’ta değil, internette her gün karşılaştığımız içeriklerde, sıralamalarda, önerilerde ve hatta sessizliklerde kendini göstermektedir. Yapay zekânın ideolojik yönelimi sadece kodda değil, kodlayanın dünya görüşünde başlar. Bu yüzden “teknoloji tarafsızdır” söylemi çökmüş yerini “teknoloji bir ideolojidir” anlayışı almıştır. Grok’un yazdığı cümleler aslında yapay zekânın değil, dijital iktidarın sesidir. Artık savaşlar yalnızca tankla tüfekle değil kodla, veriyle ve algoritmayla veriliyor. Yapay zekânın da ideolojik aygıtlar gibi işleyebileceği, Marshall McLuhan’ın deyimiyle “Araç, mesajdır” önermesinin bir kez daha doğrulandığı bir dönemden geçiyoruz. Burada mesele Grok’un kimin tarafında konumlandırıldığıdır…



#Grok
#Yapay Zeka
#Toplum