21.08.2024 tarihinde çocuk kayıp haberi ile gündeme gelen ve daha sonra her geçen gün insanların kanını donduran ve şoke eden yeni gelişmelerle yeni bilgilerin ortaya çıktığı günlerin ardından nihayet Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin şüpheliler Salim Güran, Nevzat Bahtiyar, Enes Güran ve Yüksel Güran’ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti itibarıyla ağır ceza mahkemesinin görev alanında bulunması, ana soruşturma dosyası üzerinde bir kısım şüpheliler ile ilgili soruşturma işlemlerinin devam etmesi hususları dikkate alındığında şüpheliler açısından dosyanın sürüncemede kalmaması açısından soruşturma dosyası bu şüpheliler yönünden tefrik edilerek ilgili şüpheliler hakkında iddianame düzenleyerek kamu davası açmıştır. Hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilmiş olup, tutuklu bu 4 sanık, 7 Kasım’da Mahkeme karşısına çıkacaktır.
İddianameye göre özetle; “Dosya kapsamında bulunan HTS analiz raporları, dar alan baz çalışmasına ilişkin bilirkişi raporu dikkate alındığında tüm şüphelilerinin ikamette bulunduğunun net bir biçimde ortaya konulması, zaman ve mekan birliği içerisinde olan şüphelilerin fikir ve eylem birlikteliği içerisinde iştirak iradesiyle hareket ederek öldürme eylemi üzerinde ortak hakimiyet kurarak belirlenemeyen bir sebep ve saikle Narin Güran’ı boğmak suretiyle öldürdükleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri hususunda yeterli şüphenin oluştuğu kanaatine” varılarak tutuklu sanıklar amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmiştir.
Sanıklar müşterek faillikle suçlanmaktadır. Bu ne demektir? Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde birlikte suç işleme kararı almalarını ve işlenen suç üzerinde ortak hakimiyet kurduklarını ifade etmektedir. Başka bir deyişle suçun gerçekleşmesi için suçun işlenmesine katılan her bir failin eyleminin zorunlu katkısına ihtiyaç duyulması halinde müşterek faillik söz konusu olur. Suça yardım etmekten farkı; suça iştirak edilir ancak, kanunda suç olarak tanımlanan fiili gerçekleştirmeyen; suç içeren fiilden önce, fiil işlenirken veya işlendikten sonra asıl faile yardım edilmesi halinde suça yardım etme oluşur. Suça yardım eden kişiye pratikte “suç ortağı” da denilmektedir. Suça yardım eden kişinin asıl faile beraber fiil üzerinde ortak hakimiyeti yoktur. Çünkü, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulması halinde müşterek faillik oluşur. Ayrıca bu iki kurum yani müşterek faillik ve yardım etme ceza açısından da farklılık göstermektedir. Şöyle ki: Müşterek fail, kural olarak atılı suçun cezasını alır, ancak yardım edene, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
Ayrıca belirtmek gerekir ki Ceza Kanunumuzda kasten öldürmenin cezası müebbet hapis cezasıdır. Fakat, bu üzücü olayda maktül 8 yaşındaki bir çocuktur. Bu halde kanunumuza göre öldürme suçunun çocuğa karşı gerçekleştirilmesi (ayrıca aile bireyleri tarafından gerçekleştirilmesi) suçun nitelikli halini oluşturduğu için verilmesi gereken ceza bu defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olmaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki her ne kadar cezanın adı “müebbet” olsa da, koşullu salıverme için infaz kurumunda 30 yıl geçirilmesi gerekmektedir. Gerekli koşulların sağlanması halinde de 30 yıl sonra “şartlı tahliye” söz konusu olmaktadır.
Şu hususu da belirtmekte yarar vardır. Normalde, Narin öldürüldükten sonra, bu öldürme olayının ortaya çıkmasını engellemeye ve gizlemeye çalışan herkesin ayrıca suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan ceza da alması gerekmektedir. Öngörülen ceza 6 aydan 5 yıla hapis cezasıdır. Fakat, kanundaki açık düzenleme uyarınca; kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye suçtan ceza verilmez. Fakat öldürme eylemine katılmayan ancak delillerin gizlenmesine çalışan kamu görevlisi varsa da bu defa ona yine aynı hüküm uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Son olarak, iddianamede geçen “...belirlenemeyen bir sebep ve saikle Narin Güran’ı boğmak suretiyle öldürdükleri” kısmına ilişkin yazılı ve görsel basında hararetli tartışmalar sürmektedir. Hatta bazı “hukukçular” dahi, daha Narin’in neden öldürüldüğü ortaya konamadı vb. şeklinde Savcılığa ve/veya kolluğa eleştiriler getirmektedir. Evet, bu masum yavrunun neden öldürüldüğü, daha sonra benzer korkunç olayların önüne geçebilmek adına önlem almak için önemli olabilir ancak ceza yargılamasında, öldürme suçuna ilişkin failin, maktulü ne sebep ile öldürdüğünün suçun oluşup ceza verilmesinde kural olarak ve doğrudan bir etkisi yoktur. Aksi durumda nedeni bilinmeyen ancak faili bilinen tüm cinayetlerde faillerin ceza almaması gerekirdi.