Salgında sürdürülebilir eğitim kazanımları
Kitlesel göçler, depremler, yangınlar, salgınlar, savaşlar; değişimlerin ve dönüşümlerin de sebepleridir. Daha çok olumsuz sonuçlarıyla bildiğimiz bu olaylar, süreçte edinilen tutum ve davranışlar ile sonuçlardan çıkarılan derslere bağlı olarak bazı olumlu değişimlere kapı aralayabilmektedir...
EROL ERDOĞAN/SOSYOLOG - YAZAR
Kitlesel göçler, depremler, yangınlar, salgınlar, savaşlar; değişimlerin ve dönüşümlerin de sebepleridir. Daha çok olumsuz sonuçlarıyla bildiğimiz bu olaylar, süreçte edinilen tutum ve davranışlar ile sonuçlardan çıkarılan derslere bağlı olarak bazı olumlu değişimlere kapı aralayabilmektedir. Risklerin imkân barındırması, bir musibetin bin nasihatten yeğ olması, her zorlukla beraber kolaylıkların bulunması, kötü komşunun insanı ev sahibi yapması gibi kabuller de, kötü süreçlerin bazı iyileşmelere vesile olabileceğini anlatmaktadır.
Ülke olarak Mart 2020’den itibaren maruz kaldığımız koronavirüs, Çin’de ilk rastlandığı Aralık 2019’dan itibaren dünyada ciddi sonuçlara yol açtı. Pandeminin sona ereceği tarih belirsizliğini korumaktayken, salgın boyunca pek çok değişim yaşandı. En başta “mesafe” ve “maske” yaşamın birer parçası oldu, insanlar karantinada kaldı, eğitim uzaktan sürdürüldü, ilişkiler farklılaştı, alış veriş tarzımız değişti ve dijitalleşme katlandı. Salgın süreci ekonomiden eğitime, kültürden sanata, tarımdan turizme, siyasetten eğlenceye kadar her alanı ve her yaş grubunu etkiledi.
Mart 2020’den itibaren Covid19 etkisinde olan Türkiye’de süreçten en çok etkilenen alanlardan biri eğitim oldu. Aylarca yüz yüze eğitim yapılamadığı gibi bazı öğrenciler bir buçuk yıl öğretmen yüzü görmedi, dolayısıyla uygulama gerektiren alanlarda atölyeler ve stajlar yapılamadı. Salgının olumsuz etkileri konuşulmaya ve raporlar yayınlanmaya devam ediliyor.
Ben bu yazımda, çok sayıda olumsuz ve yıkıcı etkisinin yanısıra sürecin olumlu bazı değişimlere de yol açtığı gerçeğinden hareketle, salgın dönemindeki olumlu bazı kazanımların eğitimde sürdürülebilirliği üzerine görüşlerimi paylaşacağım.
UZAKTAN EĞİTİMDE ALINAN MESAFE GELİŞTİRİLMELİ
Salgında yeni artışlar yaşanmazsa, eğitim 2021-2022 döneminde yüz yüze yapılacak. Okulun sosyalleşme fonksiyonu ile öğrenci-eğitimci etkileşimi gibi hususlar gözönüne alındığında, yaklaşık bir buçuk yıl sonra yüz yüze eğitimin başlaması olumlu bir gelişme. Bu sebeple Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in “Okulları kapalı tutmak gibi bir lüksümüz yoktur” sözündeki okulların açılmasına yönelik iradesini destekliyorum. Okullardaki eğitim, aynı zamanda salgınla mücadeleye yönelik tutum ve davranışlarımızı zenginleştirecektir. Ancak teknoloji çağında bulunduğumuzu ve dünyanın online hayatta (eğitim, sanat, kültür, turizm, ticaret, güvenlik…) ciddi mesafeler aldığını unutmamalıyız. Dünya, uzaktan eğitimde, normal zamanlarda kaydedeceği mesafenin onlarca katını salgın motivasyonuyla kaydetti. Ülkelerin, teknoloji şirketlerinin ve eğitim kuruluşlarının uzaktan ve online eğitimi geliştirme çabaları sürecektir. Derslerin uygunluğu göz önünde bulundurularak, bu dönemde bazı dersler uzaktan yapılabilir. Yüz yüze eğitim temel olmak şartıyla, uzaktan eğitimde de teknoloji, muhteva, mecra, eğitimci nitelikleri açısından mesafe almalıyız.
Temizlik, salgından korunmanın temel şartı olduğu için, Covid19 süresince toplumun temizlik duyarlılığı olağanüstü arttı, okullarda temizliği sağlamaya dönük yeni mekanizmalar ve kurallar geliştirildi. Salgın şartlarında edindiğimiz daha temiz okul hassasiyetimizi korumalıyız.
AİLE BİRLİKTELİĞİNDEKİ FARKINDALIK SÜRDÜRÜLMELİ
Salgın tedbirleri vesilesiyle uzun süreli evlerde kalındığı dönemde evin yeniden keşfi, ailenin birlikteliği, çocuklarla birlikte vakit geçirilmesi (oyun, eğlence, ders, sohbet, yemek ) gibi aile ünsiyetini sağlayıcı ve ihmalleri telafi edici çabaların arttığı gözlemlendi. Şehir hayatının olumsuz sonuçlarından biri olan “çocukların ihmali”nin bir ölçüde giderebilmesini de sağlayan “aile-çocuk” birlikteliğinin belli prensipler çerçevesinde sürdürülmesi aileyi ve çocuğu olumlu etkileyecek ve bu etkiler eğitim süreçlerini de iyileştirecektir. Salgın döneminde çocuklarla ilgili sıkıntı yaşayan aileler, bu önerimi yorucu bulabilirler, ancak yüz yüze eğitim ailenin yükünü büyük ölçüde zaten azaltacaktır.
Salgın döneminde gıdanın doğal, taze ve temiz olanına ilgi arttı. Salgından korunma amaçlı ortaya çıkan bu eğilim toplumsal kültüre dönüşmeli ve mevzuata yansımalıdır. Aileler çocuklarının eğitim süresince beslenmelerine özen göstermeli, okul ve yurtlardaki lezzet sistemleri sağlıklı ve doğal beslenme açısından daha nitelikli hâle getirilmelidir.
Salgın döneminde eğitim yüz yüze olmadığı için görsel eğitimin yanısıra işitsel eğitim öne çıktı. Derslere katılım azalsa da, katılan öğrencilerin konuşma, dinleme, akılda tutma, sesli düşünme gibi yetenekleri gelişti. Yüz yüze eğitim döneminde, eğitimciler hem öğrencilerdeki işitsel eğitimin gelişmişliğine dikkat etmeli hem de bu öğrenmeyi destekleyici süreçler ortaya koymalıdır.
Salgın boyunca “mesafe” kuralı gereği sevdiklerimizin uzağında durduk, dostlarımıza sarılamadık, arkadaşlarımızla tokalaşamadık. Bunlar bizi eksilten ve yalnızlaştıran tedbirler oldu. Salgından kurtuldukça yakınlaşacağız, tokalaşacağız, sarılacağız. Salgın döneminde, bu olumsuzlukların yanı sıra toplu taşımadaki yolculuklarımızdan sokaktaki yürüyüşlerimize kadar kişisel ilişkilerde dikkat, özel alana saygı ve mahremiyete özen gösterildi. Önceki zamanlara göre salgın etkisiyle artan kişinin özeline ve özel alanına saygılı olma duyarlılığı korunmalı ve bu duyarlılık eğitim mekânlarının da kültürü olmalıdır.