Sudan’ın baş belası altınları

04:0022/04/2025, الثلاثاء
G: 22/04/2025, الثلاثاء
Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım

Sudan halkı bir zamanlar altının ülkelerini kalkındıracağını düşünürken tam tersi oldu, altın çöküşün sebebine dönüştü. Savaşı başlattı ve durdurulmasının önündeki en büyük engel. Savaşan askerî güçlerin demokrasiye razı gelip ülke yönetimini sivil bir hükümete bırakmaya yanaşmamalarının da temel sebebi o.

Bülent Tokgöz - Yazar

Geçen asrın ortalarından beri darbeler ve iç savaşlarla anılan Sudan son iki yıldır kanlı bir iç savaşla cebelleşiyor. Ülkenin tarihindeki en vahim dönemlerden biri olan 2021 sonrasında ekonomi resmen çökmüşken savaşan taraflar finansmanlarını altın madenlerinden sağlıyor. Daha doğrusu, altın, çatışmalar başladıktan sonra savaş metaı olmuş değil; altını ele geçirme mücadelesinin devamı olarak iç savaş vukua gelmiş bulunuyor.

Altının kontrolü için yaşanan rekabet Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki düşmanlığın başlıca kaynaklarından biri oldu. Savaş ağaları, savaş suçluları, casuslar, yolsuz bürokratlar, kaçakçılar, tacirler, aracı ülkeler, alıcı ülkeler; şiddet ağı uzak coğrafyaları birbirine bağlayan bir ekosistem oluşturdu. Çad, Mısır, Güney Sudan, Eritre hepsi bu sistemden nemalanıyor ama son durak sayısı çok fazla değil.


SAVAŞ ÇARKLARINI DÖNDÜREN SARI MADEN

Savaş ekonomisinin çarkları, motosikletler, kamyonlar ve finalde uçaklarla kaçırılan altınla dönüyor. 300 bin personeliyle SAF da 70 bin milisiyle RSF de savaşı sürdürmesini mümkün kılan endüstriyel altın madenlerine malik. İkisinin de dışarıdan sponsorları var fakat sponsorlar desteklerini çekse bile bu madenler tarafları tek başına finanse etmeye yetecek kudrette. Dönüp gelen para Çin ve İran’dan İHA-SİHA alımı için gereken fonu sağlamaya kâfi.

Altın Sudan’da yeni bir şey değil. Ta Firavunlar zamanında bile Sudan altını revaçtaydı. M.Ö. 1323’te ölen Firavun Tutankamon’un mezarı Kuzey Sudan’dan giden altınla doldurulmuştu. Hep önemliydi ama 2011’de Hıristiyan güneyin ülkeden ayrılmasıyla birlikte petrol kuyularının üçte ikisinin kaybedilmesini telafi edebilme adına daha bir önem kazandı.

Yılda kaç ton altın çıkartılıp ihraç edildiği ve ne kadar kazanıldığı kesin olmamakla birlikte en az 2 milyar dolardan söz ediliyor. Daha gerçekçi tahminler ise sözgelimi 2021 için 233 ton altına mukabil 13 milyar dolar kazanıldığını söylüyor. İnsani Gelişme Endeksi bu kadar düşük bir ülke için hiç de küçümsenecek rakamlar değil bunlar. 2024’te ise rekor seviyeye çıkarak bu rakamların da ötesine geçilmiş durumda.


DEV BİR SUÇ MAHALLİ

Zengin yataklarda yapılan üretim savaş öncesi seviyeleri katbekat arttı, gelgelelim bunun ülkeye bir faydası olmadı. Halk bir zamanlar altının ülkelerini kalkındıracağını düşünürken tam tersi oldu, altın çöküşün sebebine dönüştü. Savaşı başlattı ve durdurulmasının önündeki en büyük engel. Savaşan askerî güçlerin demokrasiye razı gelip ülke yönetimini sivil bir hükümete bırakmaya yanaşmamalarının da temel sebebi o.

Korkunç çatışmalar, Sudan ekonomisini darmadağın etti, sağlık sistemini mahvetti, bir zamanlar övündükleri başkent Hartum’u enkaza çevirdi. Başkent artık “dev bir suç mahalline benziyor.” Amansız savaşta on binlerce sivil canından, milyonlarcası evinden oldu. Hunhar savaş, on yıllardır dünyadaki en berbat kıtlıklardan birini tetikledi ve 30 milyona yakın insanı açlıkla yüz yüze bıraktı.

Ne ki halk açlıktan kıvranırken olanca fütursuzluğuyla altına hücum devam ediyor. Halk biterken generaller abat oluyor. Krizin ortasında Sudan altınının küresel piyasalardaki fiyatı rekorlar kırıyor. Tüm bunlardan ötürü bazı gözlemciler “bir ulusu zehirleyen altın laneti”nden söz ediyor, o sarı madeni “parazit bir varlık” olarak vasfediyorlar. Gönüllü bir yardım görevlisi olan Dua Tarık ise “Ülkemiz altınla lanetlendi” diyor. “Altın silahlı gruplar yarattı ve bazı insanları zengin etti.”

Yerinden yurdundan edilmiş kalabalıklar hayatta kalabilmek için mecburen altın arayışına yöneliyor. Zehirli kimyasallar kullanan bu küçük ölçekli madenciliğin halk sağlığı ve çevre için yıkıcı maliyeti de son derece yüksek. 45 milyonluk ülkede çocuklar da dahil olmak üzere yaklaşık 2 milyon kişi bu madenlerde çalışıyor; yeterli koruma ve hiçbir denetim olmaksızın. Altını diğer madenlerden ayrıştırmak için kullanılan civa, buharlaşarak işçiler tarafından solunuyor. Ayrıca tarım arazilerini ifsat edip yeraltı su rezervlerine sızarak zehirliyor. 2022’deki sellerle birlikte zehir Nil Nehri’ne de ulaşmış durumda. Sadece ülkenin değil, bölgenin de hayat kaynağı, altın sebebiyle tehlikeye atılmış bulunmakta.


BAE’NİN ÇEK DEFTERİ DİPLOMASİSİ

Parayı takip ettiğinizde ölüm tacirleriyle karşılaşıyorsunuz. Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir 2017’de Rus mevkidaşı Vladimir Putin’le buluştuktan hemen sonra Rus-Sudan şirketi Meroe Gold kurulmuştu. 2019’daki ilk Rusya-Afrika zirvesinde de Putin’in başlıca meselesi Afrika altınını ülkesine taşıyabilmekti. Ambargolar sebebiyle bu işlemler kaçakçılık şeklinde sürdürülüyordu ve Ukrayna savaşından sonra daha bir hayatî hâle gelmişti. 2022’de Wagner Group’la irtibatlı olan Meroe Gold tonlarca altını 16 uçuşla Rusya’ya aktarmayı başaracaktı.

Altını takip ettiğimizde neredeyse tüm yollar BAE’ye varıyor. Afrika altınının varış noktası Dubai. Altın rafinerisi ve sektörde çalışan binlerce tüccarıyla küresel altın ticaretinin ana merkezi. BAE, 2023’te İngiltere’yi geride bırakarak dünyanın ikinci büyük altın ihracatçısı oldu. Petrole bağımlılıktan kurtulduğu yeni ekonomik ufuklara yürümek isteyen BAE için altın, bir madenden çok daha fazlası. Bu yüzden Afrika’dan BAE’ye yapılan yıllık altın ithalatının 2012 ile 2022 arasında 243 tondan 609 tona çıkması anlaşılmaz değil.

BAE, İhvan-ı Müslimin kalıntısı saydığı Sudan ordusuna karşı bariz biçimde RSF’yi destekliyor. İnsanî yardım kisvesi altında gizli operasyonlarla İHA ve füze gönderip büyük çapta silah kaçakçılığı yapıyor. Buna karşılık Sudan Dışişleri Bakanlığı Port Sudan’da bulunan BAE heyetinin 15 üyesini 2024’te sınır dışı etti ve BM Güvenlik Konseyi’ne BAE’nin RSF’yi destekleyip savaş suçlarına bulaştığına dair kanıtlar sundu.

Gelgelelim BAE çek defteri diplomasisiyle fitilin sadece bir ucunu değil, diğer ucunu da ateşliyor. SAF’ın madenleri de -en azından belli oranda- neticede BAE için çalışıyor. Ne var ki Sudan altınları pek matah olsa da bu tamahkârlık uzun vadede BAE’nin Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz sahasındaki çıkarlarını hepten riske atacaktır.


#Sudan
#altın
#ekonomi