
ABD Başkanı Donald Trump ve Elon Musk, ABD’nin yardım ajansı USAID’den oldukça rahatsız. Musk, “Yardım değil suç örgütü” dediği ajansa yönelik “Elma içinde tek bir kurtçuk, kurtlu bir elma olmaktan ziyade bir kurt yumağı” ifadelerini kullandı.
Adı üstünde USAID, Aid (yardım) anlamına geliyor. ABD Federal Hükümeti bütçesinden oldukça yüksek bir bütçe ile, afetlerden sağlık yardımlarına, demokrasi inşasına kadar, Amerikan devletinin başka ülkelere insani ve kalkınma yardımları dağıttığı 1961’de kurulmuş resmi “yardım” ajansıdır. 100’den fazla ülkede açtığı “misyonlar” ile ABD “yumuşak gücü”nün en önemli parçalarından biridir.
USAID’in birçok alanda yaptığı yardımlardan en denetlenebilir ve hesap verebilir olanı herhalde bu kurumun İnsani Yardım Bürosu’nun (BHA) faaliyetleridir. Amerikan halkı adına hayat kurtardığını, insan acısını hafiflettiklerini, insani krizlerin etkisini azalttıklarını söyleyen Büro, her yıl 70’ten fazla ülkede ortalama 75 felakete müdahale ederek kasırgalar, depremler ve volkanlar gibi doğal afetlerden ve kuraklık ve çatışma gibi uzun süren krizlerden etkilenen insanlara yardım sağladığını bildirmektedir. Krizlerin öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılacaklara dair bu ülkelerde faaliyetlerde bulunmaktadır. Ayrıca diğer “uluslararası insani topluluğun” bir parçası olarak, savaştan, şiddetten veya zulümden kaçan gıda güvensizliği çeken mültecilere destek olmaktadır. Nitekim Suriyeli göçmenlere ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı, BHA, katkıda bulunmuştur.
Peki görünürde kimsenin karşı koyamayacağı “insani yardımlar” yapan bir kurum neden kapatılmak istensin? Kurumun başka hangi faaliyetleri Trump yönetimini ve Elon Musk’ı rahatsız etti? Yapılan bu faaliyetler hangi “Amerika”nın faaliyetleridir? Trump ve Musk Amerika’sının faaliyet ve yardım anlayışı ile niçin uyuşmamaktadır? İşte asıl sorular bunlardır…
ABD’DEN NEFRET EDENLERİN ENGEREK YUVASI
Bilindiği gibi Trump, 21 Ocak 2025’te göreve başlar başlamaz, dış yardımlara yönelik bir kararname imzaladı ve ABD Dışişleri Bakanlığı 27 Ocak’ta, bakanlık ve USAID tarafından yapılan tüm dış yardımların durdurulduğunu açıkladı. ABD dış politikasıyla bu yardımların uyumlu olup olmadığının değerlendirilmesi için 90 günlük inceleme süresi başlattı. Trump hükümetinde verimlilikten sorumlu departmanının (DOGE) başına getirilen teknoloji milyarderi Elon Musk, önce USAID’in denetlenebilir olmayan yapısı hakkında “tamiri imkânsız” ifadelerini kullanmıştı. Daha sonra, Musk’ın yöneticisi olduğu departmandan iki güvenlik yetkilisinin USAID merkezindeki bazı bilgilere erişim istemesi ancak engellenmesi üzerine DOGE ile USAID personeli arasındaki gerginlik gittikçe arttı ve Musk, sosyal medyasından USAID için “suç örgütü, ölmesinin zamanı geldi” diyerek, ajansı “çok yozlaşmış”, “kötü” ve “Amerika’dan nefret eden radikal sol Marksistlerin engerek yuvası” olarak nitelendirdi. Elma içinde tek bir kurtçuk, “kurtlu bir elma” olmaktan ziyade bir “kurt yumağı” ifadelerini kullandı.
PERSONELİN ÜÇTE İKİSİNİ KOVDU
Daha sonra da tüm dünyaya yayılmış USAID çalışanlarını, bazı programlar ve kritik görevlerdeki bir kısım personel hariç, 8 Şubat 2025 gününden itibaren idari izne çıkardığını bildirdi ve ajansın X’deki sosyal medya hesaplarını kapattı. Ailevi sebepler, çocukların okulu gibi bazı istisnaları değerlendireceklerini, ama bunun dışında, yurt dışındaki “misyonlar”da çalışan ajans personelinin - ki tüm çalışanların yaklaşık üçte ikisini oluşturuyor- sözleşmelerinin feshi ve 30 gün içinde gerekli seyahat masraflarını karşılayarak yurda dönmelerinin sağlanacağını bildirdi. Hızla gelişen kararların uygulanması ile ajanstaki çalışan sayısının 10 binden yaklaşık 290’a düşürülmesi planı duyuruldu, kurumun mevcut operasyonlarının çoğunu sonlandırıldığı ve kalanların da küçültüldüğü bildirildi.
SKANDAL İFŞALAR BAŞLADI
Bu siyasete ve akabinde ortaya dökülen bilgilere, içeriden ve dışarıdan birçok tepki geldi. İçeride iyice bölünmüş, ikiye ayrılmış Amerikan kamuoyunda bir kısım Amerikalı büyük bir sevinç duyarken bir kısım Amerikalı da büyük bir travma yaşıyor. Çünkü, baş döndürücü bir hızda sosyal medyada Musk’ın başını çektiği hesaplardan USAID’in tüm dünyada yaptığı “yardımlar”a dair skandal ifşalar başladı ve bunların sadece yanlış harcamalar değil aynı zamanda ABD siyasal sistemi ve bürokrasisi içindeki yozlaşmanın vardığı boyut açısından da şok edici olduğu bir gerçek. ABD kamuoyu her türlü gelişmeyi, harcamaların durdurulması ile hükümetin ne kadar tasarruf edeceğinden özellikle DEI kısa adıyla anılan, çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık sözleşmelerine kadar her türlü şeyi dikkatle takip ediyor.
LGBT’YE BOLCA PARA AKITILMIŞ
İfşaların öncelikle daha “komik” ve “magazinel” olanları ilgi çekti. Örneğin Afganistan’a “oral kontraseptifler ve prezervatifler” de dahil olmak üzere “doğum kontrol hapları tedarik etmek” için 15 milyon dolar sağlanmıştı. Özellikle de, Cumhuriyetçilerin tabiriyle “Demokratların radikal far left ideolojisi”nin bir parçası olarak eşcinsellerin haklarına yönelik tüm dünyada verilen ABD “yardımları” Amerikan kamuoyunun ilgisini çekti: Örneğin Ekvador’da LGBTQ kültürünün bir parçası olarak, “drag queen” diye tabir edilen trans sahne performansçılarının sahne gösterilerine yardım yapılmıştı. Kolombiya’da transgender konulu bir opera, Endonezya’da kahve şirketlerinin daha cinsiyet dostu mekanlar olmaları için, Guatemala’da cinsiyet değişimi ameliyatları ve LGBTQ aktivizmi için, Arjantin’de sadece kadın ve LGBTQ bireylere münhasır bir iklim semineri için, Karayipler’de LGBTQ bireyleri desteklemek için ve Peru’da transgender bir mizah kitabı için “yardımlar” sağlanmıştı.
ÜNLÜLERİ UKRAYNA’YA GÖNDERDİLER
Amerikan siyasetiyle ilgili konulara gelince, Zelensk’nin ABD’deki imajını güçlendirmek için ABD’li “celebrity”lerin, büyük paralar verilerek, Ukrayna’ya Zelensky’i ziyarete gitmeleri sağlanmış, Ukraynalı modellerin ve tasarımcıların Londra ve Paris Moda Haftalarına, New York ve Austin’e seyahat etmeleri sağlanmıştı. Binlerce yıldır çömlekçilik yapmasına rağmen USAID’in, Fas çömlekçiliği dersleri ve tanıtımı için Faslılara 2 milyon dolardan fazla para verdiği, Irak’ta “Susam Sokağı’nın” kurulması için 20 milyon dolarlık harcama yapıldığı ortaya çıkmıştı.
DARBELERİ FONLADILAR
Daha ciddi iddialar, halkın ilgisini daha az çekse de, olan biten tüm dünyada bu “yardımlar”dan etkilenen ülkelerin dikkatini daha çok çekti: Iowa’daki Cumhuriyetçileri temsilen Senato DOGE Grubunun kurucusu ve başkanı olan Senatör Joni Ernst, X’teki bilgiselinde, USAID’in Benin’deki kadın haklarından Arnavutluk’taki mahkeme reformlarına, Haiti’deki darbeye kadar pek çok yere müdahale ettiğini; Küba’da sosyal medya aracılığıyla Castro karşıtı protestoları desteklediğini iddia etti. Kovid-19’un kaynağı olduğu düşünülen Çin’in Wuhan Viroloji Enstitüsü’nde koronavirüs araştırmaları yapan bir ekibe USAID’in yaklaşık 1 milyon dolar aktardığı, Afganlara afyon yerine başka ürünler yetiştirmeleri için gönderilen milyonlarca doların ise haşhaş ekimini neredeyse iki katına çıkardığı ortaya çıktı. Suriye’deki siviller için ayrılan 9 milyon dolarlık “insani yardım”ın, Irak El Kaidesi’ne bağlı teröristlerin eline geçtiği öğrenildi. Bu ifşalar sırasında Trump hükümetinden J.R. Kennedy, Ukrayna’daki Donbass darbesini USAID’in 2014’te fonladığını açıkladı. Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nin yeni başkanı Brian Mast, geçmişte yapılan bu hibeleri doğruladı ve Dışişleri Bakanlığı’nın 90 milyar dolarlık bütçesini yeniden değerlendirme çabasıyla bu israfa son vereceklerini ve bakanlıkta yeniden yetkilendirme yapacaklarını duyurdu.
KURUNUN YANINDA YAŞ DA YANAR MI?
İçeride bu ifşalar ile büyük bir şok yaşanırken, dışarıda ise, “insani yardım” sektöründen bu yardımların gittiği ülkelerde, bu fonların kesilecek olmasının kötülerin yanında iyilerin de canını yaktığına, insani krizlere yol açabileceğine dair raporlar ortaya çıkmaya başladı. Hastalık, kıtlık, kız çocuklarının eğitilmesi ve aile planlaması gibi konularda bu ülkelerin geriye gideceğinden endişeliler. USAID’in yardım sağladığı ülkelerden fonların kesilmesine karşı endişeli ilk mesajlar örneğin Uganda ve Belarus’tan geldi. Uganda ülkesine sağlanan fonun askıya almasının Uganda’da büyüyen Ebola salgınını daha da kötüleştirebileceğini söyledi. Belarus insan hakları örgütleri ise fonların kesilmesinin ülkenin demokratikleşmesine katkı sağlamayacağını bildirdi.
“TERÖRİSTLER İÇİN AKAN MUSLUK KAPANDI”
Öte yandan, The Guardian’ın “otoriter rejimler” olarak yaftaladığı birçok ülkenin hükümetlerinden ise takdir ve sevinç mesajları geldi. Bu mesajlarda genel olarak, USAID fonlarının Ukrayna dahil olmak üzere birçok ülkede muhalif grupları ve STK’ları etkilemek ve devletlerin egemenliği baltalamak için kullanıldığı, ABD fonlarının gerçek kalkınmayı veya demokrasiyi teşvik etmek yerine çatışmayı ve yolsuzluğu körüklediği söylenmekteydi. Örneğin Moskova, kararı sevinçle karşıladı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, kurumu “yardım, kalkınma ve destek ajansı olmaktan çok uzak”, “rejimleri, siyasi düzeni ve devlet yapısını değiştirme mekanizması” olarak niteledi. Macaristan’da Başbakan Viktor Orbán’ın, bilhassa milyarder George Soros ile bağlantılı olanlar başta olmak üzere, yabancı sermayeli kuruluşlara karşı, Macaristan’ın içişlerine karıştığı, geleneksel aile değerlerini baltaladığı ve ülkede küreselci gündemi desteklemesi sebebiyle önlem alma konusunda uzun bir geçmişi vardı. Trump yönetiminin USAID’i Dışişleri Bakanlığı›na entegre ederek ‹Önce Amerika› politikasıyla uyumlu hale getirme planından haberdardı ve Aralık ayında Trump ve Musk ile yaptığı toplantılardan çıkarken, küreselci Soros örgütlerinin sonunun geldiğini zaten söylemişti.
Belarus başkanı Alexander Lukashenko, Donald Trump’ın bu gibi dış yardımları dondurmasını, ikili ilişkilerin “resetlenmesi” çağrısına bir yanıt olduğunu söyledi. Azerbaycan’da yetkililer, USAID’in siyasi motivasyonlarına zaten açıkça karşı durmuş, kurum ile işbirliği anlaşmalarını yenilemeyi çoktan reddetmişti. Nikaragua’nın devlet medyası, Trump’ın teröristler için musluğu kapattığını yazdı. Venezuela İçişleri Bakanı Diosdado Cabello, “Venezuela muhalefetinin ön seçimlerinin USAID tarafından ödendiğini iddia etti. Venezuela’ya göre ABD’nin USAID’e yönelik yeni başlayan bu soruşturmaları Venezuela›nın en az on yıl gerisinden geliyordu. 2019’dan 2023 başına kadar, Venezuela›da kendisini «geçici devlet başkanı» ilan eden muhalif lider Juan Guaido’ya, USAID, “sivil toplum kuruluşlarının projelerinde kullanılmak üzere” sadece 2019 yılı içinde 98 milyon dolar ilave yardım yapmıştı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro ise, hükümetini zayıflatmak için, USAID’in Guaidó ile bağlantılı gruplara 700 milyon dolardan fazla para verdiğini söyledi.
BU YOL SOROS’A ÇIKAR
El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele bir tweet ile Trump’ın bu siyasetine olumlu tepki gösterdi. El Salvador’da sokak çetelerini, gaspları, istikrarsızlığı bitiren ve şiddetin azalmasının arkasındaki isim olarak bilinen Filistin kökenli Bukele, USAID’i suçladığı X paylaşımında “ABD vergi mükellefleri, hükümetlerinin paralarını, El Salvador’daki demokratik olarak seçilmiş (ve yüzde 90’lık onay oranına sahip) bir hükümete karşı komünist hareketleri finanse etmek için kullandığını bilmelidir. Ama işe yaramıyor. El Salvador halkı o korkunç geçmişe geri dönmeyecek.” dedi. Ayrıca ilave etti: Çoğu hükümet USAID fonlarının ülkelerine akmasını istemiyor; çünkü bu paranın çoğunun aslında nereye gittiğini biliyorlar. Kalkınmaya, demokrasiye ve insan haklarına destek olarak pazarlanan bu fonların büyük çoğunluğu muhalif gruplara, siyasi gündemleri olan STK’lara ve istikrarsızlaştırıcı hareketlere aktarılıyor. En iyi ihtimalle, paranın belki yüzde 10’u ihtiyaç sahiplerine yardım eden gerçek projelere ulaşıyor (böyle durumlar var), ancak geri kalanı muhalefeti körüklemek, protestoları finanse etmek ve küreselci gündemle uyumlu hareket etmeyi reddeden yönetimleri zayıflatmak için kullanılıyor. Bu sözde yardımların kesilmesi sadece ABD için faydalı değil; aynı zamanda dünyanın geri kalanı için de büyük bir kazanç.
Aslında USAID konusundaki ilk ifşalar 13 yıl önce, Ocak 2011’de Wikileaks skandalı ile ABD gizli bilgilerinin sızdırılması ile yapıldı. ABD, Mısır’da kendi iktidara getirdiği Mübarek’i bu sefer iktidardan düşürmek için Mısır’daki STK’lara fonlar sağlayarak sokak ayaklanmalarını desteklemişti. Gürcistan’da iktidardaki Gürcü Rüyası Partisi USAID’in 2023’te Sinisa Sikman ve Slobodan Djinovic’i Gürcistan›a getirmesinin ardından USAID’i isyanlara ilham vermekle suçladı zira onlara göre ikisi de 2000 yılında Sırbistan’da Slobodan Milosevic’in hükümetini deviren Otpor adlı kuruluşun bir parçasıydı. Otpor 1998-2003 yılları arasında pasif direniş eylemi gerçekleştiren bir gençlik hareketiydi ve hareketi fonlayan gücün Soros olduğu iddia edilmekteydi…