İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından sıklıkla dile getirilen kalkınma bankası için hükümet nezdinde çalışmalar sürüyor. Seçim sonrasında hükümetin masasındaki öncelikli konulardan olan ‘Yeni Nesil Kalkınma Bankası Projesi’ sanayicinin finansman yetersizliğinden kaynaklanan kredi kullanımında yabancı kaynaklara yönelmesinin önüne geçeceği ve iç pazardaki yetersiz kaynağın çeşitlenmesine katkı sağlayacağı öngörülüyor. Proje bazlı kaynak oluşumunda önemli rol oynayacak projede sanayicinin de hareket alanını genişletecek düzenlemeler bekleniyor. Türkiye’nin yeni dönemde atacağı adımlarda başrolü oynayacağı düşünülen sanayinin, oluşturulması beklenen kalkınma bankası ile finansmana ulaşımındaki engellerin ortadan kalkması ve iç pazardaki yetersiz finansman ile ipotek ve ek maliyetlerden kurtulması sağlanacağı tahmin ediliyor. İç pazarda Türk Lirası üzerinden gerçekleştirilecek uzun vadeli finansman desteğiyle hem yatırımcı kazanması hem de ülke sanayiinde ertelenen projelerin hayata geçmesiyle beraber ülke ekonomisinin kalkınması hedefleniyor.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, tasarruf oranlarının düşük olduğu ülkemizde bankalar vasıtası ile sağlanabilecek sanayi finansmanının oldukça yetersiz olduğuna değindi. Oluşan durumun sanayicilerin borçlanmasını pahalılaştırmakta, kredi kullanmada ipotek ve benzeri ek maliyetleri de beraberinde getirmekte olduğunu da söyleyen Bahçıvan, "Sanayici bu nedenle gerek yatırımlarında ve gerekse diğer işletme faaliyetlerinde ihtiyaç duyduğu finansmana uygun koşullarda ulaşamayarak ve uzun süredir bu konularda adeta patinaj yapmaktadır" dedi.
İstanbul Sanayi Odası olarak yıllardır bu konuda en temel çözümün ‘Yeni Nesil Kalkınma Bankacılığı’ olacağını her platformda dile getirdiklerini ifade eden Bahçıvan, yatırım amaçlayan kesimin mevcut koşullarda bankalardan alacağı 100 liralık finansman için 200 lira kimi zaman ise 300 lira teminat talebiyle karşı karşıya kaldığını aktardı. Erdal Bahçıvan, yüksek teknoloji tabanlı, katma değeri yüksek ürünleri içeren çok güçlü bir yatırım hamlesine ihtiyaç duyulduğunu fakat siyasi otorite dahil birçok kesimin yoğun çabasına rağmen mevcut düzendeki finansman sorunları nedeniyle hayata geçemediğini bildirdi. Hayati bir dönemde olduklarını ve bunu bu anlayışa heba edemeyeceklerini belirten Bahçıvan, “Artık tapu ve ipoteğe dayalı bu bankacılık anlayışını reddetmenin zamanı çoktan geldi. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bizim de artık ‘kamu-özel sektör’ işbirliğiyle 'Yeni Nesil Kalkınma Bankacılığı'nı hayata geçirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ülke sanayinde yatırımın geri dönüşünün uzun süre aldığına dikkat çekerek Türkiye’de bir kalkınma bankası kurulması gerektiğini söyledi. Avrupa pazarındaki rakiplerinin sahip olduğu yüksek vadeli ve düşük faizli kredi imkanına sahip olmadıklarını bunun çözümünün de kurulacak kalkınma bankasının etkinliğine bağlı olabileceğini dile getiren Okyay, Türkiye’de yatırımcıların yeterli sermaye birikimine de sahip olmadığını ve yatırımcının mecburen yabancı kaynaklara yöneldiğinin altını çizdi. Okyay, konuyla alakalı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Sanayimizin temel finansman sorununun kalıcı bir şekilde çözümünü istiyoruz. Bu noktada İSO olarak ısrarla önerdiğimiz ‘Yeni Nesil Kalkınma Bankacılığı’ oluşumunun çözüme katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu noktada bir başka talebimiz, Sermaye Piyasası Kurulu’nun sanayi odaklı bir sistematiğe bürünmesidir.”
Sermaye birikiminin yetersiz olduğu gelişmekte olan ülkelerle birlikte gelişmiş ülkelerde de kalkınma bankacılığı örneklerine rastlanıldığını belirten İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, geçmişte Ziraat Bankası, Etibank gibi birçok kurumun kalkınmaya destek olma amacıyla kurulmuş ve faaliyetlerine devam etmiş bankalar olduğuna dikkat çekti. Şeker, günümüzde BDDK’nın ayrımı dikkate alındığında İller Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası, Eximbank ve Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası (TSKB)’nın da kalkınma bankacılığı ekseninde değerlendirildiğini söyledi. Bu bankalardan sadece TSKB özel sermayeli iken, diğerleri kamu gücüyle yürüyor. Faaliyetteki kalkınma bankalarının Türkiye’deki finansal sektör içinde yeterince büyümediğinin açıkça ortada olduğunu söyleyen Şeker, kalkınma bankacılığının mevduata bağlı bir bankacılık olmaması sebebiyle kaynağın en önemli sorunu teşkil ettiğini söyledi.
Türkiye’de banka kredilerinin sadece %6,25’inin kalkınma ve yatırım bankalarınca verildiğini aktaran Şeker, “Kurulacak kalkınma bankasının sermaye yapısının uluslararası boyutlarda düşünülmesi, yurt dışı fonların Türkiye’ye çekilerek Türk sanayisinin kalkınması için kullanılması amaçlanmalı” dedi.