Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının 2023 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, 2020 ve 2021'deki salgının üzerine 2022 yılında eklenen savaşla birlikte belki de son yüzyılın en zorlu geçen dönemini geride bıraktıklarını söyledi.
Bu dönemde ABD ve Avrupa'da enflasyonun neredeyse son yarım asrın en yüksek seviyesine çıktığını; yüksek enflasyon nedeniyle para politikaları sıkılaşırken, finansman maliyetlerinin arttığını ve resesyon beklentilerinin güçlendiğini ifade eden Nebati, 2022'de küresel büyümenin yüzde 3,2'ye gerilemesinin öngörüldüğünü aktardı.
Türkiye ekonomisinin salgına, jeopolitik risklere ve savaşa rağmen sergilediği güçlü büyüme ile ne denli sağlam temeller üzerinde yükseldiğini tüm dünyaya bir kez daha gösterdiğinin altını çizen Nebati, satın alma gücü paritesine göre 2002'de 730 milyar dolar olan GSYH'nin 2021'de 2,95 trilyon dolara çıktığını, Türkiye'nin bu dönemde 7 basamak yükselerek dünyanın en büyük 11'inci ekonomisi olduğunu vurguladı.
Kişi başına gelirde, gelişmiş ülkelerle Türkiye arasındaki makasın kapanmakta olduğunu; kişi başına gelirin AB ortalamasının yüzde 72'sine ulaştığını dile getiren Nebati, üretim ve istihdam kapasitesini artıran Türkiye'nin, 2021 yılında yüzde 11,4 ile G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olduğunu anlattı. Nebati, güçlü performansın 2022 yılında da sürdüğünü; Türkiye'nin ilk üç çeyrekte yüzde 6,2 ile dünya ortalamasının oldukça üzerinde büyüdüğünü belirtti.
Nebati, "Ülkemizi kur, faiz, enflasyon sarmalına hapsedip sonra da bu sorunları dışarıdan dayatılan reçetelerle çözmeye kalkarsanız fasit bir daire içine hapsolur ve zerre yol alamadan kendinizi yine başlangıç noktasında bulursunuz." ifadesini kullandı. Bakan Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:
Gayretlerinin meyvesini aldıklarını, salgın sonrası dönemde sağladıkları istihdamla Türkiye'nin birçok ülkeden pozitif yönde ayrıştığını vurgulayan Nebati, "İlk 10 ayda istihdam artışı 1 milyon 227 bin kişi olmuştur. Ekim itibarıyla istihdam 31,2 milyon seviyesiyle tarihi zirveleri görmüştür." diye konuştu.
İhracatın, kasım itibarıyla yıllık 253 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını anlatan Nebati, turizmde de Türkiye'nin en çok ziyaretçi çeken dördüncü ülke konumunda olduğunu; 2022 yılında 51 milyonun üzerinde ziyaretçi ve 46 milyar dolar turizm geliri beklendiğini ifade etti.
İthalatın yüksek enerji fiyatları sonucunda yıllık 360 milyar dolara ulaştığını, cari açığın, ihracat ve turizmin önemli katkısına rağmen, enerji ve altın ithalatına bağlı olarak arttığına işaret eden Nebati, ekim itibarıyla yıllık cari açığın 43,5 milyar dolara, enerji ve altın hariç cari fazlanın ise 49 milyar dolara ulaştığını hatırlattı.
Güçlü büyümeye rağmen enerji ve altın hariç cari fazladaki artışın sürmesinin, Türkiye Ekonomi Modeli sayesinde elde ettikleri bir kazanım olduğuna dikkati çeken Nebati, şunları kaydetti:
"Cari dengeyi kalıcı olarak iyileştirmek en önemli önceliklerimizdendir. Ancak hepimiz, enerjide dışa bağımlı olmanın cari işlemler dengesindeki olumsuz yansımalarının farkındayız. Düşünün, küresel enerji fiyatları geçen sene ile aynı seviyede kalsaydı bugün hep birlikte cari fazlayı konuşuyor olacaktık. Enerjide milli kaynaklarımızın payını ve enerji verimliliğini daha da artırmaya devam edeceğiz. Tüm zorluklara ve sorunlara gerçekçi ve kalıcı çözümler buluyor, isabetli ve proaktif politikalarımızla ihracat menzilimizi ve ürün çeşitliliğimizi daha fazla artırmak için var gücümüzle çalışıyoruz."
Bakan Nebati, bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı ve yüksek aktif kalitesi ile KOBİ'ler başta olmak üzere reel sektöre kaynak sağlamaya devam ettiğini, imalat sanayi ve ticaret sektörlerini önceliklendirdiklerini, bu yıl gerçekleşen ticari kredi artışının yüzde 35'inin imalat sanayisinden, yüzde 19'unun ise ticaret sektöründen kaynaklandığını açıkladı. Nebati, bu yıl uygun faizli ve uzun vadeli 150 milyar lira tutarında kredi imkanını da ihracatçılara ve turizm sektörüne sağladıklarını anımsattı.
Nebati, 2022 yılında zorlu küresel finansal koşullara rağmen kur korumalı mevduat (KKM) ve katılma hesaplarının, Türkiye'de finansal istikrarın korunmasında son derece etkin bir rol oynadığını belirterek, "KKM ile döviz kurlarında oynaklığı azaltmayı, TL'ye olan güveni artırmayı, finansal istikrarı güçlendirerek sürdürmeyi ve vatandaşlarımızın tasarruflarını kur dalgalanmalarına karşı korumayı hedefledik ve bunu da başardık. Şu an 2,2 milyon mudimiz yaklaşık 1,5 trilyon liralık tasarrufunu bu hesaplarda değerlendirmektedir." diye konuştu.
Nureddin Nebati, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu büyüklük toplam TL mevduatların yaklaşık üçte birine, toplam vadeli mevduatların ise dörtte birine ulaşmış durumdadır. TL mevduatın ortalama vadesi ise yaklaşık 2 katına yükselerek sektörün en önemli risklerinden olan vade uyumsuzluğunda önemli iyileşmeler sağlanmıştır. İlaveten, döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduat içindeki payı yüzde 70,9'dan yüzde 50'ye gerilemiştir. Bakın bu somut veriler, yapılan tüm eleştirilere rağmen KKM'nin finansal sisteme ve ekonomimize ne denli büyük faydalar sağladığını da açıkça ortaya koymaktadır. Altını çizmek isterim ki bir uygulamayı değerlendirirken, onun sadece maliyetine odaklanırken, katkılarını göz ardı etmek, kesinlikle objektif bir değerlendirme değildir. Ayrıca, bütün yıl boyunca dilinize pelesenk ettiğiniz KKM'nin maliyeti giderek azalıyor. Ocak-ekim döneminde KKM'ye bütçeden 91,6 milyar lira harcama yapılırken, kurdaki istikrar ile kasım ve aralıkta şu ana kadar bütçeden herhangi bir aktarım yapılmamıştır."
Nebati, gelecek dönemde Türkiye Yüzyılı'na yakışır şekilde ülkeyi, sanayi, ticaret ve finans merkezlerinden biri haline getireceklerini vurguladı
Nebati, TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının 2023 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, maliye politikalarının sacayaklarından biri olan gelir politikalarının öneminin günbegün arttığını söyledi.
Vergi politikalarının odak noktasının, vatandaşlara en yüksek kalitede hizmet sunmak, döktükleri alın terini korumak ve refahlarını artırmak olduğunu ifade eden Nebati, 20 yıldır AK Parti hükümetleri olarak önceliklerinin her zaman dar ve orta gelirli vatandaşlar olduğunu vurguladı.
Asgari ücreti enflasyon üzerinde artırdıklarını, asgari ücrete isabet eden gelirleri vergiden istisna ettiklerini, vatandaşların alım güçlerini artırmak için temel gıda ürünlerindeki KDV'yi yüzde 1'e indirdiklerini belirten Nebati, "Doğal afetler, salgın ve savaşın vatandaşlarımız üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla gerekli tüm düzenlemeleri yaptık. Bu kapsamda, 2022 yılında 276,8 milyar lira vergi gelirinden vatandaşlarımız lehine vazgeçtik." diye konuştu.
"Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat bizim olmazsa olmazlarımız." diyen Nebati, bu anlayışla ihracatçı şirketler ile sanayi sicil belgesini haiz imalatçı şirketler için kurumlar vergisini 1 puan indirdiklerini, makine teçhizat yatırımlarında vergisel destekleri güçlendirdiklerini söyledi.
Türkiye'nin büyümesi açısından hayati önemi olan bu düzenlemeleri, vergi yükünün daha adil dağılımını sağlayarak gerçekleştirdiklerini dile getiren Nebati, "Vurgulamak isterim ki dünyadaki diğer uygulamalarla kıyaslandığında ülkemizde iddia edildiği gibi yüksek bir vergi yükü olmadığı net bir şekilde görülecektir. Genel vergi yükümüz yüzde 41 olan AB ve yüzde 34 olan OECD ortalamasının oldukça altındadır. OECD toplam vergi yükü sıralamasına göre 2021 yılında Türkiye yüzde 22,8 ile en düşük vergi yüküne sahip beşinci ülke konumundadır." bilgisini paylaştı.
Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun (MASAK), suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesi için çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü bildiren Nebati, "Bu yıl suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi kapsamında 20 bini aşkın kişi hakkında araştırma yapılmıştır. Ayrıca, terörizmin finansmanı kapsamında 66 kişi ve 14 kuruluşun malvarlıkları dondurulmuştur." ifadelerini kullandı.
Finansal Eylem Görev Gücü'nün (FATF) tavsiyelerinin yerine getirilmesi ve gri liste sürecinin sonlandırılması için tüm adımların kararlılıkla atıldığını aktaran Nebati, ekim ayında FATF'nin, Türkiye'nin ilave ve olumlu adımlar attığını beyan ettiğinin altını çizerek, Türkiye'nin gri liste sürecinin, varlık barışı düzenlemeleriyle herhangi bir bağlantısının söz konusu olmadığını bildirdi.
Hükümetleri döneminde sağlanan mali disiplin ve elde edilen makroekonomik istikrar sayesinde bütçeden faize ayrılan payın sürekli azaldığını dile getiren Nebati, "Böylece bizler kaynaklarımızı artık faize değil, gençlerimizin eğitimine, vatandaşlarımızın sağlık ihtiyaçlarına ve yatırım alanlarına tahsis ediyoruz. Göreve geldiğimizde neredeyse bütçenin yarıya yakını faize gidiyordu. 2002'de yüzde 43,2 olan faizin bütçe içindeki payını 2022 yılı başlangıç bütçesinde yüzde 13,7 olarak öngörmüştük. Yıl sonunda bu oranın da altında kalarak, yüzde 10,5'e gerilemesini bekliyoruz." diye konuştu.
Nebati, 2023 yılı bütçe açığının GSYH'ye oranının yüzde 3,5 olarak gerçekleşeceğini öngördüklerini, bu oranı program dönemi sonunda yüzde 1,5'e kadar indirmekte kararlı olduklarını söyleyerek, "Ayrıca 2024 yılından itibaren bütçenin faiz dışı fazla vermesini de bekliyoruz." dedi.
Bakan Nebati, vatandaşları enerji fiyatlarına karşı korumaya yönelik dünyada eşine az rastlanacak adımlar attıklarını vurgulayarak, "Doğal gaz ve elektrik sübvansiyonlarımıza 2023 yılı bütçesinden öngörülen kaynak 530 milyar liradır. Şu çok net bilinmelidir ki 2023 yılı bütçemizle de 85 milyon vatandaşımızın her daim yanında olmayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
Bütçede, tarıma ayrılan kaynağı 142,9 milyar liraya yükselttiklerini kaydeden Nebati, 2023'te çiftçiler için hazine faiz destekli kredi için 21,5 milyar lira tutarında, esnaf ve sanatkarlar için de 11 milyar lira ödenek ayrıldığını anlattı.
Kamu borç yönetiminde önemli başarılara imza attıklarını aktaran Nebati, pek çok olumsuzluğa göğüs gerdikleri çetin bir yılda borçlanmanın kompozisyonunda, vadesinde ve maliyetinde önemli bir iyileşme sağladıklarını ifade etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, küresel piyasalarda finansmana erişimin zorlaştığı bir dönemde yurt dışı piyasalardan hedefledikleri finansman tutarına ulaştıklarını, "Yılbaşından bu yana gelişmekte olan ülke tahvillerinden 85 milyar dolarlık çıkış yaşanmıştır. Bu dönemde gerçekleştirdiğimiz 11 milyar dolarlık ihraç, ülkemize yönelik yatırımcı güveninin ve finansmana erişim kabiliyetimizin yüksek olduğunu bir kez daha göstermiştir." dedi.
Nebati, 2023 yılı hazine finansman programında, borçlanmanın ağırlıklı olarak TL cinsinden yapılması ve yurt içi döviz cinsi borç stokunun azaltılmasının hedeflendiğini, güçlü nakit rezervi tutulması politikasına da devam edileceğini bildirdi.
Bakan Nebati, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Türkiye brüt dış borç stoku da 444 milyar dolar seviyesinde yatay seyrederken GSYH'ye oranı azalmaktadır. Türkiye'nin toplam borçluluğu, kamu, özel, hane halkı ve finansal kesim olmak üzere ekonomimizin tüm aktörlerinde düşüş eğilimindedir. 2021 sonunda yüzde 163 olan toplam borç yükümüz üçüncü çeyrekte yüzde 140'a gerilemiştir. Gelişmekte olan ülkelerin ortalamaları yüzde 254, küresel ortalama da yüzde 343. Biz ne yaptık? Tüm dünyanın bu yüksek borçlulukla nasıl mücadele edeceğini tartıştığı bir zamanda, ülkemizin zaten düşük olan borçluluğunu daha da azalttık. Enerji fiyatları nedeniyle kaçınılmaz olarak cari dengede bozulma yaşadığımız bu dönemde bile bunu sağladık. Üstelik bunu yaparken rezervlerimizi koruduk ve artırdık. Merkez Bankası toplam brüt rezervini yıl sonundaki 111 milyar dolar seviyesinden bugün 125 milyar dolara çıkardık. Bu başarıyı ekonomimizi daraltmadan, aksine büyüterek, güçlendirerek ve istihdam sağlayarak elde ettik. Üstelik tüm bunları diğer ekonomilerin yavaşladığı bir dönemde yaptık."