
Güney Afrika’nın Kuzey Cape bölgesinde, sadece 3 bin kişinin yaşadığı bir yerleşim birimi var. Ülkenin geri kalanından farklı olarak yalnızca Afrikaans dili konuşan beyazların yaşamasına izin verilen bu kasaba, adeta apartheid rejiminin bir uzantısı gibi. Ancak sakinleri, bu ayrışmayı "kültürel öz yönetim" olarak tanımlıyor. İlginç olan bir diğer detay ise: Teknoloji milyarderi Elon Musk’ın da soyu, bu topluluğa dayanıyor.

Güney Afrika’nın kalbinde, modern çağın ortasında ilginç bir kasaba var: Orania. Apartheid sonrası dönemde kurulmasına rağmen, yalnızca beyaz Afrikanerlerin yaşadığı bu yerleşim yeri, etnik ve kültürel sınırlarını sıkı şekilde koruyarak adeta ayrı bir cumhuriyet gibi işliyor.

Devlet giremiyor, para birimi bile farklı
Orania’da hükümet yetkililerinin dahi girişine izin verilmiyor. Kendi bayrakları, kendi para birimleri (Ora) ve hatta kendi ulusal marşları var.

Kamusal hizmetleri de Güney Afrika devletinden destek almadan kendi yerel yönetimleri aracılığıyla sağlıyorlar.

Eğitim, güvenlik, sağlık hizmetleri ve altyapı gibi alanlarda kendi kurdukları sistemle işleyen kasabada dışarıdan iş gücüne izin verilmiyor. Temizlikten inşaata kadar tüm işler sadece Afrikaner halkı tarafından yapılıyor.

Elon Musk'ın soyu da buraya dayanıyor
Dünyanın en zengin insanlarından biri olan Elon Musk’ın da kökleri bu tartışmalı topraklara uzanıyor. 1971 yılında Güney Afrika’nın Pretoria kentinde doğan Musk, Afrikaner kökenli bir ailenin çocuğu. Annesi Kanada doğumlu olmasına rağmen babası Errol Musk, Güney Afrika’da doğmuş bir mühendis ve girişimci. Musk ailesi, yüzyıllar önce bölgeye yerleşen ve bugün Orania’da hâlâ kültürünü yaşatan beyaz Afrikaner topluluğuna mensup.

Elon Musk her ne kadar kariyerini Amerika’da inşa etmiş olsa da, çocukluk yılları boyunca Güney Afrika’daki sosyal yapının ve ayrımcılığın gölgesinde büyüdü. Bu nedenle Musk’ın geçmişi, Güney Afrika’nın karmaşık toplumsal yapısına dair dikkat çekici bir pencere sunuyor.

“Kendi kültürümüzü koruyoruz”
Kasabanın sözcüsü Joost Strydon, Orania'nın varlık gerekçesini şöyle açıklıyor:
“Güney Afrika Anayasası’nın 235. maddesi, kültürel topluluklara öz yönetim hakkı tanıyor. Biz de bu hakkımızı kullanıyoruz. Burada özgürce yaşayabileceğimiz, kendi değerlerimizi koruyabileceğimiz bir alan oluşturduk.”

Strydon, Orania’nın sadece beyazlara açık olmasını ucuz siyahi iş gücüne karşı bir duruş olarak nitelendiriyor. “Biz burada kimsenin sırtından geçinmiyoruz. Tüm işlerimizi kendimiz yapıyoruz.” diyor.

Kendi bayrakları bile var
1994 öncesi Güney Afrika bayrağındaki turuncu, beyaz ve mavi renkleri taşıyan Orania bayrağına da değinen Strydon, "Bayrağımızdaki turuncu, özgürlük mücadelesini temsil eder. Bu, yıllar boyunca sahip olduğumuz tüm bayrakların, var olan tüm Boer cumhuriyetlerinin, hemen hemen hepsinin ortak temasıdır ve beyaz, kökenlerimizi, Hristiyanlığı, barış ve temizliği temsil ediyor. Mavi ise bizim Orania'daki çabamızı." diye konuştu.

Trump’a teşekkür ettiler
Strydon ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump’ın, Güney Afrika’daki beyaz çiftçilerin maruz kaldığı şiddet ve ekonomik ayrımcılıkla ilgili yaptığı çıkışları memnuniyetle karşıladıklarını da ifade edip, “Tazminatsız kamulaştırma yasaları, çiftlik baskınları, ırka dayalı 142 yasa gibi uygulamalar Afrikanerler için ciddi tehditler oluşturuyor. ABD’nin bu konularda harekete geçmesini memnuniyetle karşılıyoruz.” dedi.

Uzun vadeli hedef: Nüfusu 12 bine çıkarmak
Şu anda 3 bin nüfusu olan kasabanın orta vadede 12 bin kişiyi ağırlayacak kapasiteye ulaşması planlanıyor.

Strydon’a göre bu, “Afrikanerler için gerçek bir yurt kurma” vizyonunun parçası. Elektrik ihtiyaçlarının yarısını güneş panellerinden karşılayan Orania, çevre dostu altyapısıyla da dikkat çekiyor. Ekonomik olarak ise pikan cevizi üretimi ve inşaat malzemeleri üretimi öne çıkıyor.