Biden’ın 1915 olayları için “soykırım” ifadesini kullanması, ABD’nin Türkiye’ye karşı izlediği hasmane politikaların son halkası oldu. Bugün 15 Temmuz’u yönetip FETÖ’yü himaye eden, PKK/PYD’ye destek veren “sözde müttefik” 60-70 yıldır hep düşmanlarımızla işbirliği yapıyor.
Başkan Joe Biden’ın sözde “soykırım” ifadesi ile ABD, Türkiye’ye yönelik hasmane politikalarına yeni bir halka ekledi. Müttefiklik kavramını icraat ve tutumları ile sözde bırakan ABD, askeri darbelerden ekonomik kumpaslara kadar birçok olaya çanak tuttu.
Ekim 1962’de ABD ve Sovyetler Birliği arasında patlayan “Küba füze krizi”nde iki süper güç arasındaki pazarlıklar sonucu Türkiye krizin bir parçası haline getirildi.
ABD, Türkiye’den nükleer başlıkların çekilmesi kararı verdi ve bu kararı Ankara’ya danışmadan aldı. Kriz sürecinde Kennedy’nin politikaları, Türkiye’yi Rusya’yla karşı karşıya getirdi.
5 Haziran 1964’te, dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson’ın, Kıbrıs’a askeri harekata karşı İsmet İnönü’ye yazdığı mektup ve mektupta kullandığı tehdit dili, iki ülke arasında kriz yarattı.
“Karşınızda Sovyetler Birliği’ni bulursanız, yanınızda biz olmayacağız”
şeklindeki sözleri, Türkiye’nin NATO’ya daha az bağımlı politikalar izlemesi sürecinin de kapısını açtı.
1975-İNCİRLİK ÜSSÜ ASKIDA
ABD, 1974 Kıbrıs Harekatı sonrası Türkiye’ye silah ambargosu uygulama kararı aldı.
Bu karar üzerine Türkiye, Adana İncirlik Üssü ile diğer üslerin ABD tarafından kullanımını askıya aldı, üslerin kontrolü TSK’ya devredildi.
ABD Kongresi’nin Eylül 1978’te ambargoyu kaldırması sonrası, İncirlik Üssü eskisi gibi faaliyet göstermeyi sürdürdü.
2 Ekim 1992’de, planlı bir NATO tatbikatında TCG Muavenet gemimiz Ege Denizi’nde Amerikan gemisinden atılan füzeyle vurulmuş, gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Kudret Güngör ile birlikte 5 asker şehit olmuştu.
1974’te Kıbrıs Harekatı’na da katılmış olan TCG Muavenet vurulmasının “kaza olma olasılığının olmadığı” belirtilmiş ve “kasıt” değerlendirilmesi yapılmıştı.
ABD’nin Irak’ı işgal sürecinde 1 Mart tezkeresinin TBMM’den geçmemesi krize yol açtı. 12 Mart 1971 darbesinden sonra işbaşına gelen Nihat Erim hükümeti, ABD’nin isteğiyle haşhaş ekimini yasakladı.
PKK’YA TIRLARCA SİLAH GİTTİ
Suriye kuzeyinde DEAŞ terör örgütüne karşı uluslararası koalisyon ile müdahale eden ABD’nin ortak olarak PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG ile birlikte hareket etmesi iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir kopuş getirdi.
PYD’ye binlerce tır silah ve teçhizat gönderdi.
Bütün darbelerin arkasında
27 Mayıs 1960’tan bugüne yapılan cunta darbelerinin hepsinin ardında, ABD’nin olduğu bilinen bir gerçek. 12 Mart 1971’de Türk ordusuna mensup dört kuvvet komutanı, Başbakan Süleyman Demirel ve hükümetine bir muhtıra verdi.
12 Eylül Darbesi, Türkiye tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi olarak tarihe kara bir leke olarak geçmişti.
Yıllar sonra dönemin Genelkurmay Başkanı darbeci Kenan Evren,
“Darbe yapacağımızı ABD’ye bildirdik”
itirafında bulunmuştu.
12 Eylül darbesini 1970’li yıllarda CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “Bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti. Gezi olaylarında özellikle ABD destekli Açık Toplum Vakfı destek verdi.
ABD medyası olayları provoke etmeye çalıştı. FETÖ yargı ve emniyete sızdırdığı üyeleriyle meşru hükümete darbeye kalkıştı. ABD, 17-25 Aralık darbe girişimi sürecinde kumpas soruşturmalarına destek verdi. MİT tırlarını durduran FETÖ üyeleri, o dönemde ABD konsolosluğu ile telefon görüşmeleri yaptı.
15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ’yü tasfiye etmeye hazırlanan Türkiye’ye karşı Amerika’nın dış müdahalesiydi.
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 uzun menzilli hava savunma sistemi satın alması sonrası ABD Kongresi’nde Türkiye’ye F-35 satışının geçici durdurulmasını da içeren yasa tasarısı geçirildi.
Başkan Trump’ın onayıyla uçakların teslimatı durduruldu. Başkan Biden bu politikayı sürdürdü ve son olarak geçtiğimiz hafta Pentagon, Türkiye’nin F-35 sözleşmesinden tamamen çıkarıldığını açıkladı.
ABD, 17-25 Aralık’ta 17-25 Aralık’ta dolaylı yoldan destek verdiği kumpas soruşturmalarını kendi de yürütmeye başladı. Halkbank’ı İran’a uyguladığı ekonomik ambargoyu delmekle suçladı.
Dönemin Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, ABD’de tutuklandı ve 32 ay hapis cezası aldı. FETÖ’nün kumpas dosyaları üzerinden devam eden yargılama süreci boyunca Türkiye ve ABD ilişkileri önemli oranda zarar gördü. Davanın amacı Türkiye’ye ekonomik darbe yapmaktı. 8 Ekim 2017’de ABD, Türkiye’deki konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un tutuklanması sonrası, Türkiye’den yapılan vize başvurularını süresiz olarak askıya aldı.
Türkiye de yine vize başvurularını askıya alarak bu karara misilleme yaptı. Andrew Brunson’ın serbest bırakılmaması gerekçesiyle ABD, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yaptırım uygulama kararı aldı. Yaptırımların gerekçesi olarak Türkiye’de insan hakları uygulamaları gösterildi.
#ABD
#Biden
#Ermeni
#Türkiye
#15 Temmuz
#FETÖ
#PKK
#PYD