
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de sağlam bina kalmadığını, okulların, kiliselerin, camilerin, hastanelerin bombalandığını belirterek, "Hâlâ ne diyorlar? İsrail masum. Nasıl masum oluyor?" ifadesini kullandı. TRT World Forum 2025'in açılışında konuşan Erdoğan, bir avuç medya organı ve cesur gazeteci dışında Gazzeli mazlumların sesini dünyaya duyuranın olmadığına dikkat çekti. Erdoğan, "Gezi olayları sırasında İstanbul'a kamp kuran medya kuruluşları dahil uluslararası basın da Gazze'de sınıfta kalmıştır" dedi.
“Küresel Yeniden Kurulum: Eski Düzenden Yeni Gerçeklere” temasıyla bu yıl dokuzuncusu düzenlenen TRT World Forum 2025, İstanbul Hilton Bomonti'de başladı. Forumun açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 gün boyunca, 35 farklı ülkeden, 132 yetkin konuşmacı ve 2 bini aşkın katılımcıyla küresel meselelere yenilikçi çözümlerin aranacağını ifade etti. Forumun beşeriyeti ilgilendiren sorunların istişare edilmesi noktasında son derece kıymetli bir platform haline dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, “Dünyanın ve bölgemizin içinden geçtiği sancılı süreç dikkate alındığında böylesine bereketli bir fikir ortamı kuşkusuz daha fazla önem kazanıyor” dedi. Erdoğan, insanlığın geleceğini tehdit eden sorunlar üzerine ne kadar çok konuşulur, karşılıklı saygı çerçevesinde ne kadar çok tartışılırsa sahici çözümlere ancak o nispette ulaşabileceğine dikkat çekti.
Konuşmasında, yaşanan her günün daha adil, kapsayıcı, kuşatıcı ir küresel sistemin inşasına duyulan ihtiyacı ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, savaşlar, çatışmalar, eşitsizlik ve adaletsizliklerin tüm insanlığın gündemini adeta işgal ettiğini vurguladı. Erdoğan, "İkinci Cihan Harbi'nin galipleri eliyle kurulan mevcut sistem, günümüzün gerçeklerine ve gerekliliklerine maalesef uymuyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin adaletsiz karar alma yapısı nedeniyle insanlığın ortak sorunlarına çözüm üretemiyor. Çoğu zaman sorunlar da çözüm yolları da apaçık belli olduğu halde yer kürenin birçok yerinde masum insanlar ölmeye devam ediyor" diye konuştu.
TÜRKİYE BUNU YUTMAZ

KÜRESEL KURUMLAR KILINI KIPIRDATMADI
Ateşkesi bozmak için bahane arıyorlar
- 2 yıllık zulmün ardından geçen haftalarda Türkiye'nin de desteğiyle Hamas ve İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varıldığını, Gazzelilerin ilk defa rahat bir nefes almaya başladığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Hamas'ın anlaşmaya riayet konusunda titiz davrandığını görüyoruz. İsrail ise mutabakatı bozmak ve katliamlarına tekrar başlamak için adeta bahane arıyor. Fırsat kovalıyor. İşte önceki gün yine çoğu çocuk 100'den fazla Gazzeliyi şehit ettiler. İsrail'in ahde sadakat konusundaki berbat sicilini herkes biliyor. Dolayısıyla ateşkesin sürmesi, insani yardımın Gazzeli kardeşlerimize ulaşması ve Gazze'nin yeniden inşası safhasına geçilmesi ancak İsrail'in tüm bunlara zorlanmasıyla mümkün olacaktır. Türkiye, Gazze'nin bir an evvel ayağa kaldırılması için sadece elini değil tüm gövdesini taşın altına koymaya hazırdır. Biz dün olduğu gibi bugün ve yarın da Filistinli kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacak ve iki devletli çözümü savunmaya devam edeceğiz. Son dönemde birbiri ardına gelen Filistin'i tanıma kararlarını bu bakımdan son derece önemli buluyoruz. Henüz bu kararı almayan ülkeleri de bugünden tezi yok harekete geçmeye ve Filistin Devleti'ni tanımaya davet ediyorum."
Hiçbir ülkenin kendini sınırlarına hapsetme lüksü yok
- Dünyadaki gelişmeleri oturup izlemenin ve eleştirmenin kolay, değiştirmek, dönüştürmek ve karanlığa karşı bir mum yakabilmenin ise zor olduğunu kaydeden Erdoğan, kendilerinin her zaman zor olanı seçtiklerini dile getirdi: “Türkiye olarak yalnızca Gazze'de değil yaşanan her insani krizde inisiyatif aldık. Dördüncü yılına girecek Rusya-Ukrayna Savaşı'nın adil ve kalıcı bir barışla çözümü için ilk günden itibaren sorumluluk üstlendik. Hem Sayın Putin hem de Sayın Zelenski ile yaptığımız görüşmelerde ilk etapta ateşkes ve devamında kalıcı barışın sağlanması için her türlü desteği vermedeki kararlılığımızı ifade ettik. Umuyorum ki yakın gelecekte taraflar arasında bir orta yol bulunacak, iki komşu halkın yeniden yan yana, barış içinde yaşamasının önü açılacaktır. Türkiye bunun için her türlü katkıyı sunmaya devam edecektir. Somali ile Etiyopya arasında büyük bir krize dönüşme potansiyeli taşıyan anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olduk. Kardeş ülkelerimiz, Afganistan ve Pakistan arasında geçtiğimiz haftalarda patlak veren krizin aşılmasında da başat rol oynadık. Günümüz dünyasında artık hiçbir ülkenin kendisini sınırları içine hapsetme lüksü yoktur. Coğrafi bakımdan hiçbir ülke için yanı başındaki, bölgesindeki sorunlara bigane kalma gibi bir seçenek söz konusu değildir. Bugün ister Gazze olsun ister Afganistan olsun isterse Sudan olsun, masumların ölümüne 'Bunlar bizim sorunumuz değil' diye bakanlar, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını bir şekilde öğrenirler. Büyük bencillik içinde, sınırlarının hemen ötesinde yaşanan yoksulluğu, çatışmaları, krizleri umursamayanlar bırakın insanlığa, kendi çocuklarına bile parlak bir gelecek vadedemez. Her koyunun kendi bacağından asıldığı bir dünya herkes için sonu karanlık bir dünya demektir. Haksızlık karşısında susan, o haksızlığa ortak olmuştur. Zulme rıza göstermek de zulümdür.”
El Faşir’deki zulmü lanetliyoruz
- Son günlerde Sudan'dan gelen dehşet verici görüntüleri takip ettiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi: “Kuzey Darfur'un başkenti El Faşir'de sivil halka yönelik katliamları vicdan sahibi hiç kimse kabul edemez, buna sessiz ve kayıtsız kalamaz. Türkiye olarak El Faşir şehrinde sivillere karşı işlenen zulümleri en güçlü biçimde lanetliyoruz. El Faşir şehri ve çevresindeki saldırıların sona erdirilmesi, masum sivillere yönelik katliamların derhal durdurulması gerekiyor. Biz, bu konuda kardeşlik hukukumuzun gereği neyse samimiyetle, açık yüreklilikle onu yerine getirmeye hazırız. Yeter ki kardeş kanı akmasın, yeter ki masum çocuklar, kadınlar ve siviller öldürülmesin.”
Aile kurumuna dinamit
- Aile müessesesinin ciddi saldırı altında olduğunu vurgulayan Erdoğan, çarpık ilişkiler, sapkın akımlar ve insan fıtratını hiçe sayan birlikteliklerin dijital platformlar vasıtasıyla özendirildiğini, sosyal medya mecralarının da aynı şekilde bu yozlaşma sürecini körüklediğini kaydetti: “Kadın ve erkekten oluşan aile kurumunun altına adeta dinamit konuluyor. Özgürlük kavramıyla her türlü gayriahlakilik meşrulaştırılmaya çalışılıyor. İnsanlar mahremini sırf birkaç beğeni almak uğruna ortaya dökmekten çekinmiyor. Maalesef bundan hicap da duymuyor. Bireyselleşmeye karşı millet olmayı, bencilliğe karşı dayanışmayı, sanal ilişkilere karşı sahici bağları yani insanı ve insani değerleri öne çıkaran yapımlara daha fazla önem vermemiz gerektiğine inanıyorum.”









