MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, son dönemde Türkiye'ye direkt tesir eden iç ve dış sorun alanlarının ivme kazandığı, bununla birlikte içerik ve istikametinde tehlikeli değişimler yaşandığının gözlendiğini ifade etti.
Küresel ve bölgesel tansiyondaki artışın kaygı verici seviyede olduğunu vurgulayan Bahçeli, Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta yaşanan patlamanın hem söz konusu ülke siyasetini hem de bölgesel dinamikleri olumsuz yönde etkilediğine işaret etti.
Bahçeli, bu bayatlamış kanlı oyunu merkezinde bozmak hedefiyle Lübnan'a giden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun zamanlama itibariyle çok doğru bir hamle yaptıklarının altını çizerek Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarih, kültür ve kardeşlik bağlarının gereğini fırsatçıları perdeleyerek yerine getirdiğini ifade etti.
Fransa'nın saman altından su yürütme kurnazlığının ise müflis bir anlayışın, mütehakkim bir arayışın çirkin tezahürü olarak kalmaya mahkum olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Beyrut Limanı'ndaki patlama 4 Ağustos 2020'de gerçekleşmiştir. Bu sırada Türkiye ile Yunanistan karşılıklı olarak mevzilenmiştir.Ele alınması gereken bir diğer konu ise Yunanistan ile Mısır arasında Beyrut patlamasından iki gün sonra imzalanan sözde deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasıdır.
Yunanistan'ın düşmanca tutum sergilediğini belirten Bahçeli, "Ancak Türk milletinin düşmana ne yaptığı da bilinmektedir." ifadesine yer verdi.
Bahçeli, yıl önce Sevr'e boyun eğilmesi ve kabullenilmesi için Anadolu'yu istila emri alan kokuşmuş Yunan anlayışının bugün tekrar küresel emperyalizmin tetikçiliğine heves etmesinin Ege ve Akdeniz'i her türlü ihtimale müsait ve müzahir hale getirdiğine dikkati çekerek şu değerlendirmede bulundu:
Yunanistan'ın Lozan Antlaşması'nı çiğnediğine işaret eden Bahçeli, yürürlükteki uluslararası antlaşmaların bilhassa doğu Ege adalarının silahlandırılmasını yasakladığının, yasal yükümlülükler getirdiğinin altını çizdi.
Bahçeli, Yunanistan'ın Türkiye'nin itirazlarına rağmen uluslararası hukuk çerçevesinde ahdi taahhütlerini ve antlaşmaları hiçe sayıp doğu Ege adalarının silahsızlandırılmış statüsüne aykırı hareket ettiğini vurguladı.
Ege'de var olan statükonun yeni baştan değerlendirilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye ile Yunanistan arasında uzun yıllardır devam edegelen deniz sınırı sorunu, hava sahası ve kıta sahanlığı anlaşmazlıklarıyla coğrafi formasyonlardaki ihtilaflar siyaset ve diplomasinin imkanlarıyla masaya yatırılmalıdır.Yunanistan hiç kimseye güvenip de kağıttan kaplanlık yapmamalıdır.Türk milleti korsan ve düşman niyetleri yeri gelirse nefesiyle, yeri gelirse kanıyla canıyla bertaraf edecektir.Uluslararası hukuka uygun, komşuluk ahlakına bihakkın riayet eden anlaşma, görüşme ve mutabakatlarla kronik sorunların çözümü mümkün ve muhtemeldir.
Yunanistan derinleşen krizlerin yatışmasına, sertleşen ilişkilerin yumuşamasına hizmet yerine destek olursa bizatihi kendisi zarar görecektir.Türkiye'nin kıta sahanlığına sırt dönmesi, mavi vatanından ödün vermesi, tehditlere 'tamam' demesi akla ziyan bir beklentidir.Marmaris'ten Bingazi'ye çekilmiş milli hattın tartışmaya açılması, imzalanıp Birleşmiş Milletlere tescil ettirilen Münhasır Ekonomik Bölge Muhtırasından en küçük taviz istiklalimizde kara delikler açacaktır.Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'in ibadete açılmasını bir türlü hazmedemeyen bu ülkenin tarih sayfalarındaki rezil hallerini bir kez daha gözden geçirmesi ikaz ve ihtarımızdır."
Türkiye'nin bir ateş çemberi altında olduğunu kaydeden Bahçeli, Güney Kafkasya'da Ermenistan sorununun gittikçe karmaşıklaştığını, Belarus'da seçimlerin yapılmasına rağmen sokakların hareketli, halkın bir kesiminin de dış tazyiklerin etkisiyle toplu gösteri halinde olduğunu kaydetti.
Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Dış politikada bunlar oluyorken Türkiye'yi Lübnan'a dönüştürme gayreti, Suriye'ye çevirme gayesi, milli birlik ve kardeşlik hukukumuzu zedeleyecek teşebbüslerde bulunma gafleti hain bir niyet olarak karşımızdadır. Marksist literatürü ortaokulda öğrenmiş kerameti kendinden menkul Serok Ahmet'in Diyarbakır'da PKK üslubuyla konuşması, sözde Kürt sorununu yeniden diline dolayıp anadilde eğitimden bahsetmesi emperyalist tutsaklığın ulaştığı hazin düzeyi göstermesi bakımından skandal bir örnektir.
Bahçeli, terör örgütlerine darbe vuruldukça CHP-HDP ve marjinal partilerin şoka girip şuur kaybı yaşadığını ifade ederek "Pençe operasyonları terör örgütünün korkulu rüyasıyken bunların da kabusudur." değerlendirmesinde bulundu.
Bunların kalbinin millete yabancı olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye tam bağımsız, milli ve üniter bir devlettir. Hakkımızı koruyamazsak milli şerefimizi de kaybedeceğimiz aleni bir hakikattir.Cumhur İttifakı Türkiye'nin ekonomik menfaatlerini, milli birliğini, tarihsel haklarını, toplumsal huzurunu, iç barışını, bekasını, refah ve zenginliğini temine kararlı ve yeminlidir.Geleceğin temeli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle atılmıştır.Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem özlemleri boşuna bir taleptir.
Cumhuriyet'in yüzüncü yılına temel sorunlarını kökten bitirmiş bir ülke olarak ulaşmak öncelikli ve önemli hedefimizdir.Bu çerçevede erken seçim tartışmaları mahsurludur, sinsi ve sivri bir amaca matuftur.Bilinmelidir ki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır.İstiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye olacaktır.Tarih yazan, tarih yapan büyük Türk milleti geleceğin kudret ve kuvveti mevkisine çıkacaktır.
Türkiye düşmanlarının dümen suyuna giren siyasi odaklar hedefledikleri iktidarı ancak rüyalarında göreceklerdir.Türk milleti kimin vatansever kimin vatan satan, kimin milletsever kimin millete hançer sallayan olduğunu basiretle tarif ve tefrik etmiştir.Sözümüz söz, duruşumuz nettir, nitekim Türkiye kazanacaktır.MHP bu kutlu amaca ne pahasına olursa olsun onurla ve yılmayan bir mücadele azmiyle hizmet edecektir."