
İlk Müslüman olan 40 sahabeyi anlatan “40 Öncü” serisinin ilk kitabı raflarda yerini aldı. Bekir Develi ve Muhammed Yazıcı’nın samimi sohbetlerinden oluşan kitap, bu öncü Müslümanların teslimiyetini ve direnişini anlatıyor. Kitapla ilgili konuştuğumuz Yazıcı, sahabe hayatına dönerek yeni bir diriliş dönemi yaşayabileceğimizi belirtirken, Develi, "40 Öncü aramızda olsaydı Gazze bu durumda olmazdı" dedi..
Sahabenin sahabesi olarak nitelendirilen, İslam’ın öncülerinden 40’ını ele alan “40 Öncü” serisinin ilk kitabı Profil Yayınları’ndan çıktı. Bekir Develi ve Muhammed Yazıcı’nın samimi sohbetlerinden oluşan kitap, ilk Müslüman olan ve Peygamber Efendimiz'e (sav) sadakatleriyle bilinen 11 sahabeyi anlatıyor. Toplamda kırk sahabeyi konu edinecek olan seri, üç kitaptan oluşacak. Serinin ilk kitabında yer alan öncü isimler; Hz. Hatice, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali, Hz. Talha bin Ubeydullah, Hz. Abdurrahman bin Avf, Hz. Zeyd bin Harise, Hz. Osman, Hz. Zübeyr bin Avvam, Hz. Sa'd bin Ebi Vakkas, Hz. Ebu Ubeyde bin Cerrah ve Hz. Hamza. İslam’ın henüz görünür bir zafer kazanmadığı, gücün değil teslimiyetin belirleyici olduğu bir dönemde, ilk adımı atmaları elbette gerçek öncü olduklarının bir işareti. Peki bu öncüler şimdi yaşasaydı, günümüz Müslümanlarına ne söylerdi?

ONLAR MİTOLOJİK BİRER KAHRAMAN DEĞİL
7 Ekim’den beri Gazze’de yaşanan hadiselere bakınca bütün bu zulümlerin arşa ulaştığı o günlerde, ‘Ashab-ı Kiram nereden başlamayı tercih etmiş’ düşüncesiyle bu ilk 40 Müslüman’ın hikayesini ele almak istediklerini söyleyen Bekir Develi, kitabın ortaya çıkışını şu ifadelerle anlattı: “Ashab-ı Güzin’i, ‘Onlar Hz. Peygamber’in (sav) arkadaşlarıydı. Biz onlar gibi olamayız’ diye zihinlerimizde romantik bir yere monte ediyoruz. Sanki onlar yaşanamaz bir hayat yaşamışlar da biz de onlara hayranlık duyan daha farklı bir kitleymişiz izlenimini doğru bulmuyorum. Onlar ne yaşadıysa aslında bizim de yaşamamız gereken şeyleri yaşamışlar. Onlar mitolojik birer kahraman değil, onlar bütün Müslümanlar için gökteki yıldızlar gibi birer örnek. Onların örnekliğini yeniden vurgulamak ve özellikle Gazze’de yaşanan hadiselerden sonra, sosyal hayatta yaşadığımız çıkmazlarda bize sağlıklı bir yol gösterici olabilirler niyetiyle 40 Öncü’yü yaptık.”
SÜPER KAHRAMAN BEKLEMEKTEN VAZGEÇMELİYİZ
40 Öncü aramızda olsaydı Gazze’nin bu durumda olmayacağını belirten Develi, “Zira Gazze sabahtan akşama var olmuş bir sorun değil, ümmetin yıllara sâri ihmallerinin bir neticesidir. Gazze ümmetin acziyetinin vesikasıdır. Bir sebep değil bir sonuçtur. Kimileri ‘Başımızda bir halife olsaydı vaziyet böyle olmazdı’ diyor. Oysa o beldeleri başımızda bir halife varken kaybettik. Müslümanlar bir süper kahraman bekleme alışkanlığından vazgeçmeli” diye konuştu.
SAHABE PEYGAMBER'İN EN BÜYÜK MUCİZESİDİR
Medreseye ilk girdiği günden beri en fazla ilgisini çeken dersin siyer olduğunu ifade eden Muhammed Yazıcı ise şunları söyledi: “Siyerde en çok dikkatimi çeken şey de sahabenin İslam davasına adanmışlıkları ve Efendimiz'e (sav) olan sadakatleri. Sahabe topluluğundan en fazla dikkat çeken sınıf ilkler. Nasıl bu kadar emin olmuşlardı? Emin olmakla iman etme arasında çok net bir ilişki vardır. İman etmek biraz da emin olmak demektir. O beldeye tam 2000 yıl peygamber gelmemişti. Bir insan bir süre ortalıktan kaybolduktan sonra dönüp insanlara 'Allah benimle konuştu' diyor. Ve çevresindeki insanlara Allah’ın buyruklarını aktarıyor. Ve bu insanlar tereddüt etmeden bu davete icabet ediyor. Bu icabetten sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Bu normal bir akılla idrak edilemez. Sahabeyi sevmenin bile hakkını verebilmiş değiliz. Onlar Hz. Peygamber’in (sav) mucizeleriydi. Hatta en büyük mucizesiydi.”
YENİ BİR DİRİLİŞ DÖNEMİ YAŞAYABİLİRİZ
Sahabenin yaşadığı İslam’ın en sahih İslam olduğunu ifade eden Muhammed Yazıcı, “Onların hayatı, Peygamber Efendimiz’in (sav) en dinamik sünneti, Kur’an’ın en sarih tefsiridir. Bugün Müslümanları, içinde bulundukları girdaptan kurtaracak şey, sahabe hayatına dönmek ve İslam’ı onların yaşadığı şekliyle yaşamaya bağlıdır. Su kaynağından uzaklaştıkça bulanıklaşır. Bir söz ne kadar fazla aracıya maruz kalırsa anlamından kopuşu o kadar kolay olur. Sahabe hayatına dönerek, onlardan alacağımız ilhamla yeni bir diriliş dönemi yaşayabiliriz. Gazze’deki Müslümanlar ilk sahabeyi bize gösteriyor” dedi.